K ITA DUVAR GEÇEN (Marcel Ayme'nin hikâyeleri. Çe- viren: Tahsın Yücel. V rlık Cep ki- tapları Serisi 160. Ekin Basımevi, İstanbul 1956. 96 sayfa, 100 kuruş). arcel Ayme, dikkate değer hi- kâyeler, Tomanlar ve masallar imzan bir Fransız muharriridir. Mar- cel Ayme nın dılımıze çevrılen ilk yınları arasında Bu romanı okuyanların hatırlıyacak— ları gibi, Marcel Ayme çağdaşların- dan çok farklı bir hava ile karşımıza çıkmaktadır. Okuyucu, — başlangıçta bu garip havayı yadırgarsa da say- faları çevirdikçe alışır ve ısınıverir. Şimdi elimizde bulunan "Duvar Ge- cen" de Marcel Ayme'nin insanı ön- ce şaşırtan sonra da sarıveren 8 hi- kâyesi var. İlk hkaye kitaba adını veren "Duvar Geçen"'dir. Dutilleul, kendi halinde, halim se- lim, isinden gücünden gayri bir şey düşünmiyen bir adamcağızdır. Burun üstüne takılan bir gozluk kullanır, çenesinde nazarı dikkati çeken kü- çuk bir sakal taşır. Sıcıl dairesinde üncü sınıf bir memurdur. Kışın daıresıne otobüsle gider,' güzel ha- valar gelince de melon şapkasını ba— şına geçirir, daireye Bekârdır ve gazete okumak ve pul koleksiyonu yapmaktan başka iptilâ- sı yoktur. Böylesine bir ömrü 43 ya- sma kadar sürüklemiştir. Derken bir fevkalâdelik olur. Ev- deki elektriklerin arıza yaptıgı bir gecede sigortaları mak için ka- ranlıkta dolaşırken hiç bir kapıyı aç- madan üçüncü kattaki sahanlığa ka- dar gelmiş olduğunu gören Dutille- ul, hayretler içinde kalır. Uzun uzun düşündükten sonra anlar ki kendisi- ne bir hastalık arız olmuştur: Duvar- ları ortadan hiç bir mani yokmuşça- sına geçebılmektedır Bu keşif, tam 43 yıl di halinde yaşayan Dutil- leul ıçın son derece üzücü ve asa bozucu olur. Cumartesi tatilinde he- men bir doktora koşar, derdini açar. Doktor kendisini dikkat vs ciddiyet- le dinleyerek pirincunu ile insan baş- h at tohumunun karışımından mey- dana gelmiş "besbeter" tozu hapın- dan yılda iki defa yutması lâzım gel- diğini söyler. Dutilleul ilâcı yutar. Ama pek faydasını görmez ve ikinci terkibi içmekten vazgeçer. Bu sırada dairesinin ikinci İ mıştır. di çıktısıyla alâkalanmıyan Dutille- ul'de ne rahat kalmıştır, ne huzur.. Her gün ikinci müdürün hakaretleri- maruz kalmaktan usanmıştır. Ca- nına tak der ve ikinci müdürden in- tikam almayı kafasına kor. Bu iş i- çin, bütün duvarları rahatça geçme hassasından istifadeyi düşünür. İkin- ci müdür bir gibi Dutilleul'ü bır gü- 24 P LA R zel haşladıktan sonra odasına dö- ünce bir öksürük du; ar. Başını çe- vırıp bakın bir de ne görsün.. Du- arda v hatırası gibi bir kelle Dutılleul un baş_ Hem de canlı, te- rü taze bir baş. Üstelik, konuşan, ken- disine küfürler, lanetler yağdıran bir baş.. Dutilleul oyununu ustaca oyna- makta, kendisi duvarın içinde kala- rak sadece başını müdüre gostermek— tedir. İkinci müdür bu işkenceye an- cak birkaç gün dayanır ve çıldırarak tımarhanenin yolunu t Dutilleul için artık eski sakin ha- yata dönme yolu açılmıştır. Fakat artık içinde bir macera hevesi uyan- mıştır. Kendisindeki olağanüstü has- sayı kullanarak hoşça vakit geçir- me zusu onu rahat bırakmamak- tadır. Politikanın ve sporun yaban- cısıdır. Onun için hasletinden bu sa- hada istifade etmek fikrini aklından uzaklaştırır. Tutar bir bankayı so— ar. Kalın betonarme ve kasaları çelik duvarlaı'ı onun için yok gıbıdır En büyük kasaların içine parkta ge- zer gibi elini kolunu sallıya sallıya girer, ceplerini doldurur ve duvara tebeşirle: "Yakı-Yakı" diye bir ımza atıp çeker gider. Ertesı gün büti gazeteler "Yakı-Yakı"dan bahset— mektedir. Dutilleul, gazetelerde ken- di elyazısının klışesını zevkle sey- reder. Birkaç gün içinde Paris'in bü- tün bankalarım soyar ve hep aynı im zayı atar. Emniyet teşkilâtı birbiri- ne girer; bakanlar ıstıfa etmek zo- runda kalır; fakat "Yakı-Yakı" bir türlü ele geçmez. Bütün dünya onun- la meşgul olurken Dutilleul. munta- ve kalem arka- münakaşalarım sessizce dinler. yet bir gün dayanamaz, arkadaşları Devlet Bankası soygununu yazan bir gazeteyi okurken yanların: laşır ve soygunu yapanın olduğunu söyleyive bir kahkaha tufanı yarat leul siner kalır , ve bir daha ağzını aç Fakat arkadaşlarının alay- larına ıçerledıgı çın de intikam pl" rlar. Bir herat ma- gazasını soyup duyara imzasını at- tıktan sonra sarhoşmuş gibi nağra- lar atar, camları kırar ve guç halle kendini yakalattırır Ertesı gün ga- zetede resmini görecek olan arkadaş- larının halim düşünmek ona büyük keyif verir. Dutilleul hapishaneye — girdikten sonra olanlar gardiyanları şaşkına çevirmeye başlar. Bir gün Dutilleul'- ün hücresinde duvara çakılmış bir çı- vi ve çivinin üzerinde müdürün: altı saatını bulurlar. Ertesi gün mahku- mun baş ucunda müdürün kıtaplıgın- dan alınmış bir roman bulunur .Kimse bu işe akıl erdiremez ye olanları sakla al uygun bulurlar. Diğer taraftan -Yakı" — hapishanede kat kat kilitler altında muhafaza e- dilirken de soygunlar devam etmek- te ve banka duvarları meşhur İmza ile süslenmektedir. Mahküm işi azıt- mıştır. Her gün dışarda dolaşırken görülmekte ve yakalanıp deliğe tı- kılmaktadır. Bazan lokantada ye- mek yer ve hapishane müdürüne te- lefon ederek hesabı ödeyecek parası olmadığını gelip kendisini lokanta- dan almasını söyler. Böylece hapis- haneyi de allak bullak ettikten son- ra buradan bıkar ve temelli çekip gider. Artık öhretinden bıkmıştır. Kılıgını kıyafetını değiştirip bir ev tutar yerleşir. Artık rahattır. Fakat günün bırınde yolda gene ve güzel bir kadın görür, aşık olur. çok kıskanç bir kocası vardır. Gece- leri çalışan bu adam işe giderken ka- rısını kilitleyip bırakmaktadır. Ka- dın da Dutilleul'e alâkasız degıldır ama, ne çare buluşmak imkânsızdır. İmkânsız mı? Gene kadın bir gece evde otururken karşısında Dutilleul'ü buluv Sabaha kadar çılgınca se- şırler Dutılleul evine döndüğünde başının ağrıdığını farkeder ve dolap- ları karıştırır: bir hap bulur, içer, fif bir sürtünme maz. Aşk gecesinden sonra evine dö- nerken duvarın tam ortasına geldiği zaman içinde bir şeylerin katılaştığı- nı duyar ve artık hareket edem dıgı- ni görür. Bir gün önce asprin yerine "Besbeter" tozu yuttuğunu anlar. Ama iş ışten geçmiştir. İlâcın tesiri- ne bir a yorgunluğu ınzımam edince duvarın içinden çı mkâ- nı ortadan kalkar; İşte o gunden be- ri Dutilleul, sevgilisinin evinin duva- rı içinde taşlaşmış, durmaktadır. "Duvar Geçen" deki diğer 7 hikâye de bunun gibi hoş fantezilerle dolu- dur ve sonuna kadar zevkle okuna- bilir. SEN SEN SEN (Özdemir Asaf'ın şiirleri. Yuvar- lak Masa Yayınları II. Sanat Basım- evi, İstanbul 1956. 72 sayfa, 250 ku- ruş). zdemir Asaf, şiirimizin enteresan simalarından biridir. Şair, ilk ki- tabı "Dünya Kaçtı Gözüme"de olduğu gibi, "Sen Sen Sen"de de şiirin alışıla- gelen sınırlarını zorluyor, yeni im- kanlar araştırıyor Bütün şiirlerinde biçim o ta. muhteva olarak ta bu zorlamanın isleri görülüyor. "Sen Sen Sen" dikkatli bir şekilde okun- duğu vakit bu zorl lamanın bu gay- retin boşa gitmediği, şairi zaman zaman başarıya elını degdırdıgı gö- rülüyor Özdemir Asaf şiiri kadar,' kitabı- nın tertibi ile de uğraşmış. Kitabın biçimi üzerinde usun boylu kafa yo- rulduğu ilk bakışta belli Bundan başka kâğıt çok iyi ve baskı çok temiz.. Şiir meraklılarının '"Sen Sen Sen" de aradıkları birçok şeyi bulacakları muhakkaktır. AKİS, 8 EYLÜL 1956