katın esasını teşkil eden fizik, ya ve biyoloji konularında çağdaş ıl— min seviyesine erişmek gerekir. Hiç olmazsa bu sınırlı alanda hoyle bir sevıyeye erişmezsek atom enerjisinin er ü üzerinde araştır- malar yapmakla olur. Böylece, ilk bakışta bir tatbikat organı gibi görünen Atom — Enerjisi Komisyonunun başlıca vazıfeleı'ınden birisi de atom fiziği, kimyası ve bi- yoloji mevzularında — ilim d l mızın çağdaş seviyeye varabılmele- ma: merıkadan alacağımız araştırma reak törleri, adı üstünde, araştırma alet- leridir. Bu reaktorlerden büyük öl- çüde elektrik enerjisi veya radyoak- tif izotoplar istihsal edilmeyecek, an- cak laboratuar İÇİ kullanılacaklardır törler etrafında kurulacak enstıtuler- de araştı ma yapa: ı çoğu başka memleketlerde ol- duğu gıbı bizde de, Üniversite men- supları olacaktır. Bu bakımdan Ko- misyonun ça lışmalarım bilhassa Fen Fakültelerimizin candan destekle- meleri kendi menfaatleri icabıdır. Fakülte — enstitülerinde — araştırma yapmıya çalışan profesör ve doçent- ler daima tahsisat azlığından, mal- kayet ederler; bütün bu sehepler yü- zünden aktüel meselelerle uğraşma- dıklarını ileri sürerl te yetışkin elemanlı, müstakil teşkilât bütçeli reaktör enstitülennın rinin en kısa zamanda ve en ve- rimli bir şekilde kurulabilmeleri A- tom Enerjisi Komisyonu ile Üniversi- teler arasında başarılı bir işbirliği yapılmasına bağlıdır. T ITYA Devlet Tiyatrosu "İkinci vizyon" evlet Tiyatrosu Edebi Heyetinin Üüyeleri önümüzdeki sezon oynana- cak piyeslerin listesini Genel Müdür- lüğe tevdi ettikleri zaman her halde büyük bir memnuniyet içinde bulun- malıydılar. Bu memnuniyette güç bir vazifesinin ehliyetle başarıldığına dair tuvarında yer alan eserlerin çoğunda Edebi Heyet üyelerinin kalem izle- rine tesadüf ediliyordu. Meselâ Bü- yük Tiyatronun ilk piyesi olan Ab- dü hak Hâmidin meşhur "Finten" i- ni Heyet Başkanı Ahmet Muhip Dra- nas yeniden ele almış ve sahneye ko- nabilir hale — getirmişti. Bu nankör işte başkanın ne dereceye kadar mu- vaffak olduğu elbette Büyük Tiyatro perdelerini halka açtıktan sonra or- taya çıkacaktı. Fakat en büyü ir başarısızlık ihtimali bile başkanın e- debi şöhretini zedeleyemıyecek ku- ur eserin müe in omuzlarında kalacaktı. Ahmet ranas'ın adaptasyondaki — maharetini bu yıl gene Devlet Tiyatrosu sahnelerinden bırıııde temsil edilecek olan "Su Kı- zı'nda görmek mümkün olacaktı. Giradoux'nun "Ondine"inden adapte edilen ve daha önce İstanbulda oy- nanan Kızı" u sene reper- tuvarda yer almasının sebebi belki de buydu. , Bu sene Devlet Tiyatrosu sahnele- d. le"ini Edebi Heyetten Munis Faik Ozansoy tercüme etmişti. Gene Ede- bi Heyet mensuplarından Lütfü Ay'- ım Marcel Achard'dan dilimize çevir- diği "Aşk Acısı" da bu seneki listeye hususi bir kıymet kazandırıyordu. r zamanlar Ertuğrul Muhsin'in isteyenler (Tel: 22 50 75) T R O zandırdığı "Hırsın Kız" da repertu- varda mutlaka — Shakespear bulun- ı'mak ananesine sadakati temin e- Genel Müdürün çok takdir ettıgı bir mütercim olan Leylâ Erdur geçen seneki ku Çocuk" tan sonra, bu sene de "Yaz Bekârı" ter- cümesinin de repertuvara — alınması ve ilk piyes olarak takdim edilmesi gelecek sene Devlet Tiyatrosunda “Her Yerde Bulut" ve "Arsenik Kur- banları'nı seyredebileceğimizi müj- deleyen bir emare sayılabilirdi. Daha önce Istanb lda oynanan bu piyesle- rumuna getırıyordıı ama, ne çıkardı? Diğer tercümeler rfan Şahmbaş ım Shakespear den tercümesi ' , Seniha Bed- ri Göknil'ın Hauptmann dan çevırdıgı "Guneş Batarken", Nusret Hızır'ın Ştrındberg den tercüme ettiği "Rü- Can Yücel'in Tenessee Willi- ams 'dan çevirdiği "Cam — Biblolar" piyesin bu sezon İstanbul Küçük Sahne ve Şehir Tiyatrosuna verilen an şka dinin Uşağı", ği", Emylın Williams'ın "Ekinler Ye- şerırken Thornton Wilderın "Çop— çatan 'Jean De "Bir Yastıkta" ve Rıchard Nash ın "Yag— apan" piyesleri de bu se Devlet Tiyatrosunda oynanacak eser- ler arasında bulunuyordu. Telifler bdülhak Hâmidin "Fınten ınden başka Reşad Nuri Güntekin'in, Cevat Fehmi Başkut'un, Nazım Kur- şunlu'nun, Orhan Asena'nın, Selâ- hattin Batu'nun, Turgut Özakman'ın piyeslerinin repertuvarda yer alacağı tahmin ediliyordu. Celal Esad Arse- ven'in "Üçüncü Selim"i de oynana- cak telifler arasında — bulunuyordu. duruma göre yerli müellifler ara- sında yeni bir isme raslanmıyordu. Birçok gene müellifin Tıyatroya ver- ikle eserlerin bu sı Edi Heyetin iltifatına mazhar olamadıgı anlaşılıyordu. İngiltere Edinburgh Festivali eçen haftanın başında İskoçya'- nn merkezi Edinburghta "Mil- i bir konserle açılıyordu. Festival on yıl içinde kendisine dün- ya çapında bir şöhret yapmıştı. E- dinburgh adeta meşhur tiyatroların, meşhur orkestraların, hülasa meş- hur sanatçıların kâbesiydi. Edin- burgh Sanat Festivali, dünyanın en büyük sanat hadisesi 'olarak — kabul AKİS, 8 EYLÜL 1956