DEMOKRASİ Amerikayı cennete çevireceğini iddia ediyor! 959 ın mağlüp Başkan adayını tanıyanlar 1956 modeli Stevensonu tanımakta cidden güçlük çekiyorlar - dı. Zira 1952 de Stevenson seçmenle- rine ş "Beni kazanıp kaybetmek çimlerin nasıl kazanılağı alakadar eder", "Katı hakikati Amerikan hal- kına soyuyelim...", '"Bahis mevzuu diğer part yenmek değildir. İstediğim ıhtılaf halmde bir dünyayı idare etme nde olan Ameri- kan halkını bu kaderin seviyesine yükseltmek ve ona kendini yetiştir- mek imkânını vermektir". Değişiklik büyüktü ve anlaşılan "İllinois'li Hamlet" kazanmaya ka- rar vermişti Mukabil hucum Ike ın genelkurmayı telâşa düşmüş- tü. Artık kulaklarının üstüne yatıp uyunacak zaman değildi. Mücadeleye vermek ve seçim plânlarını bıraz değiştirmek lâzımdı. "Açıl Su- sam, açıl" gibi sihirli bir söz olduğu- na inandıkları "I like Ike" tılsımı, ne kadar kuvvetli olursa olsun belki de bu seçimleri kazanmaya kâfi gelmi- . Her ne pahasına olursa ol- Sun Ike'ı sevenlerin Stevenson'un ta- rafına kaymalarını önlemek lâzımdı. Herşeyden evvel Ike, partılerustu du- rumun uhafaza meliydi. Onun. bir çok "Ike çı de mokrat"ın zengın- lerin partisi olarak kabul ettiği Cum- huriyetçi partinin lideri halinde gö- rülmesi onlenm eliydi. Bunun için, şan una düşmemeliydi. Fakat Stevenson'un hücumları da ta- mamiyle cevapsız bırakılmamalıydı. Ike., bu işi genelkurmayına bıraktı Nutukl onla: hazırlıyorlardı. Parlak, iğneleyici fakat seviyeli nu- tul .. Bundan başka Ike'ın televizyon gösterilerinin, yurt içi se- zilerinin sayısı arttırılmalıydı. Tatlı ve itimat verici gülüşünü herkes, a- ma herkes görmeli, hissetmeliydi. Bu- nun için Nixon, bir kaç gün evvel başkandan nutuk vermese bile mem- leket içindeki — dolaşmalarım arttır- masını, halkın arasına sık sık karış- masını çatık kaşlı - doktorlara rağ- men ısrarla rica etmişti. Nixon bir taraftan artık yetişmiş, seviyeli bir devlet adamı olduğunu göstermeye uğraşırken - zira Ike'a bir şey olursa , diğer taraftan kendi omuzlarında olduğunu unuta- mıyordu. Amerikanın sevgilisi umhurıyetçılerın bu âni Ike, Amerikanın sevgılısıydı Demokrat liderlerin hu- 1 konuşmalarında itiraf ettikleri gıbı ağızlarıyla kuş tutsalar "I like Ike" tılsımını bozamıyacaklardı Va- kıa son "Gallup"larda Stevenson ile EFisenhower arasındakı mesafe biraz kapanmıştı. Fakat aradaki fark ge- ne de çok büyüktü. Sorguya çekilen seçmenlerden % 52 si reylerini Ike'a 12 telâşına chard Nixon H Hücum!. vereceklerdi. Stevenson'un taraftar- ları henüz 90 4l'i geçmiyordu. Ka- rarsızlar ise halâ kararlarını veremi- yorlardı. Ike'ın tebessümleri, baba- can tavırları henüz tereddüdleri si- lememişti. Iowa da çıftçılerın 'çift sürme ya- rışı" dolayısıyla Ike'a gösterilen can- dan tezahürat ve talebeler arasında yapılan bir an Cum hurıyetçılerın et, nefislerine ıtımadım biraz olsun geri- ye getirdi. Umumi bereketten hiç istifade et- memiş, derdi başından aşkın Iowa Finnegan Adlai'nin Kurmay Başkanı çıftçılerını büyülemek için Ike'ın te- ü kâfi gelmişti. Ike'ın şahsi- yetınde gızlı olan kudret neydi? Bu sualin cevabını araştıran Alsop kar- deşlerden kuçugu, muhtemelen / esra- ÖZ 'ın bu değildi. Onun her türlü yapmacık- tan uzak mahcubane ciddiyeti, en az gülüşü —kadar tesir almı seçmenlerin sevgisini daha çok art- tırıyordu. Kole_ılı talebeler daha iyi cevaplandırdılar Ike'ın ya- nında ken sıkılgan hissetmi- yorlardı. Sankı kendı evlerinde baba- larıyla konuşuyorlardı. Söz söylerken dilleri tutulmuyordu. Iks, onların tıp- kı babalarıydı Evet Stevenson da gü- yüzlü, nlarla konuşan, gönülle- rım l n iyi bir adamdı. Fakat Adla- i'nıin yanında çekıngenlıklerım yene- miyorlardı. rahat rahat gülemiyor- lardı. O, onların babası değil, "komşu çocuğun babası Alsop'un sualini Atlantiğin öte tarafında tevenson ve Eisenhower, Ameri- kanların gönlünü çalma yarışına devam ederlerken, denizlerin öbür tarafında halk efkârı, — Amerikalı uanın maceralarım sinemada seyredermiş gibi gönül rahatlığı ile olup bitenleri takip edıyordu Vakıa rikan seçimleri çok Seçimlerden şu veya bu fikri galıp çıkması dünyanın gidişini değiştire- bilir, dünya sulhunu tehlikeye ata- bılırdı Fakat Avrupalı rahattı. Zira biliyordu ki seçmenlerine ne derlerse desinler, kendilerini nasıl göstermek isterlerse istesinler her iki müsabık a makul, liberal fikirli, sulhu kur- tarmaya azmetmiş insanlardı. Her i- kısı de devi let adamı olarak kalitele- er ikisi de de- samimi, mutedil insanlardı. Her ikisi de dünyada ta- nınmış ve takdir edilmişlerdi. Her ıkısı de dünya liderliğini elinde tu- n büyük devleti ıdare etmege lâyık. Ikısınden birim etmek zor- aamafih herkesın ufak tefek tercih sebebleri vardı. Dimyata pirin- ce gitmeyi sevmiyen Ruslar, Eisen- hower'in kazanmasını arzu ediyorlar- dı. Ike'ın samimi bir şekilde sulh is- tediğim Cenevre'de — gözleriyle gör- müşlerdi. Ike'ın silâh arkadaşı Mare- şal Zukov'a gönderdiği "gizli name" ler bu kanaatlerini kuvvetlendirmişti. Entellektüellere karşı biraz zaafı olan Fransa vs Hattâ İngiltere daha ziyade Adlai'ye mütemayildi. Onun hadiseleri izah ederken gösterdiği muha mann Stevenson'un fevkalade siyasi seziş kabiliyetine vurgundular. Ike'ın mu- vaffak olmuş siyasetine Stevenson'- vadeli, plânlı görüşlerini tercıh edıyo rlardı. Sözün kısası Beyaz Saraya iki a- daydan hangisi girerse girsin dünya, her halde Amerikalılardan çok daha az üzülecekt AKİS, 6 EKİM 1956