6 Ekim 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

6 Ekim 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güvenlik Konseyine müracaatı ve halk efkarlarının da meselenin biran önce Birleşmiş Milletler'e götürülme- si yolundaki baskısı sonucunda, iki Batılı devlet, geçen haftanın içinde bu yola gitmekten başka çare göre- memişlerdi. İngiltere ve Fransa, şimdiye kadar, iki bakımdan mesele Birleşmiş Milletlere aksettirmek ıstemıyorlardı Bir kere meselenin bu yola dökül- mesi, İngiltere ve Fransa'ya göre, Kanal anlaşmazlığının çözülmesini büsbütün gecıktırecektı Bundan baş- ka İngiltere ve Fran: meselenin Birleşmiş Milletler kanalıyla çözüle- ceğine de inanmıyorlardı. Güvenlik Konseyinden karar geçirmek, Konse- yin içinden çıkılması güç oy sistemi bakımından, çok güçtü. Bu çapraşık sisteme rağmen bir rar alınması mümkün olsa bile kararı Mısır'ın din- lemesi Çok şüpheliydi. Nitekim Mi- sır, İsrail gemilerini Kanaldan geçir- memek kararı aldığı zaman Güvenlik Konseyi tarafından oy birliği ile tak- bih edilmiş, fakat bu takbihe aldırış bile etmeden kanalı israil gemilerine kapalı bulundurmakta devam etmiş- ti. İngiliz ve Fransızların bu endişe- lerinin artık ortadan kalkmış oldu- ğunu ileri sürmeyi haklı kılacak hıç- bir sebep mevcut olmamakla ber, meselenin Birleşmiş Milletlere aksetmesiyle, kanal anlaşmazlığı ye- ni bir safhaya girmiştir. Anlaşmazlı- ğın bu safhada arzedeceği yeni veç- heler ancak önümüzdeki günlerde belli olacaktır. Orta Doğu Dert üstüne dert D ünyanın başına açtığı dermanı bulunmaz Süveyş anlaşmazlığı yetmıyormuş gıbı, geçen hafta içinde Ort: , yeni bir Arap-İsrail ça- tışmasına sahne oldu. Ürdün kuvvet- lerinin İsrail topraklarına yaptıkla- rı baskınlara misilleme olmak üzere, Israıllıler Ürdün topraklarına saldır- n süren çarpışmalar so- nunda Arapların kayıplara uğrama- sına sebep olmuşlardı. Bilindiği gibi, Suveyş anlaşmazlı- ğının patlak vermesine takaddüm e- den günlerde Arap-İsrail sınırların- aki durum hiç de iç açıcı değildi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjoeld'ün her an pat- lak verebilecek bir silâhlı çatışmaya engel olmak ve Araplarla İsraillilerin arasım bulmak için yaptığı çalışma- lar boşa gitmiş, barış ümitleri düşmüştü. Arap devletlerinde, kulak- tan kulağa. İsrail'in yeni bir saldırışa geçecegınden bahsedılıyordu Ürdün' n gene kralı Hüseyin üç Batılı dev- let temsılcılerını çağırarak kendile- rine İsrail'in Ürdün sınırlarına asker yığınağı yapmasından şikâyet et- mişti. İsrail ise bunun tam aksini id- dia ediyordu. İsrail'e göre, Arap dev- letleri, Sovyet Rusya' dan silâh satın almakla Orta Doğu'da silahlanma AKİS, 6 EKİM 1956 Kapaktaki asker DÜNYADA OLUP BİTENLER Alfred M. Gruenther eçen haftanın başında Oslo'- dan havalanan bir uçak, An- karaya dört yıldızlı bir Amerikan generali getirdi. Bu general NATO Başkumandanı Alfred Maximilian Gruenther'di ve NATO'y n sup memleketlerin — başkentlerini dolaşarak veda ediyordu. Zira Ge- neral Gruenther, NATO Başku- mandanlığından — istifa etmiş bu- lunuyordu. Başkan Eisenhower'in çok yakın bir mesai arkadaşı olan General Gruenther'i Amerikada çok mü- him bir vazifenin bekledıgı mu- hakkaktı. Fakat Ike, seçimi ka- zanırsa.. NATO'ya mensup — devletlerin başkentlerine yapılan bu veda zi- yaretlerı zihinlerde ister istemez, bu dört yıldızlı, atletik yapılı ve henüz 57 yaşında bulunan gene- ralin vazifesinden niçin istifa etti- ği sualini uyandırıyordu. Acaba Gruenther, NATO'da rolünün bıt- tiğine mi inanıyordu? Atlantik Paktı hikâyesinin baş- langıcı 1947 yılma tesadüf edi- yordu. O sıralarda bütün Avrupa, hakikaten bir Rus taarruzundan endişe ediyordu. Batının Rus teh- likesi karşısında birleşmesi bir za- ruret olarak kabul ediliyordu. NA- TO, işte bu zaruretin bir neticesi olarak vücut buldu. Fakat birleşme sadece askeri sahaya inhisar et- ti. Birçok memleketlerin taahhüt- lerini yerine getirmekten kaçın- masına rağmen, NATO kısa za- manda hatırı sayılır bir askeri kuvvet haline geldi. Fakat Rus tehlikesi karşısında birleşen Batı- nların diğer sahalarda da birlik olduğunu kabul etmek imkânsız- dı. Bilhassa Fransa ve İngiltere, müstemleke meselelerinin NATO uyelerı tarafından da benimsen- mesini ıstıyorlardı leketleri ise coğrafi durumların- dan dolayı Ruslara karşı pek ileri gitmiş olmaktan daima çekiniyor- lardı. Fransız - Alman anlaşmaz- lığı güçlükler doğuruyordu. Fakat bütün bunlara rağmen NATO, ha- tırı sayılır bir askert kuvvet ha- Tine geldi. Uyeler arasındaki an- laşmazlıkları mümkün olduğu ka- dar önledi. Bu muvaffakiyetin sır- rı, Başkumandan Gruenther'in sa- dece iyi bir asker olmakla kalma- yıp, iyi bir diplomat gibi de hare- ket etmesini bilmesiydi. Gruent- her'in selefi General Ridgeway de çok iyi bir askerdi, fakat üye dev- letler arasındaki ahengi yaratma- ya muvaffak — olamamıştı. Diğer memleketlerin içinde — bulunduk- ları güçlükleri anlamaya çalışma- mıştı. ÖO sadece iyi bir askerdi. General Gruenther'in askerlik hayatı - 1942 ile 1945 yılları ara- sındaki Kuzey Afrika ve İtalya harekâtı hariç - hep masa başın- da geçmişti. Gruenther iyi bir kur- may subayı ve çok zeki bir strate- jistti. İkinci Dünya Harbinden önce Amerikan Harp Akademisin- de uzun zaman hocalık yapmış, bir çok subay yetiştirmişti. İATO yüksek Kumandanlığına tayin e- dılmeden önce de, ayni teşkilâtın kurmay başkanlığını ifa etmişti. Avrupada — geçirdiği uzun vazife yılları zarfında, Avrupayı ve Av- rupalıları tanımak için gayret sar- fetmiş ve kendini sevdirmişti. Ga- yesine ancak sabır, anlayış ve ik- na kuvvetiyle erişebileceğini öğ- renmişti. İyi diplomatlara has bu vasıfları sayesinde NATO'yu ehemmiyetli bir askerı kuvvet ha- line getirmeye muvaffak olmuştu. Fakat iş burada bitmiyordu: NA- TO komünizm tehlikesine karşı si- lâhlı bir mukavemet teşkilâtı ola— rak kaldıkça ve Rusların artık s lâh kullanmıyacağına ınanılmaga başlanınca NATO. ya lâğvedilmeli yahut ta faaliyet sahasına ekono- mik ve sosyal mevzuları da dahil etmeliydi. Bu görüş NATO Kon- seyinin son toplantısında ortaya a- tıldı ama, bu hakikaten halli güç bir meseleydi. Acele karar almak- ta ne kadar ihtiyatlı hareket edi- lirse, o kadar iyi olurdu. Bu top- lantıda soğuk harp — zamanından arda kalan ne kadar edebiyat var- sa hepsinin ortaya — dökülmesine ragmen neticede NAT?O'nun ye- i baştan ozden geçırılmesınde bırleşıldı NATO yeni veçhe- sini tayin edecek bır raporun ha- zırlanmasına Leaster Pearson (Ka nada), Martino (İtalya) ve Long (Norveç) dan kurulu bir komite memur edıldı ve bu komiteye "Üç Akıllı Adam" adı verildi. NATO'- nun gelecek toplantısında bu "Ü: Akıllı Adam"ın hazırladıgı rapor müzakere edilecek ve NAT! yeni çehresi ortaya çıkarılacaktı Bu görüş kabul edildiği takdirde NATO yalnız askeri sahada değil, her sahada atı nın müdafii ola caktı. t bu, asker Gruent- her'in vazıfesı değildi. O, artık i- şinin bittiğine karar verdı ve gö- nül rahatlığı ile istifanamesini yazdı - Süveyş meselesi o sıralar- da henüz patlak vermemişti -. Yerine tayin edilen Hava Gene- rali Nordstard, Amerikan ordusu- n genç ve kendisinden çok şey- ler beklenen bir kumandanı olma- sına rağmen, Avrupa'nın General Gruenther'in bıraktığı iyi hatırayı daha uzun zaman muhafaza ede- ceği muhakkaktı. 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: