TİYATRO Şehir Tiyatrosu 1 Koltuk 750 lira İstanbulda, eski İpek Sineması, yeni Komedi Tiyatrosunda seyirciler- den birisi oturdu, kalktı, gene otur- du ve iki yanma bakarak "Eh fena değil ama yediyüzelli lira da çok" dedi, Hakikat halde o zarif koltuk 250 liraya Darülaceze imalâthanesin- de yaptırılmıştı ve salonu dolduran 760 koltuk, eski İpek sinemasının ti- yatro haline ifrağ edilirken yapılan masrafı yükleniyor ve bu suretle do beher koltuğa 750 lira masraf isa- bet ediyordu. 240 metre kadifeden yapılan perdenin önünde küçük Vali nutuk söylüyordu. Tiyatronun susun- , busundan — bahsediyordu ama kendisini dınleyen yoktu. Salondaki- lerin çoğu, ivit mavisi tavan- an yayılan ışıgın gizli kaynaklarını arıyor, bazıları kara'da olduğu- nu zannettikleri Vali'nin karşılarına çıkışma hayret ediyordu. Bir çok kimse, valinin birdenbire ilân edip sonra bahsini açtırmadığı "istifa” hi- kâyesini düşünüyordu. Esasen tiyat- ronun daha onbeş günlük işi varken, bu tiyatroda temsıl edilecek olan ilk komedi "Harputta bir Amerikalı" nın provaları da ona göre uyarlanmış- ken, Valinin istifa haberi çıkınca is süratlendirilmiş ve ne olursa olsun, yeni tıyatroyu meşhur valıye açtır- mak için onbeş günlük iş, üç günı sığdırılmıştı. Bu yüzden bilet satış— larında da karışıklıklar olmuş, Te- pebaşındaki Komedi Tiyatrosu için sa tılmış olan biletler iptal edilmiş, hat- tâ Dram Tiyatrosunun da 12 aralık- ta değişecek olan programı geri kal- mıştı. Dram Tiyatrosunda "Anneni hatır- hyorum" piyesinden sonra Ugo Bet- ti'nin "Masum İrena"sı, onu takiben de Anouilh'in "Senlis'te Randevu" i- simli piyesi sahneye vazedilecek, yeni Komedi Tiyatrosunda ise, Cevat Feh- mi Başkut'un "Harputta bir Ameri- kalı" sından sonra Boccacio'nun "Ha- yâl Saati" oynanacaktır. Karaca Tiyatrosu 1000'e doğru Musenidis hızla içeriye girdiği sı- rada bazı tiyatrosevenler Muam- mer Karacayı tebrik ediyorlardı. Ye- leli saçları, açık alnı, kalın çerçeveli gözlüğü ile daha ilk nazarda dikkati çeken Musenidis, herkesin kanaati- ni bir anda anlamak istercesine, oda- dakileri sür'atle ve ayrı ayrı süzdü. Oda Karaca tiyatrosunda, Muamme- rin çalışma ve kabul salonu idi. Şim- diye kadar hiç bir tiyatromuzda gö- rülmemiş derecede zevkli ve pahalı döşenmişti. Burası geçen sene ilk a çılıştan beri mü bir degışıklıge uğramamıştı ama, tiyatroda esaslı tadilât yapılmıştı. Meselâ balkonun ön tarafı yıkılmış, genişletilmiş, dö- AKİS, 17 ARALIK 1955 nersahne tertibatı değiştirilmiş, sah- nede de onu göre tadilât yapılmıştı Karaca Tiyatrosunun sezona sini geciktiren sebeplerden birisi bu inşaattı, ama ikinci ve mühim sebep te tiyatronun bünyesinde, karakterin- de yapılan değişiklikti.. TMuammer büyük şöhretini temin eden, hüdainâ- bit tiyatro oyunculuğundan ayrılıyor ve akademik bir sisteme giriyordu. Bunu temin için angaje ettiği Yunan- h rejisör Musenidis, ekibi bir ay ge- celi gündüzlü çalıştırmış ve O akşam- ki netice elde edılmış O akşam or kıran vodvil Cıbalı Karakolıı" 750 nci defa temsil edilmişti. Eger 749 defa oynanan aynı eserle 750 nci temsili mukayese edilirse, — aradaki bir çok fark kendiliğinden önümüze serilirdi. Eskiden "Cibali Karakolu" nda başta ' Muammer olmak üzere, şahıslar oynardı, hattâ oynamaktan zıyade komik konuşurlar ve bir ta- m güldürücü harekette bulunurlar- dı Seyircinin memnun olması için bunlar yeter de artardı bile. Fakat Muammerin ötedenberi söylediği gibi, bu kadar beğendirerek yaptıkları i- şın tıyatro sanatı ile pek alâkası yok- Alâkası yoktu, çünkü her hangi bır sanat goruşune istinat etmiyordu. Halbuki şimdi vazıyet degışmıştı Şa- hısların kabiliyetleri — örtülmemekle beraber, akla gelen şekilde konıışul- edilmesine işin den Muammer masına ve hareket veı'ılmıyordu. Bu yuz Muammer Karaca ve bile rolünün bir hayli kırpılmasına rıza göstermiş ve İyı yapmıştı. Mu- senidis her şeyden evvel bir ekip ça- lşması ortaya koymuş, vakayı sah- nenin imkânları nisbetinde senaryo laştırmış ve fikre uygun "mise en scene" koymuştu. Musenidis ayrıca birinci ve ikinci perdelerde döner sahne üzerine mü- kemmel dekorlar yerleştirerek, se- “image" kabiliyetini zorla- mamak yolunu tutmuştu. Bütün bun- ları kısa bir zamana sıgdırmaya mec- bur kaldığı için olmalı ki üçüncü perde ile gerektiği şekilde meşgul o- lamamıştı. Bu sebeple de 750 nci temsildeki üçüncü perde, "Cibali Karakolu"nun bundan evvelki tem- aillsrindekinden farklı değildi. O akşam Muammeri, çalışma 0- dasında tebrik edenler Türkiye'de bir eseri 750 defa sahnede temsil etmek başarısını gösteren, kıymetli tiyatro adamına karşı duyulan hayranlığı be- lirtirlerken, gene sında, büyük şöhrete ulaşmış bir sa- natkârın sanat uğrunda, şahsi pres- tijini tehlikeye koymasını ve akade- mik sanatın zaferini alkışlıyorlardı "Cibali — Karakolu" nun 750 nci temsili, aynı eserin bir sanat üslübu içinde ilk defa temsil edilmesi idi. Bu bakımdan Karaca Tiyatrosunun tari- hinde bir merhale sayılırdı. İlk tem- silde bazı arızalar yok değildi. Ama maksat belli olmuştu ve mühim olan da oydu. Döner sahne üzerindeki de- kor her halde ertesi günkü temsilde aynı teknik arızayı yapmazdı. Yeni- den çıkarılmış rollerin sahipleri de bır kaç temsıl sonra eserın havasına "Cibali Karakolu" Oynandıktan sonra yazılan piyes 31