M U S İ Kİ Bale Amerikan Balesi Türkiye'de ürk sanatseverleri iyi — musikiyi lâklar ve radyo vasıtasiyle din- Dil biliyorsa, edebiyat şa- heserlerini, ya asıllarından, ya a yetkili tercümelerinden okuyarak ta- nıyabilir.. En büyük ressamların e- serleriyle, ustaca yapılmış malar sayesinde hasır neşir ola- bilir. Fakat, Türkiye'de henüz ço- cukluk çagında olan bir sanata, ba- leye gelince, sanatın bu dalındaki zevklerini ancak, batının sanat mer- kezlerine gitmek suretiyle tatmin e- debilir. Bir çare daha vardır: Ya- bancı bale kumpanyalarının — Tür- gelmesi.... Bugüne kadar, Wells'den gelen — dört sa- natkâr, — bir Yugoslav topluluğu, ve Serge Lifar'ın grubu gibi küçük is- tisnalar hariç, Türk sanatseverleri bale sanatından çok uzakta kalmış- tir. Halbuki Lagünlerde yılların açlı- ğını giderecek bir das ziyafeti onu beklemektedir. Bale sanatında, dün- yanın en ileri iki üç m memleketinden biri olan Amerika'nın "Ballet The- : nyası İstanbul'da tem- sillerine başlamıştır. Bu topluluk, eni Dünyada bale sanatının — ge- lişme, tarihine geçmiş bir teşekkül- dür; değeri ve önemi bakımından Amerika'nın en gözde iki bale teşek- külünden bilidir - diğeri New York City Amerikan balesini dünyanın dört bucağına tanıtmak gayesiyle — ça- lışan Miss Lucia Chase'ın idaresin- Amerikan Bale topluluğu "Les AKİS, 6 — EKİM 1956 deki trup, — geçen yaz mevsiminde. Güney Amerika memleketlerinde beş ay süren büyük bir turneye çıkmış- tı. Birkaç ay önce New York'ta, Metropolittan — Operası — sahnesinde verdiği bir eseri temsilden sonra At- lantiği aşan Ballet Theatre'ın Tür- kiye'yi ziyareti, teşebbüsün — şümu- lü ve büyüklüğü bakımından Sad- ler's Wells'in dört kişisini, sanat değeri bakımından ise Lifar ve Yugoslav balesini aşan bir mahıyet taşımaktadır. Ballet Theatre Ankara'da ilk emsılını gelecek Cuma akşamı Dev- let Tiyatrosu sahnesine verecektır Şehrimizde verilecek cem'an altı temsilde, Üç ayrı program sunula- caktır Reper uara, "Les Sylphides", i" ve "Giselle" gıbı klâ- sik balelerin yanında Amerikan ba- örnekleri arasın- da sayılan (Aaron Cop- land'ın musikisi), lnterplay (Mor— ton Gould'un musikisi), "The bat" sikisi) ve ann Strauss'un musikisi) de var- ır. Danimarka Balesi Amerika'da G eçen hafta Metropolitan sahne- sinde 200 yıllık bir geleneği olan Danimarka Kralıyet Balesinin tem- sillerini — seyre ork'lular, uzun yıllar unutamayacakları guzel— likte birşey görmüş olarak salondan ayrılıyorlardı. Danimarka Milli Mar- şı, nutuklar ve alkışlarla, bir mera- sim havası içinde başlayan ilk gece- de seyirciler önce ust Bournon- ville'in 1836 yılında koregrafısını ha- sırladığı "La Syiphide" adlı baleyi gordule ene Bournonville'indi 1842 yılında hazırlanmıştı İsmi "Na- poli" idi Bu eserde balerini Kirsten Ralov'un bir su perisi haline gelirken, pembe kostümünü ani olarak yosun rengine çevirmesi, sonra gene aynı İ irmesi, bir “sahne büyüsü" olarak seyırcılerı çok şaşırttı; New York'un görmüş geçir- miş seyircileri, bu manzara karşısın- da, ilk defa olarak kukla seyredeıı çocuklar gibi sevinç duydular. Diğer eserler, aynı dereci ede bü- yüleyici değildi. Meselâ, Danimarka- hların "Graduation Ball"u, aynı ese- rin Ballet Theatre versıyonu seviye- sinde sayılamazdı Keza "Dream Pic- tures" adlı bale ise hafif ve mânâ- sız bir şeydı Daha raki bir temsilde Dani- marka Balesı, Prokofiyef'in musikisi ve Frederick Ashton'un koregrafisiy- "Romeo ıle .Iulıet balesinin ilk ada'nın on şehrinde temsiller ve- recektir. Radyo Yeni bir ruh Ankara Radyosu geçen hafta Cu- martesi ve Pazar günleri dört de- fa, yeni program politikasını halka bildirdi. Değişikliklerin ağırlık mer- kezini musiki yayınları, bilhassa batı musikisi yayınları, — teşkil ediyordu. Ankara Radyosu, kurulduğundanbe- ri, batı musikisi programlarının ter- tipsizliğiyle ün salmış, yıllardır. bu meseleyi halletmeye bir türlü muvaf- fak olamamıştı. Bugüne kadar iş ba- şına getirilen musiki yayın şeflerin- Sylphides"'n bir sahnesınde Ankaralılara hazırlanan ziyafet 31