SİNEMA da kaybeden adamın haleti ruhiyesi- ni yaşadı ve bunu seyircilere de du- yurmasını bildi. Halük Kurdoğlu, sahip olduğu fi- zik ve diksiyon imkânlarını değerlen- dirmek fırsatını kaçırdı. Rahat oyu- nuna rağmen, rolünü bütün teferru- atıyla kavramaya gayret gösterme- diği anlaşılıyordu. "İhtiyar Kadın" da Meliha Ars hakikaten ustaca oynadı. Hislerini sıkı sıkıya saklayan ve ar- tık duygularını israf etmeyen ihtiyarı iyi canlandırdı Rejisör Ragıp Haykır'a gelince, kâbus sahnesine teknik imkânlarla daha fazla imkân — kazandırabilece- Dekor ve ışık fe- ğim düşünmeliydi. i derecede iyi na değildi ama, kâfi kullanılmamışlardı Ama perde kapandıktan sonra al- kışlarla cansız çıkmasının sebebi ese- rin ve oyunun fena olması değildi. Bu vak'anın Milli Mücadele sırasına oturtulmasının uyandırdığı şaşkınlık ve memnuniyetsizlikti. Uçüncü Tiyatro "Yaz Bekârı" çüncü Tiyatronun ilk eseri "Yaz Bekârı"nın geçen hafta pazar ge- cesi yapılan ilk temsili, Ankaralı se- yircilerin gülmeye, ama katıla katıla gülmeye hasret çektiklerini gösterdi. Bir akşam evvel Küçük — Tiyatroda "Korku"nun temsilinde bulunanlar, seyircilerin en ufak bir fırsattan fay dalanarak gülme arzusunda oldukla- rını ortaya koymuştu. "Yaz Bekârı" bu gülme ıhtıyacma lâyıkı ile cevap verecek bir e Piyesin muharrırı George Axelrod, "The Seven Year Itch"i yasarken ese rinin ne filme alınacağını, ne de baş- rollerden birinin Marilyn Monroe ta- rafından oynanacağını aklına getire- memişti. Hele eserinin Leylâ Erduran tarafından Türkçeye çevrileceğini ve bu kadar güzel temsil edileceğini ta- savvur etmemişti. —Eserin Türkçeye çevrilmesinde — Broadway'de büyük başarı kazanması ve filme çekilmiş olması büyük rol oynamıştı. Eser bir kocanın hicviyesiydi. Ric- hard ile Helene yedi senelik evliydi- ler. Bir yaz Helene kocasını New York'ta yalnız — bırakarak sayfiyeye gider ve ne olursa ondan sonra olur. Evde yalnız kalan Richad'da bir kurtlanma başlar, kendi sevimli tabi- riyle artık, "Bütün apartman halkı- nın 1rZı tehlıkeye girmiştir". Kendini bir X>on Juan hisseden mahcup koca, üst kattaki komşu kızla işi pişirmeye girişir. Tesadüflerin yardımıyla bun- da muvaffak olur. Fakat bu işlerin adamı değildir. Kadın avcılığı hoşuna gitmemiştir. Yakayı sıyırmaya bakar ve umduğundan kolay da sıyırır. Ne- ticeden memnundur ama bir taraftan da üzülür: Kızı kendisine delice aşık edemedi diye.. Bir taraftan da karı- ---- kıskanır. Aklı fikri onunla meş- guldür. Hatta hayalhanesinde ona, kendisine ihanet bile ettirir. Netice son derece Amerikanvaridir, karı ko- 28 | | ) İ "Yarın Başka Olacaktır" Amin!, ca buluşur, şüpheler ve ihanetler a- kıldan silinir, saadet içinde yaşanma- ya başlanır ser bu çerçeve içinde devam eder gider. Gülünç sahneler birbirini ko- valar. Çeşitli kıyafetler, güzel kızlar seyircide iyi bir tesir uyandırır. Temsil Refk Eren'in hazırladığı dekor iyi idi. Kostümler de yerınde bir renk anlayışına göre seçilmiş — olmasına rağmen, daha şatafatlı olabilirdi. Yalnız Meral Gözendor'un giydiği mor döpiyes biraz sırıtıyordu. Suat Taşer'in mizanseni başarılıydı. Yal- nız er yer aksadı, lüzumun- dan fazla agırlaştı Sonra ilk gecenin heyecanının cilvelerinden olsa gerek, bazan sahne üzerinde bir kaçıp kova- lamacadır, gidiyordu. Hele Süreyya aşer, henüz perdenin arkasında yo- lunu bulmaya çalışırken ışıkların ya- nıvermesi epey karışıklık yarattı. AMERİKAN Mecmualarına abone kayıtları başlamıştır. 20 kuruşluk pulla katalog isteyiniz. AMERİKAN NEŞRİYATI BÜROSU, Dept. 8-A P.K. 60 Vekâletler, Ankara Asuman Korad, Richard'ı muvaf- fakiyetle temsil etti. Çapkınlık he- veslisi, gözü çöplükte, fakat kalbi e- vinde kocayı fazla mübalâğaya kaç- madan ölçülü bir kompozisyonla can- landırdı. Sesi, hareketleri, mimikleri yerindeydi. Asuman Korad Richard'ı ayni rolü İstanbulda Küçük Sahne'de oynayan Münir Özkuldan daha iyi oynadı. Süreyya Taşer, Sevim Akman soy, Suzan Ustansoy, Esin Sinanoğ- lu, Tekin Akmansoy muvaffak oldu- lar. Tekin Akmansoyun konuşmasını yumuşatması, diksiyonuna çok dik- kat etmesi ve sahnede hareketlerinde biraz daha dikkatli olması icab eder. Miss Morris, Elaine ve Mariye'ye yap tırılan hareketlere bale unsuru karış tırılmıştı. Bu rollerdeki genç aktrisler istenileni yaptılar. Muammer Esi, Dr. Brubaker olarak iyi bir kompozısyon yarattı. Makyaj ve kostümün de yar- dımıyla başlı basına bir tip olarak ortaya çıktı. Yalnız biraz daha mü- balâğaya pay bırakacak' bir roldey- ve çok daha unutulmaz yapabilirdi. Meral Gözendor, yirmi ikisinde bir genç kız rolü için biraz fazla büyük görünüyordu. Gene bu yüzden biraz fazla yapmacıklı kalıyordu. Sonra zaman zaman sesi de duyulmayacak kadar ufaldı. "Yaz Bekârı" Ankara halkı tara- fından sevilip, tutulacağı tahmin edi- lebilirdi. Bu bir gişe piyesiydi. Devlet Tiyatrosu onu repertuvarına alm la iyi etmişti. Yoksa "Yaz Bekarı nın muharriri, iyi bir piyes yazarı sayılamazdı, seçtiği mevzu da U perdeye âdeta iki tarafından çekişti- re çekiştire uzatılıp yerleştirilmişti. Bütün bunlara rağmen "Yaz Bekârı" piyes yazarlarımıza halkımızın arzu- sunu göstermesi bakımından örnek olmalıydı. Festivaller İstanbul'da tiyatro bayramı Son günlerde duyulan bir haber, san'atseverler arasında büyük bir alâka uyandırdı: Her sene Alman- ya'da Erlangen'de yapılması âdet o- lan Üniversitelerarası Tiyatro Festi- vali, bu sene Kasım ayında İstanbul'- da yapılacaktı Bu büyük işin organi- zasyonuna teşebbüs eden Türkiye Milli Talebe Federasyonu idi ve Av- rupanın bütün Universite Tıyatroları ile bu mevzuda temaslara girmiş bu- lunuyordu. Geçen haftanın başında bir gazete- ci Federasyonun Cağaloğlundaki mer- kezinin kapısını çalıyordu. Vakit geç- ti, buna Trağmen içerde ışık vardı. Gen nçler "Üniversitelerarası Enter- nasyonal Tiyatro Festivali" için gece, gündüz demeyip çalışıyorlardı. Hal- buki bu saatlerde öteki Tiyatrolar -açılışa iki üç gün kaldığı halde - oktan provalarım Ve hazırlıklarını tatil etmişler Federasyonun Tiyatro Müdürü ve Festival Komitesi Başkam Ahmet Rı AKİS, 6 EKİM 1956