s P O R İngiltere Hırsız atlet! Geçen hafta Londrada kadınlara mahsus giyim eşyası satan bir mağazada gayet tuhaf bir hadise ce- reyan etti. Elindeki ucuz model üç şapka ile mağazanın kapısından çıkmak üzere olan iri yarı bir kadı- nın yanına sivil giyinmiş kibar bir a- dam yaklaştı ve sakin bir sesle ken- disini takip etmesini ihtar etti. Bi- raz sonra en yakın polis karakolun- da mağazadan üç şapka çalan kadın ifade veriyordu. Hemen o akşam bütün dünyada hadiseyi duym kalmamıştı. Londra'ya Ingılız Mıllı Takımı ile atletizm karşılaşmaları yapmak üze- re gelmiş bulunan Rus atletizm ta- kımının disk atıcısı kadın atleti Ni- na Ponomareva suçüstü yakalanıp şapka hırsızlıgı iddiasıyla — mahke- meye v Hadısenın vukubulduğu magazaya en yakın polis merkezi Wes End Central Polis karakolu idi. Kadımn Rus olduğu anlaşılınca hemen kon- solosa haber verildi. Nina Ponomare- va kendini öğretmen olarak tanıtmış ve ikametgâh adresi olarak da Lond- ra Lancherster Court Otel'ini ver- mişti. Her gün böylesine birkaç ha- dise ile karşı karşıya gelen İngiliz polisi numarayı yutmadı. Bir kaç dakika sonra White City stadyomun- da Melburn olimpiyadlarından önce hazırlık mahiyetinde olmak üzere İn- giliz -Atletizm Milli Takımı ile kar- şılaşmağa gelen Rus atletizm ekibinin 56 atletinden biri oldugu anlaşıldı İri yarı ve tam 96 kilo ağırlığın- dakı Nina Ponomareva bu yıl içinde kadınlar arası disk atmada en iyi dereceyi alan atletti. Dıskı tam 33.62 metre savurarak dünya rekoruna 2 metre yaklaşmış ve yılın en iyi dere- cesini elde etmişti. West End Cent- ral karakolunda ilk ifadesi alındık- tan sonra konsolosluğun kefaletiyle ertesi gün Marlbrought mahkeme- sinde bulunmak üzere tahliye edil- mişti. Fakat ertesi gün hakimler üç kadın şapkası çalmaktan sanık Rus Mıllı Atletini boş yere beklediler. Nı— na'yı Londra ulmak kabil olma- dı. Bu arada konsolosluk da atletin diplomatik masuniyeti olduğunu i- leri sürüp meseleyi örtbas etmeleri için İngiliz makamları nezdinde te- şebbuse geçmişti. Bu hareketi Scot- Yard'ın sözcüsü cevaplandırıp "Atletlerın diplomatik pasaportla seyahat etmediklerini, — binaenaleyh diplomatik masunıyetten istifade e- demiyeceklerini" bildirdi. Oxford caddesindeki ucuz eşya sa- tan mağazadan çalınan üç — kadın şapkasının hikâyesi de böylece spor dünyasında geniş akisler yaptı. Zira Ruslar hadise üzerine — karşılaşma- lardan vazgeçmişlerdi. Futbol Hasılat maçları eçen hafta pazar günü — Fener- bahçe kendi sahasında İzmir'in Altay takımı ile oynuyordu. Hava kararmış, maçın son dakikaları ge- lip çatmıştı. Trübünleri dolduran bınlerce merakh bır agızdan "Beş, e&bhçriin bu seoo kadrosu evgili takım beş!.." diye bağırıyordu. Herhalde a- ü kâ Al Şöyle hafızalarını bir an için yoklayıp geçen sene Fenerbahçenın iki defa İzmirde Altaya "4-2" lüp olduğunu hatırlayanlar, bu netı— ceye çoktan razı olmuşlardı. Aradan geçen bir senelik zaman uğranılan mağlübiyetin hırsını öldürememişti. Fenerbahçe sevgisinin son senelerde arttığı gözle görülüyordu. Hiç bir kulübe bugüne kadar bu derece ta- raftarların teveccüh gösterdiğine şa- hit olunmamıştı. Fenerbahçe - Altay m 25 bin lira hasılat yapmış- başlamadan böylece dolmuş oluyor- du. Denilebilir ki kuvvet bakımından Fenerbahçe diğer takımlardan çok üstündü. Ahmet meselesi Fenerbahçe Stadında Altay- Fe- nerbahçe maçı oynandığı sırada Şeref tribününde Kavrakoğlunun iki sıra önünde oturan biri kısa, şişman, diğeri esmer, kır saçlı, orta boylu zatla Zzayıf, kıvırcık saçlı biri stadda bulunanların nazarlarına hedef teş- kil ediyorlardı. Bunlardan kısa boy- lusu Altay kulübü idarecisi Hakkı ürüz, Esmer, kır saçlısı İzmir fut- bol ajanı Sezai Karabilgin, zayıf ve kıvırcık saçlısı ise Futbol Federasyo- u Başkanı Hasan Polattı. Üçü de Altay maçını baştan sona kadar a- lâka ile takip ediyorlardı. Maçtan ev- vel Federasyon Başkanı Fenerbahçe ye geçen Beşiktaşlı Ahmet Bermanı bir köşeye çekerek ona - durumunu sormuştu. Aldığı cevap "Ben Fener- muştu. Federasyon Başkanı bu du- rum karşısında genç futbolcuya bir şey söylemedi. Fenerbahçeli idareci- ler de Vazıyetı öğrenmişlerdi. Maçın sonuna kadar bu mevzu — üzerinde durdular ve kendı aralarında ko- nuştular. Maçı müteakip Stad Mü- dürlüğü Odasında Osman Kavrakoğ- lu ile Federasyon Başkanı kısa sü- ren samimi bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmanın metni hakkında her iki şahıs ta birşey söylemekten imti- na ettiler. Vaziyetin nazik olduğu ve söylenecek bir sözün ilerde herhangi bir ihtilâfa yol açabileceği idareciler tarafından düşünülmüştü. Ketumiyet bundan ileri geliyordu. Federasyon başkanı bu arada Ahmet'in durumu— na temas eden gazetecilere "Beşik- taş'ın ikinci itirazı elimizdedir. Bunu önümüzdeki günlerde tetkik edece- ğiz. Şimdilik söyleyecek başka bir söz yok" demişti. Ahmet meselesinin futbol federasyonunu müşkül durum- da bıraktığında da şüphe yoktu. Hâdiseli maçlar ki haftadan beri Ankaragücü Sta- dında — vapılmakta olan — Ankara Bölge Kupası futbol turnuvası hadi- se bakımından oldukça zengin geçti. Demirspor - Gençlerbirliği maçında- ki "tokat"tan sonra nihayet bardağı taşıran damla, Hacettepe- Ankara- gücü maçında damlayıverdi: - Oyu- AKİS, 8 EYLÜL 1956