KÜLTÜR Bebek'teki Amerikan koleji Bebek fazla büyümeyecek mi ? Üniversiteler Kültür sömürgeciliği mi ? Bundan bir müddet önce Cumhuri- yet Gazetesinde bir havadis çık- tı. Bu havadis, aslında, öyle üzerin- de durulmayacak, hemen okunup ge- çilecek bir havadis değildi. Tam ak- sine, mana ve mahiyeti itibariyle son derece ehemmiyetliydi. Ehemmi- yetliydi, çünkü, kültür bağımsızlığı- mızla ılgılıydı Ama beklenen tepki medi. Havadis gazetenin bir kö- şesınde kaldı gitti. O sıralarda iç po- litika en hararetlı ve hareketli bir devreye girmişti. Bütün umumi ef- kâr 19 larla ılgılıydı Az sonra da, Demokrat Parti Meclis Gurubunda- ki malüm fırtına koptu Nal mıhı, Bakanlık koltuklarını oturulmaz ha— le getirmişti. Hükümet düşmüştü. Dokuz gün, bütün dikkat hüküme- tin kurulması meselesınde toplandı. kurulabildi. İç politika hadiseleri hâ- lâ ehemmiyetini muhafaza ediyordu ama, Cumhuriyet Gazetesinde çıkan bu havadisin üzerinde durulması için, îıax&a biraz olsun yatışmış sayılabi- ir Cumhuriyet Gazetesindeki hava- dis kısaca şuydu : İstanbuldaki"'Ro- bert College" Amerikalılar tarafın- dan Üniversite haline getirilecekti. Bu iş "hükümetin tensıbı ile" yapıla- caktı! İlk bakı adar ehemmi- yetli gorunmeyen hatta bazı çevre- lerde memnunluk ta yaratmaya mü- sait olan bu havadis, aslında, bir bü- dâva, bizim kültür istiklâlimiz dâvasiyle sıkı sıkıya ilgiliydi. Hava- dis, pek akissiz kaldı da denemez. Denemez ama, yazılanlar da iç poli- tikanın "Hay- ıhuyu içinde gözden AKİS, 17 ARALIK 1955 kaçmıştı, ehemmıyet verılmemıştı Bu Cu mevzuda ilk yazıyı yine mhuri- yet'te Hasan i Yücel — yazmıştı "Garba Yaklaşma" adlı bu yazı- sında, meseleyi bütünüyle ele al- mış, - Tanzimattan bu yana "Garp- lılaşmak" gayretlerimizi — incelemiş, havadise doğrudan doğruya temas etmemekle beraber, bu nokta 'üze- rinde dikkati çekmişti. Meseleyi "a- rif'lere bırakıyordu. Halbuki o sıra- larda bu meseleyi anlayacak "arif "lor, doğrusu ya, pek meşguldüler' Ertesi hafta "Bu Da Böylesi" adlı yazısıy- la, ikinci defa aynı konu üzerinde durmuştu. Fakat yine, havadisin ken- disine, doğrudan doğruya temas et- mıyordu Nihayet Cevad Dursunoğlu Ulus'da çıkan "Kültür Bağımsızlı- ğı" adlı yazısıyla meseleyi açıkça Or- taya koydu. "Robert College"in Lo- zan Andlaşmasının sarih hükümleri karşısında Üniversite hâline getiril- mesine izin verilemiyeceğini, bunun kültür bağımsızlığımızla yakın ilgisi- ni "ahdi" bakımdan inceliyordu. Ar- tık mesele gün ışığına çıkmış sayı- lırdı. Milli bir devlet olmak haysiye- timizle yüzde yüz ilgili olan bu mev— zu üzerinde bilhassa durulabili rekli münakaşa yapılabilir, ikaza çalışılabilir, umumi e meseleye dikkati çekilebilirdi. İşin — içyüzü Meselenin ılgılıler esasını iş n Önce, açıklanması gerek A alılar, durup dururken ne- den "Rober Colle "in Unıversıte hâline getırılmesıne lüzum lerdi? Bir üniversite, elbette bır "Col— lege" den, gerek ogretım kadrosu, ge— rekse masraf bakımından, daha fetlıydı Amerikalı dostlarımızı ken— dileri için epeyce külfetli olan 'bu işe gönüllü yapan neydi? Hükümetin bu Üniversitenin kurulmasını tensib edi- münakaşaya gi- ışın iç yüzünün şi nedendi? Bunların açıklanması ge- rekmez mıydı ” İşin içyüzü şuydu: — Bundan bir müddet önce Amerika'da imza edilen bir anlaşmaya göre, Amerika bize ton reaktörü verecekti. Bu havadıs 0 zamanlar gazetelerimizde manşet- lerle verilmiş ve hattâ, Amerikalıla- rın Atom reaktörünü ilk defa bize vermeği kabul ettikleri de ayrıca be- lirtilmişti. Atom reaktörünün ehem- miyeti, memnuniyetle ve hattâ şük- ranla karşılanmaya değerdi. Fakat., İşin bundan sonrası, bu fakattan son- rası biraz çatallaşıyordu Amerikalı- lar bize eaktörü vereceklerdi ama, bazı şartlarla vereceklerdi. A- tom Reaktörünü bizim Unıversıtele— rimize vermeğe yanaşmıyorlardı Ya? Diyorlardı ki, biz "Robert Collegeı üniversite halıne getiririz, Atom Re- aktörünü de o üniversiteye veririz! Bu şartlarında da israr ediyorlardı. Sonunda, hükümet de, Atom Reaktö- rünün memlekete gelebılmesını te- minen "Robert College"in üniversi- te hâline getirilmesini tensib etmiş- ti. İş bundan sonra biraz daha çatal- laşıyor, Türkiyenin ana temellerine su sızmaya başlıyordu. Bu, temel- lere sızan su, yavaş yavaş, temelleri çürütürse - ki olacağı budur - Atom Reaktörü bile kurtuluşumuzu temine yetmiyecektir Deliller ve sebebler Cumhuriyetten bu yana yapılmış bütün işlerin bir ana mihveri var- dı. Bundan sonra yapılacaklar da. ancak bu ana mihvere tâbi olabilirdi. Olmalıydı. Aksi takdirde Cumhuri- yet Türkiyesi kuruluş sebeplerinden Uzaklaşmış olurdu. Bu uzaklaşma ise, bizi batılı, medeni bir büyük -devlet olma yoluna sokmaz, götürür sö- mürge batağına saplard Bu mese- lenin ehemmiyetini, butunuyle kav- rayabılmek Biz, iki yüz yıllık içli yıpratmadan sonra batan l İmparatorluğundan Milli Devlet hay- siyet ve şerefi ile çıkmıştık. Kurtu- bu Milli Devletin doğumu ise, Lozan bu doğumu meşrulaştıran, dünya milletleri kütüğüne silinmeme- cesine yazdırtan Nüfus Cüzdanı de- lmekti. Bu gerçegı kabul edip, buna inanmadık a mihvere tâbi olmadıkça, Turkıyede ileri hamle ya- pılmasına imkân zan'da, her türlü somurgecılık zıhnıyetı atıl— mıştı. Türkiye malı İktisadi, siyasi, içtimai, adli ve "kültürel' istiklâlini yüzde yüz bir kesinlikle kabul ettir- mişti. Türk inkılâbı içinde, Lozan ah- di ve fikri bir yol göstericiydi. Lo- zan'ın ışığından uzaklaştık mı, Tür- kiye için, karanlığın gobegıne düş- 'mek işten bile değildi. Lozan'ı, için- de İsmet inönü vardır diye, unut- turmağa çalışanlar aslında Türk İn- kılâbına bir çeşit ihanet ettiklerini biliniyorlardı. Son beş yıldır Lozan Gününün kutlanmasına bile izin ve- rilmiyor. Halbuki, Lozan'ın Türkiye için ifade ettiği manâ, İsmet İnönü'- nun şahsi değerinde çok daha büyük- Bilinmesi, her zaman ve biraz da- ha iyi anlaşılması gerekli olan Lo- l1