AHLAKLI çınde yaşadıgımız devirde, dün- vimsiz insanlarının Dıktatorler oldugu kolaylıkla dü- şüniilebilir Herkes hürriyete doğ- oşarken vatandaşlarını bir tedhış rejimi altında, en tabii hak- larından mahrum olarak yaşatma- ya çalışan bu adamların hür vic- danlarda nefretten başka bır his yaratmalarına imkân Bun- ların bir gün devrıleceklerı boğ- mak istedikleri kütlelerin agırlıgı altında boğulacakları — muhakkak- tır. Bazı milletler başlarındaki be- lâdan çabuk kurtulacaklardır; ba- zılarının çilesi, kendi mıskınlıkle- rinden belki daha uzun sürecektir. Ama sonunda, sadece Diktatörler değil Diktatörlük mutlaka ve mut- laka mukadder hezimetine uğraya- caktır a rağmen, hürriyete aşık ca- mıalarda dahi Diktatörler bir nevi sınıflandırılmaya tâbi tutuluyorlar. Bakıyorsunuz kimisi, nisbeten sem- patik geliyor. ır kısmı karşısında kayıtsız kalını Bazısı tabii karşılanıyor. Bunlar, pek küçük bir ekallıyettır Asıl büyük ekseriyetin, inanılm, güç bir mide bulantısı tevlid ettıgıne dünya gazetelerinin neşriyatı şahiddir. Şimdi, Amerikan basınını yakından takıp edenlerden öğreniyoruz ki, Mısırın hakimi Ab dülnasır bırıncıl zumreye edilmektedir. Ha Amerikanın bir çok çevresinde İhtilâlci Albay hâlâ “memleketinin iyiliğini düşünen" bir lıder olarak gorulmektedır Ne- den? Namuslu bir hüküme dahıl t kur- dugu, hırsızlığa müsaade etmediği, hususi hayatı rezaletlerle dolu olmadığı için..Meşhur Time mec- muasının, kapagını Nâsır'ın resmi- le süslediği son nüshasında bun açıkça ifade ettıgı anlaşılıyor A- merikalılara göre İhtilâlci — Albay ıyı niyet doludur; iktidara, kendisi- e bir harem, etrafındakilere ser- vet temin etmek maksadıyla geç- memiştir. Memleketin perişan ha- 1f yüreğini hakikaten yaralamakta- dır. Zavallı milletine faydalı — ola- bilmek için elinden gelen gayreti göstermektedir. Aynı teraneleri 0- kuyan başkaları gibi cümbüşler yap mamaktadır. metreslerine otomobil- ler, apartmanlar, kurkler hediye etmemektedir, — ömrü! yarısını şarkıcıların kucaklarında geçir- memektedir, devlet parasıyla lüks arabalar sipariş etmemektedir, de— al arkadaşlarının hırsı zlığını teşvik etmektedır, ne de ör bas, hırsızlığa mani olmak için elinden geleni esirgememektedir. İyi bir a- ile babasıdır, eski küçük evinde o0- turmakta, subayken çalıştığı ka- rargâhta çalışmaktadır. Tenkili et- tiği devrin hiç Mr âdetini hortlat- mamıştır. Ne Kral Faruğun sarayı- AKİS, 8 EYLÜL 1956 DİKTATÖRLER - AHLAKSIZ na geçmiştir, ne de onun yatında sefa sürmekte, dost gezdirmekte- Çalışma ta, mütemadiyen ça- lışmaktadır Bildirildiğine göre Ti- me onun için "Mısırın gördüğü en namuslu hükümeti knran adam demektedir. ak k kumetının lideri toplanıp cumbuş yaptıgı şimdiye kadar duyulmamıştır. Mısırlının o bakımdan şıkayetı yoktur. Mille- tin parasıyla ışleyen arabalar zarif metreslerin emrine verilmemektedir. Yabancı memleketlerden avuç lusu, bavul dolusu, sandık dolusu hediye Nasırın evine, karısına ak- mamaktadır. Bunlar Kral Faruk devrinin marifetleriydi. İhtilâlci Al- bay onların hıç birine iltifat etme- miştir. Hafta llerını basit yu- vasında, çoluk ve ocuğu arasında geçirmektedir. Onlarla beraber eğ- lenmekte, onlarla beraber dinlen- mektedir. Iktıdara geçtikten son- ra ne karısını değiştirmiştir, ne ü Nasir hü başkanlıgında de Tesmi metresler tutmuştur. En yakın arkadaşlarını, yoldan çıktıklarını gördüğünde feda et ten çekinmemiştir. Zavallı fel- lahın parasının ça ur edilmesine dalm i olmaya çalışmıştır. Iyı nıyetını muhafaza etmiştir, gayesi hakikaten milleti ve memleketi ol- muş, ihtirasları küçük ve süfli ih- tiraslardan — müteşekkil kalmamış- tır.. Temiz idealler — edinmiştir. Muhteris değil midir? Hem de İ parayla tu- tulmuş metreslerin boynanda bit- memiştir. Başbakanken başbakan- lığını, Cumhurbaşkanıyken hurbaşkanlığını bılmıştır Mılletının büyük ç n sevgisini top- laması bu yuzd Şimdi, Süveyş meselesinde Ame- rikanın tutumu gosterıyor ki At- lantiğin ötesinde de sır, Peron sınıfı diktatör muam elesı görme- mektedir ve Birleşik Devletler Hü- kümeti temiz bildiği genç albaya hâlâ elinden gelen yardımı yapma- ya hazırdır. Zira Nâsır'ı, en ziyade o vasfi dolayısıyla Amerikada Cnmhurbaşkanmdan da, hükümet- n de. Maeclisten de mühim bir kuvvet Amerikan Vatandaşı tut- maktadır. Tutmaktadır, fakat ideallerini tahakkuk ettirmek için Nâsır'ın yolların en kötüsünü seçmiş olması karşısında yüreği — paralanacak... Zira o yol ıdealıst albayı bir gün mutlaka mutlaka öteki muraka- besiz ı'e]ımlerın lıderlennın akıbeti- ne sürükleyecektir. Onun da etra- fi çalacak, ona da zevkü sefanın faziletleri anlatılacak, onun da hü- kümeti sefih Faruk'un hükümetle- rine dönecektir. Demokrasiden baş- ka hiçbir şey devlet adamlarım o çamurdan kurtaramaz. Ne var ki DİKTATÖRLER Yusuf Ziya ADEMHAN Nasır,hiç olmazsa devlet hayatının başında temiz kalmış olmakla övü- nebilecek, bu bakımdan öteki dikta- tör sınıfından iktidara bir çete re isi hırsı ve ştah ile gelenlerden tarih önünde ayrılacaktır. Zaten saltanatının ne kadar sü- receği de meçhuldür ya * dealistinin, namuslus tak- kazandığı bir devırde yaşadıgı- mızdan dolayı üzülmeli miyiz, yok- sa sevinmeli mıyız" Amerika bu! Dünyanın , en knvvettı Piktatöriin bile temizinin, hakiki sanlarının yaşadığı m keti.... ranın halkı gözlerini tâ uzak bir dıyara dıkmış, orada iş başında bu- lunanları ınceliyor, Asvan barajı için Nasır'a yardım teklifinin se- bebi şimdi anlaşılıyor. Amerika bu teklifi yaparken emindi ki verilecek yâr ara apartmanlarına te- mel, metreslerin narin boynuna kolye, bakanların tombul altlarına luks otomobil olmayacak- tır. Peron da Amerikaya elını aç- mıştı, Peronu da ekonomik sıkıntı- larından Washington kurtarabilir- di. Ama kurtarmamışsa bugün Ar- janti nlıler Washıngton a müteşek- kirdirler n ölümünden si hayatındaki yaldızın silinmiş bu- lunması neticesidir. Herkes Dikta- törün ne mal duğunu anlamış- tır. Kof bır dev! İşte Peron buydu. Milletinin nazarın nda bütün itibarını içki kadehlerinde, rujlu dudaklarda bitirenlerin en umulmadık zamanda ve bir tek tekmeyle devrilivermesi- nin sebebi işte bundan başka bir şey değildir. Faruk başka türlü mü yuvarlanmıştır? Hele diktatör ikti- atan kurtararak, zafer kaza- talihin cilvesi olarak Yani mazisi dahi narak değil, elde etmişse... yoksa... Abdülnâsırın bu hatalardan ders aldıgı muhakkaktır. Ders almadı- ği akibet, Hitlerin akıbetıdır Iyı niyetinin ve temızlıgının ona tem ettiği sempatinin son kırı larını da mutlaka yiyip bıtırecek kendı sinden evvel sayısız "kuvv tli a- dam"ın düştüğü çukura o da düşe- cektir. Eğer Amerikadan gelen ses onu uyandırabılırse, her çır, pınışın— da biraz daha batacağı bir bat gırmek ıızere oldugunu hıssettı e- bilirse. Demokrasinin faziletlerini, murakabenin faydalarını ispat ede- bilirse Mısır Nasırın idaresinde hiç şüphesiz gelişecek, kuvvetlenecek, müreffeh olacaktır. Ama genç albay frenley mediği bir başka ihti rasın tesirinden knrtulabılecek asıl ış Mısırın dışında değil, Mısı ıçın- de olduğunu görebilecek mi? l1