1 Eylül 1986 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 55

1 Eylül 1986 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 55
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

saklamak için, “yazma yetisi” durumu- na getirmek için iki şalteri indirmeniz gerekir. “Ancak programda değişiklikler ya- pıyorum” diyecektir programlamaya ilk başlayan kişi. “Bu değişikliklerin ka- İlci olmasını engellemek için bir şey- ler yapmak gerekmez mi?” Yanıt ha- yırdır. Bunun nedeni bir programa de- ğerler girerken bellekte saklanmış olan değerlere dokunmamanızdır. Bu durumda olan şudur: Bir programı ça- ğırdığınız zaman, bellekteki değerler, geçici tampon adı verilen bir bellek yerine kopya edlilirler. Alet bir nota çalmaya gittiğinde, o notaya hangi ton rengi vereceğine bilgisayardaki o andaki yerleştirmeye bakarak karar verir - ancak bellekteki yerleştirmele- re bakmaz; geçici tampondaki yerleş- tirmelere bakar. Belleği herhangi bir şekilde değiştirmeden bunlarla istedi- ğiniz kaar oynayabilirsiniz. Geçici tamponda saklamak isteye- ceğiniz sesi ayarladıktan sonra, bunu belleğe yazmak için kullanıcı kılavu- zunda belirtilen yolu kullanırsınız. Bu genellikle yeni sesin saklanmasını İs- tediğiniz programın numarasını girer- ken “yaz” dümesine basıp tutmayı içerir. Bunu yaptıktan sonra arkaya uzanıp arka panel şalterini yeniden “yazı koruma”ya getirmek iyi olur; belli olmaz, belki siz telefona gittiğinizde küçük kardeşiniz aleti karıştırmaya ka- rar veriverir. Belleğe yeni bir program yazdığınız- da, o bellek bölgesinde o esnada varolanları kalıcı olarak silmektesi- niz. Çoğu zaman bunu yapmak iste- diğinizden & 100 emin olmayabilirsi- niz. En azından eskisini silmeden ön- ce yeni sesi bununla karşılaştırmak iyi olur. Bazı aletlerde, orijinal sesle uyar- lanan ses arasında gidip gelmenizi sağlayan “A/B” ya da “karşılaştırma” adlı düğmeler vardır. Genellikle din- lediğiniz sesin uyarlanmış değil orijinal ses olduğunu size belirimek üzere LED'ler parlar ya da başka bir görsel sinyal verilir. Peki ya synthesizer'ınızın böyle bir özelliği yoksa ne yapacaksınız? Ya da şu senaryoya ne dersiniz: 37 numaralı programı uyarlayarak işe başladınız ve hem orijinal programı, hem de ye- nisini elde tutmak istiyorsunuz. 61 nu- maralı program olmasa da olur diye düşünüyorsunuz. ama aklınızdaki programın gerçekten de 61 mi yoksa 64 mü olduğundan kuşkudasınız. Ya 61'de gösteri bandınız için gerekli olan büyük UFO kalkış programı var- sa? Eğer bu duruma düşmüşseniz yan- dınız. Bundan kaçınmak için birkaç ipucu size: — İlkin, bir aletle çalışmaya başla- dığınızda, önce bütün programlarını adım adım geçin ve silmek istedikle- rinizi bir kâğıda sırayla yazın. Böylece programları kümelere ayırmaya ha- zır oluncaya kadar bu sizi birkaç gün -bir hafta kadar- meşgul edecektir. — İkincisi, programları karıştırırken, kümenin sonundakinin (64 numara, 88 numara vs.) istemediğiniz bir şey ol- masına dikkat edin. Böylece yeni bir program yazdığınızda, bunu 88'e atıp kalıcı yuvasının hangisi olacağına ka- rar verinceye kadar diğerleriyle kar- şılaştırma İmkânınız olacaktır. Bununla birlikte eninde sonunda aletinizdeki bütün bellek yerleri sakla- mak isteyeceğiniz programlarla dola- caktır. Bu olduğunda, belleği ek-yük- lemenin (off-load) zamanı gelmiştir. Bugünlerde hemen her synthesizer ge- nellikle veri bant kasetleri ya da fişe takılan kartuşlar, kimi zamansa sarsak (floppy) disketler biçiminde bir tür uzun dönemli bellek deposu içermek- tedirler. Bunlar istediğiniz kadar geniş bir ses kütüphanesi kurmanızı sağlar- lar. Dış belleği etkin olarak kullanabil- mek için sağdaki bellek üzerine çer- çeveye bakın. Bir Synthesizer Ne Zaman Synthesizer Değildir? Elektronik klavyeler şaşırtıcı çeşitlilik- te bulunmaktadır. İşin daha başında olan biri, genellikle neyin synthesizer olup neyin olmadığını karıştırmakta- dır. İşte size çabucak bir tanım: Synthesizer, öyle bir alettir ki: a) Ses- ler elektronik olarak üretilir, b) Sesin çoğu ya da tüm parametreleri kulla- nıcı tarafından değiştirilebilir. Elektronik piyanolar, elektronik org- lar ve çoğu mini-klavyeler synthesizer değildirler, çünkü kullanıcı tarafından önemli ölçüde değiştirilemeyen fab- rika yapımı programlar içerirler. Ör- nekleme makineleri de (en azından 1985 itibarıyla) synthesizer değillerdir; çünkü ses kaynakları elektronik osila- törlerce üretilen dalgabiçimleri değil, dış seslerin dijital kayıtlarıdır. Dergimi- zin kristal küresine bakınca, birkaç yıl içinde synthesizerler ile örnekleme makineleri arasındaki ayrımın kalka- cağını görüyoruz. Daha şimdiden bir- çok örnekleme makinesinde synthe- sizer tipi filireler ve zarf jeneratörleri bulunmaktadır. Bir diğer eksik bağlan- tı da, osilatörleri akustik sesleri analiz- leyip yeniden sentezleyerek yüzlerce dijital dalgabiçimi üreten PPG'dir. Synthesizer ailesinin içinde bile, alet- ler çeşit çeşit boy ve biçimdedir. Synergy. DX7, Casio CZ-101 ve Syncla- vier gibi tamamen dijital makinelerin çalışması kuzenlerininkinden tümüyle farklıdır. En yaygın alet tipine ana- logl/dijittal melez adı verilir,; çünkü operasyon sistemi ve bellek dijital, ses- üretme donanımı ise analogdur. (Bu- gün osilatörler ve zarf jeneratörleri de dijital olabilir; ancak filtreler hâlâ ana- log olacaktır.) Analogf/dijital aletler arasındaki benzerlikler, birinde öğrenilen teknik- lerin zahmetsizce diğerine aktarılma- sını kolaylaştırır. Ön panelleri son de- rece farklı gözükse de, diğer özellik- TTT M İ 55

Bu sayıdan diğer sayfalar: