BELEDİYECİLİK Ankara Yapmak yahut yapmamak Ankara'nın Belediye Meclisi üyele- rinden bir tanesi — gazetelere bir göz attıktan sonra, yanındaki arka- daşına döndü: ni Belediye Başkanı Orhan Eren'i bekliyen çetin işler var, dedi. Bu sözdeki hakikat payı büyük- tü. Hakikaten yeni Belediye Başkanı, d ma oturmadan çetin cevizlerle uğraşmıştı. Başkanlığa se- çilişi bile bir hâdise olmuştu. Kendi- sinden evvel Belediye Başkan Vekilli- ğini yapan Ankar. alisi Cemal Göktan bir çok ışler hazırlamış, bir çok zam taleplerini yenı hutçeye koy— rik, otobüs, havagazı gi- bi halkın her dakıka kullandıgı ih- tiyaçlara konulmak istenilen, üç ve- ya beş kuruşluk z efkârı umumi- yede tepkiler uyandırmıştı. Bir zam yapmak zarureti var mıydı? Günden gün büyüyen bir şehrin muhakkak kı pek çok ihtiya- cı mevcuttu. Bu ihtiyaçların karşı- lanmaması da şiddetli tenkıtlere, ya- zışmalara yol açıyordu. Bütün bun- ları halletmek için paraya ıhtıyaç vardı, paranın temını yolunda yapı- lan gayretlerde ise "“zam" dan korkan yeni bir Belediye Başkanı ve Mecli- si bilhassa gazeteler önünde zorluk- lara maruzdu. Orhan Eren'in zam ta- lepleriyle - şimdilik - hiç bir ilgisi yoktu. ha evvelce bütçe bu zamla- ra göre tertip ve tanzim edilmişti. Buna göre hazırlıklar yapılmıştı. Ortada duran hakikat şu idi: Be- lediyenin bir maddeye zam yapması, diğerlerinin bunu kovalamasını in- taç edecekti. Suya zam yapıldı miı, arkasından elektriğe, havagazına, o- tobüslere zam yapmak icap edecektı Beledıye kendi fıyatlarında “ayarla- | yolunu seçince, e esnafın boş du- racagını kimse temin edemezdi. Si- nemalar esasen böyle bir fırsatı bek- lıyorlardı İstanbulda bu hal kendisi- ni rahatça göstermişti. Sinemalar- dan sonra, belediyenin tarifelerini dü- zeltmesini istiyecek lokantalar pav- yonlar ve bunun benzeri pek ço| ok yer mevcuttu. Bu sebebten Beledıye Mec- lisinin hem kendi prestijim — kurtar- ması, hem de halkı koruması bakı- mından zam taleplerim red etmesi lazım geliyordu. Zamlardan edinile- cek kârı hükümet ile müzakereler yapılmak, hükümetten yardım iste- mek sureti ile temin etmek cihetine gitmek kabildi. Çü evvelki Belediye Başkanları ayni yolu tercih etmişler, meselâ Kemal Aygün hava- gazına yapılacak bir zam ile elde edi- lecek yarım milyon lirayı hükümet- ten almayı uygun bulmuştu. Bu su- retle hem z apılmamış, hem de işler yolunda gıdebılmıştı Ama her- es Kemal Aygün değildi ki AKİS, 17 ARALIK 1965 Meseleler Yeni — Belediy Başkanını ve yenı Belediye Meclısını bekliyen vazi- feler vardı. Bu vazifeler bir zam mü- nakaşasından daha çok bu şehrin ha- yatı ile ilgili görünüyordu. Elektrik meselesi muallâkta duruyordu. Sarı- yar barajı, elektro-hidrolik santraller tamamlanmadığı takdirde, bilinen bit hakikatti ki, Ankara şehri elektrik- SİZ kalacaktı Bu, yakın bir gelece- ğin korkunç ve çıplak hakikati idi. Bu tesislerin tamamlanamaması * şu veya bu sebeble - karşısında, beledi- ye ne gibi bir yol takip edecekti? E- lektrıklerı filan saatte akın diye mim yayınlıyamazdı. Mevcut fabrikayı takviye etmek yoluna gide- mezdi, çünkü takvıye edılse dahi fab- rika takatsiz i Kış geldi, su derdi nihayete er- Orhan Eren Bir ip cambazı di diyenler ise yanılıyorlardı. Önü- müzdeki mevsim — Ankara'nın geniş bir su sıkıntısına maruz kalması ih- timalleri pek çoktu ve hatta denile- bilir ki bu, yüzde doksan beş bir ih- timal olarak kendısını hıssettırıyor— du. min et- mek, elektrık temin etmek gibi kati olmayan ve ümit — göstermiyen bir mevzuu idi. Şehir barajdan ve açılan kuyulardan besleniyordu. Barajın küçük olması, şehre ancak kırk bin metre küp su verebilmesi, ihtiyaçla- rın yarısını karşılıyamamak demek- Şehrin yüz bin metre kübden faz- la suya ihtiyacı vardı. Bunu baraj- dan alman kırk bin, kuyulardan çı- kardan elli, etti beş metre — küb ile karşılıyorlardı. Kuyular, açıla açıla tükenmişti. Bu yaz mevsimine ancak İki kuyu açmak sureti ile baraja yar- dımcı bulmak mümkün olacaktı. Kuyulardan çıkac ak — su ise, bu kış mevsimindeki yağışa bağlı ıdı Yagış olmaz, mevsim kurak geçerse, bela dıyenın elinin böğründe kalmaması için hiç bir sebeb bulunamazdı. Fil- hakika, Amerika'dan sipariş edilen ve derinlerden su çıkartmak imkân- larını sağlayan su pompaları yola çıkmıştı. Bunlarla biraz daha fazla su elde etmek mümkün olabilecekti. Fakat bütün bunlar da kâfi değildi. Sakaryadan Ümid Ankara'nın su ihtiyacını kestirip at— manın tek yolu vardır. Prq] hazırlanmış olan Sa a'dan su ge tirtme mkanlarının tahakkuk ettiril- mesi ile bu işi kökünden halletmek mümkündü. Fakat projeleri hazır o- lan bu işi tahakkuk safhasına döke- bilmek için 50-60 milyon lıra civarın- da bir paraya ihtiyaç vardı, bunun i- se derhal bulunup ılgılılere verilmesi zor bir işti. Ayrı bu projenin tat- bikatına bugunden başlanılsa, iki a gibi kısa zaman içinde herşeyi ta- mamlamış hale getirmek elbette ki kabıl olamazdı. Fakat ne yapılıp edi- bu mevsimi mümkün olan ile at- latmak Sakarya'dan bu şehrin iste- diği kadar suyu — taşıyabilmek için derhal harekete geçilmek lâzım geli- ordu. Bazı Amerikan firmaları ile yapılan müzakereler hızlandırılmak, Sakarya'dan borularla Ankara'ya su getirilmesi için hazırlıkları tamamla- yıp çalışmalara girişmeli idi. Ankara Belediyesini önümüzdeki yaz mevsiminde bekleyen sıkıntıla- rın başında su geliyordu. Bu bakım- lardan yeni Başkanın ve Belediye Meclisi üyelerinin çalışmalarını bu noktalara teksif etmelen, Sakarya'- dan su getirebilme projesini bir an önce tamamlamaları icap ediyordu. Müstakbel sıkıntıyı bilen halk- tan yeni zamlar istemek, tabiatiyle ir kaç ay sonra, insanın kendi ken- disini daha çok sıkıntıya sokması de- mek olacaktı. Her şeyden önce hü- kümetin bu işdeki tutumunu sürat- lendirmenin yollarını bulmak için ça- lışmalara girişmeli ve bu proje kuv- veden fiile çıkarılmalıdır. Yoksa, a- çılacak iki kuyu ve Ankara barajı ile bu şehrin bu yaz mevsiminde su ihtiyacını karşılamak mümkün olma- yacaktır. Böylece, getirilen zam ta- leplerini halka munis göstermek için belediyenin elinde hiç bir şans bulun- mayacaktır. Böyle bir şansı kaçırmanın bir artinin mühim bir kademesi olan belediyecilik sahasında muhakkak ki yaralar hasıl edecektir Belediyeler umumi seçimlere gi- dilirken bir Vilâyetin beyni mesabe- sindedir. İdareye karşı memnuniyet- sızlıgı bu noktadan felce uğratmak, büyük seçımı yüzde elli kaybettir- mek demektir 19