tan evvela Ulaştırma Bakanlıgı müs- teşarına telefon edilmiş ve bakanı derhal bulması emredılmıştı musteşar ne yapacağını şaşırmıştı, zira Muammer Çovuşoğlunun İstan- bulda kimde kaldığını bilmiyor değil- di ama bakan, giderken, telefon nu- marasını hiç kimseye vermemesini söylemişti. Şimdi ise bizzat Başba- kanlıktan emir geliyordu. Müsteşar evvelâ İstanbulda bahis mevzuu nu- marayı aramış. Muammer Çavuşoğ- luyla görüşmüş, vazıyeti anlatmış, "beni bulamamış 01" cevabın almış- tı. Bunun, üzerine bakanı ele geçire- mediğini Başbakanlıga bıldırmış, fa- kat kendis ne yapıp yapıp adresi bulması emrı tekrarl mıştı. Bunun üzerine "belki oradadır" ihtiyat kay- diyle numarayı vermiş, Başbakanlık da İstanbulu aramıştı. Muammer Ca- oğlu, kendisine Bayındırlık Ba- kanlığı teklif edildiğinde bizzat Baş- akana "evvelce arzettiği mazeret dolayısiyle" bu vazifeyi kabul ede- meyeceğini defalarla ve ısrarla tek- Nasıl Yetişir? işte buradadır ve zayıflıkları bun- dan ileri gelmektedir. Batıda bir tek hakiki devlet adamı gösterile- mez ki tasvip etmediği bir politi- kanın methiyesini yapsın, onu yü- rütsün. İstifa orada, buradakinden bambaşka bir mâna taşır. "Zaruret" hiç bir zaman istenilmeyen mesulı- yetlerin paylaşılmasına sebep kil etmez. Ne kadar parlak laf eder- se etsin, ne kadar yuvarlak kelime kullanırsa kullansın hakiki fikrinin, hakiki temayülünün aksini yapan a- dam makbul bir politikacı sayıl- Beş senelik Demokrat Parti ik- tidarı sırasında Menderes hükümet- lerınden istifalar olmamıştır değil- dir. at hakikaten fikir ve pren- sip ayrılıklarmdan dolayı bakanlığı terkedenler arasında bir başbakan kumaşından — yap ş — politikam mevcut degıldır Çekılenler, Avni Başmanlar, Dr. ad Reşad Bel- gerler, Enver Gurelıler daha ziyade başka mezıyetlere sahip insanlar- dır. Am ir zaman başbakan vasıtları gösterememişlerdir. mokrat Partililerin, hükümet- tin başına getirecekleri şahısta par- tiyi zafere götürecek bir istidadı a- ramalarına hak vermek — lâzımdır. İnsanı, ancak bunun aksi şaşırtabi- lirdi. Zira, realist bir görüşle, siya- si hayatta partililerin liderden bek- ledikleri seçimlerde muvaffakıyet- tir. Bir Sıtkı Yırcalı, bir Samed A ğaoğlu, bir Fevzi Lütü Karaosman- oğlu veya Fethi Çelikbaş böyle bir kanaat verebılırlerdı Atılgandılar, dinamiktiler. ena olmayan mânasiyle az veya çok demogogdu- lal si hayatlarını yanlış olçulerle yaraladıkları ndan Adnan Menderesi rakipsiz bırakmışlardır. Zira öyle hareketleri olmuştur ki AKİS, 17 ARALIK 1955 nın başına getirmi: rarlamış,. fakat Başbakandan sonra daha yüksek mevki sahibi bir zat, ortaya şahsını koyarak şiddetle Ti- cada bulunmuştu. Eski Ulaştırma Bakanına Bayındırlık Bakanlığının kendisi için yabancı bir yer olmadığı - zira Muammer Çavuşoğlu milletve- kili seçilmeden önce Bayındırlık Ba- kanlığı müsteşarıydı - söylenmiş, yorgunluk bahanesi böylece reddedil- miş, nihayet vazifeyi kabule adeta zorla icbar edılmıştı Nitekim Büyük Millet Meclisinde ismi, Cumhurbaş- kanlığı tezkeresinde okun rken o, bir uçak içinde İstanbuldan Ankara- ya geliyordu. rdüncü Menderes Kabinesi böy- le kurulmuşken, gazetelere akseden güçlüklerin bir çoğuyla karşılaşılmış- en - gazetelere aksedenler arasında tabii tamamiyle hayal mahsulü olan- lar da vardı - Zaferin tutup da bun- lan topyekün uydurmaymış gibi gös- termesindeki anlamak pek müşküldü. İşte, iktidarın organını buradan def'i ediyoruz:, bize meselâ öyle kararların altına imzalarım basmışlardır, öyle sözler sarfetm-iş- lerdir ki bugün onları "İşte, Adnan Menderesten iyisi!" diye göster- mek imkânını kendi elleriyle orta- dan kaldırmışlardır. Simdi sıkıntı- sını çektiğimiz durum, onların he- sapsız hareketleri yüzündendir. * Bugün, politika hayatımızda ye- ni şahsiyetler ortaya çıkmış- tır. Kabinede ilk defa yer alanlar arasında parlak bir istikbale nam- zet olabilecekler mevcuttur. Bazı-, lan siyasi hayatlarında hem teşkilâ- tın, hem de gurubun itimadını ka- zanmış vaziyette bakanlık koltugıı- na oturmaktadırlar. Hakiki manâ- sıyla devlet adamlığı vasfını edin- mek için hiç bir şeyleri eksık değıl- dir. Böyle söylerken meselâ Bir Semi Ergini, bir Esad Budakoglu nu, bir Cemil Bengüyü kasteddıgı- miz aşikârdır. İlk ikisini D. P. lis gurubu Türkiye Büyük Mıllet Meclisinin başkan vekilliklerine seç- miş, üçüncüsünü ise D. P. Büyük Kongresi Yüksek Haysiyet Divanı- iştir.. Memleke bu gibi şahsiyetlerden çok şey bek- lemektedir ve rejimin hakiki sela- hı adeta onların elleri arasındadır. Önlerinde Sıtkı Yırcalıların, Samed Agaogluların tecrübesi de bulundu- ğuna göre politikacıların kendileri- ni nasıl harcadıklarını görüp anla- mış olmaları gerekir. Yalnız iki Devlet bakanıyla Ziraat bakanı de- gıl hükümette ilk defa vazife al- bir çok genç politikacı parlak bır istikbal yapmak imkânını el - rine geçirmişlerdir. Bundan en iyi şekilde istifade — edeceklerini ümid ötmek, sadece kendileri bakımın- - YURTTA OLUP BİTENLER Emin Kalafatın, meselâ Celâl Yar- dımcının (Bakan vekiliyken çocuğu- u resmi otomobille mektebe gönde- ren zat) yeni hükümette vazife al- mayı reddedeceklerini soyledıklerını tekzip etsin, bize Mua r Çavuşoğ- luna Bayındırlık Bakanlıgı vazifesi- nin yukarıdaki şekilde adeta zorla kabul ettırılmedıgını bildirsin, — bize Sağlık Bakanlığı için Dr. Namık Ge- dik, İşletmeler Bakanlığı için Necmi İnancın asla düşünülmediğini söyle- sin.. Ya Fahreddin Ulaş Ekonomi ve Hazım Türegün Adalet Bakanlığı için şart koşmamış- Ticaret Bakanlığı, lar mıdır? oO halde, Zafer günlerden beri ha- vanda niçin su döğüyor? pacak yerde hakikatleri olduğu gibi fakat bunların yenildiğini bildirse Demok- rat Partiye daha fazla hayır sağlardı. a bunun yapılması için Demokrat zihniyet Hiç bir şeyin değişmediğini ise kabine listesinden söylese, güçlüklerin çıktığını, Partinin idarecilerinde bir değişikliği gerekirdi. dan değil, memleket için de özlene- cek temennidir. Eğer sandalyelerine yapışmazlarsa, kanaatlerinin, pren- siplerinin aksi hareketlerin mesuli- yetini şu veya bu sebeple yüklenme- yi kabul etmezlerse, anlaşamadıkla- rı anda kapalı kapılar arkasında icraatı çekiştirip o icraatın karar- namelerini imzalayacakları — yerde evvelâ istifalarını — imzalar, ondan sonra da böyle bir hareketin temin edeceği prestijle kuvvetlenmiş ola- rak aynı kanaatlerin, aynı prensip- lerin müdafaasını Meclisin içinde ve dışında azimle, cesaretle yapar- larsa memleket geçirdiğimiz nevi- den ikinci "bir garip buhran"a asla ve asla maruz kalmaz. O takdirde hiç kimse "Peki, Adnan Menderes değil ama kim ?" diye tereddüd et- mez, en aşağı onun kadar sağlam görünen bir kaç başbakan adayını birden bulur Her demokrasıde Adnan Men- deres kadar otoriter lider çıkabilir. İngiltere'de bile... Nitekim Nevill e Chamberlain, Muhafazakâr Partiye en aşağı Adnan Menderesin Demok- rat Partiye hükmettiği kadar şid- detle hükmetmiştir. Ama onun ka- binesinde bulunan — Anthony Eden dış politikayla mutabık bulunmayın- ca istifasını vermekte zerrece te- reddüd etmemiştir. Sonra da, par- tiden ihraç tehlikesini dahi göze a- larak başbakanla — mücadele eden Winston Churchill'in yanında fikir- lerini, kanaatlerine, politikasını a- zimle, cesaretle müdafaa etmiştir. İkisi de başbakanlık makamına o- turup müilletlerinin — mukadderatını ele almak hakkını işte böyle kazan- mışlardır. Zira bir demokraside, başbakan- lar kendı kendilerini yetiştirirler.