DÜNYADA OLUP BİTENLER yarışı yaratıyorlardı. Bundan başka, gene İsrail'e göre, Irak hukumetı, muhtemel bir savaşta Ürdün'e yar- dım etmek üzere, Ürdün hudutlarında asker topluyordu Hattâ Irak, bu kü- çük Arap devleti ile kendi arasında bulunan 1947 andlaşmasına dayana- rak, Ürdün sınırlarında büyük bir ha va alanı inşasına bile başlamıştı. İşte Süveyş anlaşmazlığı, Orta Do- öyle gerginlik havası i- çınde yakalıyordu. O günlerde, İsra- illilerin, Mısır'la Batılı devletler ara- smda doğan anlaşmazlıktan faydala- , Arap devletlerine saldırmasın— dan korkulurdu. Anca rail hükü- meti, Süveyş anlaşmazlıgı patlak ve- rir vermez yayınladıgı bir beyanna- me ile, Mısır'ın daha Kanalın idaresi Kanal kumpanyasının elinde iken Kanalı İsrail gemılerıne kapamış ol- masına rağmen durumdan istifade et- meye kalkmayacağım bıldırmış ve anlaşmazlığın bütün seyri içinde bu sözünü tutmuştu. Batılı devletlerin Suveyş anlaşmazlığına bir çare bul- mak için yaptıkları çalışmalar sıra- sında, İsrail den, tek temenni olarak, anlaşmazlı- ğın barış yoluyla çozulmesı istekleri duyuluyordu. Varılac. anlaşmada İsrail gemilerinin Kanaldan geçişle- rinin temin edilmesi de bu istekler a- rasındaydı. cak İsrail'in bu dürüst davranı- şına karşılık Arap devletleri benzer bir tutum takınmak istemez müşler ve bundan bir kaç hafta önce gene Ürdün vasıtasıyla İsrail sınırla- rına baskınlar yapmışlardı. unun sebepleri, şüphesiz, çeşitlidir. Bir ke- re Arap devletleri, İsrail'e Süveyş an- laşmazlığının havasına kapılarak kendisiyle uğraşmaktan vaz geçm diklerini ihtar etmek ıstıyorlardı. İsrail -Ürdün hududa Kan gövdeyi götürdü Bundan başka, bu anlaşmazlığın de- vamı sırasında İsrail'le en ziyade uğ- raşan Arap devleti olan Urdun ve o- nun arkasında bulunduğuna şüphe olmayan Irak, Arap mıllıyetçılıgının İliderliğini Suveyş analım devletleş- tirmekle durumunu bir kat dağa kuv- vetlendiren Nâsır'a kaptırmak endi- şesiyle, bir yandan Kanal dâvasında Nâsır'la beraber olduklarını söyler- ken, diğer yandan da birşeyler yap- mış olmak lüzumunu — duyuyorlardı. İsrail meselesinde yapacakları öncü- lükler, belki onlara hâlâ Arap milli- yetçileri arasında seslerini duyurm ak imkânını bakışlardı. Nihayet, böyle karışık bir durumda bile girişilen bu hareketler, bütün dünyaya, Arapla- rın hangi şartlar altında olsun İsrail'i ortadan kaldırmaktan vaz geçmemiş olduklarını gösterir! Arapların bütün bu küçük hesap- larla geçen haftalar içinde yaptıkları saldırmalara karşılık, İsrail kuvvet- leri de harekete geçmiş ve / geçen haftaki taarruzla Ürdünü ağır ka- yıplara uğratmıştır. Bu mısıllemenın şiddeti o kadar buyuktu ki başlangıç- ta herkes yeni bir Arap - İsrail çar- pışmasıyla karşı karşıya olduklannı sanmıştı. Ancak İsrailliler yeter zayı- at verdiklerini akılları kesince geri çekilmişler ve korkulu düşünceler gerçekleşmemiştir. Doğrusunu soylemek gerekirse dünyanm, bilhassa Orta Doğu'nun u çok nazik devresınde Israıllılerın gırıştıklerı tehlikeli oyun, karşı raftan gelen tahrikler nekadar kuv- vetli olursa olsun, mazur görülemez. Arapları gözü kapalı hareket etmek- le suçlandıran bir devletin aynı şe- kilde hareket etmemesi — beklenirdi. Şimdi bu İsrail misillemesini Arap misillemeleri, şıkayetlerı ve tepkileri takip edecek, durum büsbütün içinden çıkılmaz bir hale gelecektır Orta Do- ğu'nun başındaki dertler Zzaten az değildir. Sovyet Rusya Rejim meseleleri vyet Komünist Partisi Birinci Sekreterı Nikita Krutçef'in geçen haftalar ıçınde Yugoslavya da bir dinlenme gezisine' çıkacağı bıluııy r- du. ugoslav Cumhurbaşkanı Mareşal Tito'nun bu geçmın hemen ertesinde Krutçef'le bareber Rusya'- ya gideceği kimsenin aklından geç- miyordu. Hakikaten, Sovyet Komü- nist Partisi Birinci Sekreterinin Yu- goslavya'da bir dinlenme gezisine çıkacağı Eylül ayının başlarında a- çıklanmış bulunuyordu. Söylendiğine göre, Nikita Krutçef bu gezisinde, Mareşal Tito ile beraber Yugoslav- ya'nın görülmeye değer yerlerini do- laşacak, avlanacak, dağ evlerinde ge- celeyecek, devlet işlerinden uzakta başını dinleyecekti. Ancak bir devlet adamının, dinlen- me gezisi sırasında olsa bile, kendini her türlü iç ve dış meselelerden uzak tutmasına imkan yoktu. Elbette ki av Krutçel' Yarım kalan tatil partileri ve akşam yemeklerinden dünyanın problemlerınden söz açılacak, Süveyş meselesinin yanısıra Demirperde ge- risindeki — devletlerin durumları da gözden geçırılecektı , dünya basınında o günlerde yapılan yorumların büyük kısmına Köre, Krutçef'in Yugoslavya'ya yap- tığı dinlenme gezisi, herşeyden ön- ce Süveyş meselesiyle ilgiliydi. Sov- yet devlet adamlarının bundan on- döl önce — Yugoslavya'ya yaptıkları ilk ziyaret sırasında, Rus ve Yugoslav idarecileri, tarafsız de- Mısır rap - Asya devletleri - Doğu ve Batı bloklarının arasını bulmakta oynaya- cakları rolün ne olabileceğini araş- tırmışlardı. Gene ayrı idareciler, bu sefer de, hiç şüphe yok ki, tarafsız devletlerden biriyle, Mısır'la Batınlar arasında patlak veren anlaşmazlıkta tutacakları müşterek yolu kararlaş- tıracaklardı. Eğer hiç beklenmedik bir mukabil seyahat ile, Tito'nun Krutçef'le bera- ber Rusya'ya dönmesiyle neticelen- meseydı, Sovyet Komünist Partisi Bi- rinci Sekreterinin Yugoslavya'ya yap tığı dinlenme gezisinde, Süveyş me- selesinin, gerçekten görüşmelerin can alıcı noktasını teşkıl ettiği sanılabi- lirdi. Fakat Tito'nun Krutçef'in zi- yaretini müteakip onunla birlikte Rusya'ya gitmesiyle, şu gunlerde, re- jim — meselelerinin Yugoslav ve Rus devlet adamlarım hiç degılse millet- lerarası meseleler kadar ilgilendirdi- ği açıkça anlaşılmıştır. Gerçekten, su satırların yazıldığı sıralara kadar gelen haberlere gore, Tito'nun uçakla yaptığı Tito uçağa binmekten hiç hoşlanmaz- tu yıldı- AKİS, 6 EKİM 1956