1 Eylül 1986 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 41

1 Eylül 1986 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 41
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Silikon Vadisi) yalnızca dün- yanın bilgisayar başkenti de- ğil. Aynı zamanda, kişisel dü- zeyde alışılmadık, alternatif hayat tarzları deneme bakı- mından belki de dünyanın en cüretli yöresi. Burada sözünü edeceğimiz insanlar modern dünyanın ni- metlerinden azami ölçüde ya- rarlanan 2000 kadar kişi: Yaz tatillerini Avrupa'da yaz İçin ki- raladıkları evlerde geçiriyor- lar, çocukları müzik dersi alı- yor, sahip oldukları evler her. yıl bakımdan geçiyor, mutfak- larında bütün dünya kültürle- rinin yemeklerinden örnekler pişiyor. Bunlar kendi başına olağandışı değil. Olağandışı olan bütün bunları sadece yıl- da $2000-3000 harcayarak gerçekleştirebilmeleri. Bunu yapmalarını mümkün kılan kurdukları bilgisayar ağı aracılığıyla “elektronik bir pano” yaratabileceklerini keşfetmiş olmaları. Bu pano- da şu tür ilanlar yercılıyor 'Her türden marangozluk işi yapa- bilirim. Yazın İngiltere'ye git- mek istiyorum. Kalacak yere ihtiyacım var.” "“Çocuklarıma keman dersi verdirmek İstiyo- rum. Evimdeki antikalardan sı- kıldım.” “Arabaya İihtiyacı olan var mı? Altı ay burada ol- mayacağım. Arabam ser- best.” “İngiltere'de bir kulü- bem var. Commodore AT ma- kinem için özel bir arşiv prog- ramına ihtiyacım var. Yazabi- lecek var mı?” Bu elektronik panoda İngil- tere'de kulübesi olan, yazın İn- giltere'ye gidecek olan kulü- besini veriyor, o bir başkasının marangozluk işlerini yapıyor, ©o bir başkası belki İsteyene ke- man dersi veriyor, çocukları- nctkeman dersi verenin bir ar- kadaşı da İngiltere'de kulübe- 'si olana bir arşiv programı ya- ziyor. Peki neyin neye karşılık geldiği nasıl hesaplanıyor, di- yeceksiniz. Örneğin, kaç ke- man dersi İngiltere'de bir ku- lübenin kaç aylık kirasına te- kabül ediyor? Bu elektronik panonun çallış- maya başlayınca kullananlar önceleri her şeyi, sözkonusu hizmet ya da malın piyasada- ki para değerine çevirerek başlamışlar. Başka bir deyişle, ilk başlarda paranın aracı ol- ma işlevinden kurtulmakla bir- likte, değer biçerken yine de ondan yararlanıyorlarmış. Ama elektronik iletişimin ola- naklarına alıştıkça böyle bir eviri işlemine giderek daha az gerek duymaya başlamışlar. Artık herkes bilgisayar ve ter- minalleri aracılığıyla yaptıkları çok yönlü muhabere ve pa- zarlıklarla saptıyormuş mal ve hizmetlerin değerini. Ruh Ol! Romantik ve Müstehcen İlişkiler İkinci örneğimiz bilgisayarın özellikle yazılı iletişimi nasıl ye- niden dirilttiği ile ilgili. Bu ba- zılarına şaşırtıcı gelebilir. Çün- kü zaman zaman çağdaş tek- nolojilerin yazılı kültüre son ver- mekte olduğu iddialarını İşiti- yoruz. Gerçi bu iddialarda bir doğruluk payı var ama bir de şunu gözönünde bulundurun: 18. ve 19. yüzyıllar mektup yazmanın altın çağlarıymış. Bugünlerde biri size mektup yazmayı sevdiğini, çok sık mektup yazdığını söylerse, sa- kın bu altın çağlardaki mek- tup yazımı ile karşılaştırmayın. * O çağlarda herkesin (ya da daha doğrusu belki de adında layık her burjuvanın, demek gerek) gününde mektup yaz- maya ayırdığı belli saatler varmış; yani herkes günde İkiİ üç mektup yazarmış. İşte bu bolluk içersinde, aydınlanma- cı feylesofların (Voltaire,Hume vs.) mektupları ile 20. yüzyılın başında romancı Virginia Wo- olf'un mektupları arasında mektup yazınının en güzel ör- nekleri yaratılmış. Arma sonra 20. yüzyılın ba- şında otomobillerle hayatın temposunun hızlanması ve özellikle de telefonun icadıy- la mektubun insanların haya- tında tututuğu yer azalmış,; mektup yazmanın işlevi belli bir süre içersinde İletilmesi el- zem olan bilgilerin alışverişine İndirgenmiş. İşte bilgisayar şebekeleri bu ölü sanatı yeniden diriltiyora benziyor. CompuServe bütün merika ölçeğinde hizmet ve- ren altı yedi bilgisayar şebe- kesinden biri. Bu şebekeler- den yararlanarak, 13. yüzyıl- da Paris Üniversitesi'ndeki mü- zik çalışmalarından, elektronik devre yapımında VLSİ (çok yüksek düzeyde tümleştirme) teknolojisinin ulaşmış olduğu aşamaya kadar, İstediğiniz herhangi bir konuda ülkede- ki diğer ilgili insanlarla bilgi alışverişinde bulunabiliyorsu- nUZ. Ama anlaşılan bu şebekele- rin kullanımı böylesine uzmanN- laşmış bilgilerin alışverişi ile sı- nırli kalmıyormuş. Örneğin CompusServe'ün kullanıcılari- na sunduğu -'Cinsellik Forum mu?” adlı bir “özel ilgi alanı” kanalı varmış. Buradaki “fo rum” lafına aldanmayın. Özel- likle gece geç saatlerde kul- lanılan bu kanal aracılığıyla, ülkenin dört bir yanına dağıl- mış yalnız erkek ve kadınlar birbirlerine binlerce kilometre öteden romantik ve müsteh- cen mesajlar yolluyormuş. Bu mesajların kimi çocukluk anı- larından başlayan iç dökme- ler olduğu gibi, kimileri de en edeplisi “Benimki sünnetli” olabilen müstehcen mesajlar oluyormuş. Bu sonunculardan bir dili örnek alırken aklıma İs- ter istemez, geceyarısından sonra İstanbul'da taksiye ya da dolmuşa bindiğimde İişitti- ğim telsiz konuşmaları geldi, hepsi de “Arkadaş adriıyo- rum...” diye başlayan, kimi za- man cinsel çağrılarla sürebi- len ve “Arkadaş arayan arka- daş” cevaplarıyla karşılanan konuşmalar. L Samet KUMAŞ commodore ZONREETER N 44

Bu sayıdan diğer sayfalar: