ÜNİVERSİTE 147' ler Yorgan gitti, kavga, bitti... Bitirdiğimiz haftanın ortalarında bir öğle sonu, İstanbul Üniversi- tesinin Rektörlük binasının büyük, ceviz kapısından çıkan orta boylu ve son derece mağrur tavırlı bir a- dam, kapıyı itina ile kapattıktan son- ra,, mermer merdivenlerde kümelen- miş bekliyen gazetecilere dudakları- nı ie pikap gülümsedi ve kalın bir ses sle — Bütü ün ihtilâflarımız bitti. Rek- törün kesin kararı herşeyı düzeltti" dedi. Bir atı durakladıktan sonra, aynı mağrur eda ile sözlerini şöyle tamam - — Artık Klinik Şefleri de bi- ziZ.. Hâdise, Tıp Fakültesi (oProfesör- ler Kurulunun yaptığı muhataralı toplantıdan sonra cereyan ediyordu. Mağrur tavırlı adam, Ord. Prof. Kâ- zım İsmail Gürkandı. Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu, o gün 147'lerden üniversiteye dönenlerle takviyeli oo- larak toplanmış ve 147'lerden o Tıp Fakültesine dönenlerin yeniden Kür- sü Profesörü ve Klinik Direktörü o- larak tayin edilmelerine karar over- mişti. Tıp Fakültesi Profesörler Ku- rulu, o toplantısında, ayrıca, iki gün önce Tıp Fakültesi Dekanlığı göre * vinden uzaklaştırılmış bulunan Prof. Kâzım İsmail Gürkan Zilli taktik Halit Ziya Konuralp hakkında da Rektör Sıddık Sami Onar tarafından alınan kararı tasvip ederek, n ralp aleyhinde tahkikat SGEİMESİ. uygun görüyordu. Böylece, zahiren Tıp Fakültesindeki ihtilâf kapanmış oluyordu. Aslında herşey o gün Profesörler Kurulunda, önceden bütün replikleri- ne kadar hasırlanmış olan piyesin sahneye konulması seklinde cereyan etti. Piyesin sahneye koyucusu tabia- tıyla Taktikçi Allâmeler Kliğinin şe- fi, Kâzım İsmail Gürkandan başka- sı değildi, Esasen piyesin son prova- sı, Profesörler Kurulu toplantısından bir gece önce yapıldı ve doğrusunu söylemek lâzım gelirse muvaffak da olundu. Bir gece önce Ekrem Şerif Egelinin evinde toplanan o Klikçiler kendileri için başbelâsı kesilen oHa- lit Ziya Konuralpe son darbeyi vur- mak üzere teşebbüse geçtiler ve Rektör Onarı da Egelinin evine da- vet ettiler. Yemekte yapılan konuş- malar Tıp Fakültesindeki hâdiselerle alâkalıydı ve Klikçiler ihtiyatlı Onarı ürkütmemek için ziyadesiyle dikkatli davranıyorlardı. Yemekten sonra kü- tüphanede kahveler içilirken İsmail Gürkan teatral bir konuşma yaptı ve Senatonun şerefinin korun- masının Rektöre düştüğünü ihsas et- t. Gürkanın "Senatonun şerefi"nin korunmasından maksadı, o 147'lerden Tıp Fakültesine dönenlerin yeniden Kürsü Profösörü ve Klinik Direktörü olmaları konusunda Senato tarafından alınan kararı tatbik -etmemekte da- karşıy- dı. Gürkan, "Sami bey, vazife size diye sözlerini oOtamamladı ve bu arada Onara 147'lerin dönmesi mücadeleyi hatırlattı. Taktikçi Allâmelerin Edmond Ros- tand'ın tiplerini pek hatırlatan ziya- teatral şefi engellerin ortadan kaldırılması o ge- rekiyordu. Engel de nn ya Konu- Nitekim kahveler içildikten sonra Onar, "eski dostlar"ına hak ver- diğini belli eder'tarzda bir konuşma yaptı. Rektör olarak Tıp Fakültesi Dekanına "işten el çektirmek "ten başka çâre kalmıyordu. Onar, başını hafifçe eğerek: "— Arkadaşlar, yarın Konuralpe işten el çektireceğim" dediği sırada saatler tamamı tamamına 12'yi gös- teriyordu ve Taktikçi oAllâmelerin yüzlerine muzaffer bir (o gülümseme yayılmıştı. Bu sırada ise bir başka yerde, Bâ- Halit Ziya Konuralp Salıncakta bıande Kıyametler kopuyor ve Maarır muhabirleri, fellik fellik Sıddık Sa- mi Onarı arıyorlardı. Zira, Taktikçi Allâmelere yakın gazetelere, el al- tından, "Konuralpe işten el çektirile- ceği" haberleri uçurulmuş, bunun ü- zerine oOOnarın telefonları o işlemeye başlamıştı. Fakat Onar eve döndük- ten sonra da gazetecilerin telefonları- na cevap vermedi ve ertesi gün her ne hikmetse, Konuralpin işten el çektirildiğine dair haber, A. A. vası- tasıyla gazetelere iletildi. Anlaşılan Onar, ' gazetecilerle karşılaşmaktan bu sıralarda pek hazzetmiyordu. Klinikçilere karşı kazanılan bu ilk raund Taktikçi Allâme'ere rahat bir nefes aldırdı. Zira meselenin aşağı yukarı hepsi halledilmiş oluyor, sâ- dece bu kararla kendilerinin Kürsü Direktörlüklerine oatanılmaları hu- susunun zaten Önceden peylerimiş Profesörler Kurulunda tasdik edilme- si kalıyordu, ki, bu da basit bir for- maliteden ibaretti. Taktikçi Allâme- lerin sevinçle, avuçlarını ovuştura- rak Profesörler Kurulu toplantı salo- nuna girmeleri de esasen bunu gös- teriyordu. Nitekim Profesörler Kurulu top- lantısı, gerçekten bir sahneye koyma şeklinde cereyan etti. Toplantıya ka- tılan 94 üyenin çoğunluğu, o esasen Klinikçileri (o desteklediğinden, o karar- lar kolayca kuruldan geçti. (Fakat meselenin olup bittiye getirildiğini gören Prof. Necdet Sezer Prof. Der- viş Manizade ve Hatice Bodur, top- lantıyı kızgınlıkla terkettiler. Zaten yapılacak başka bir şey de yoktu. Toplantıdan sonra Dekan Vekili Sup- hi Artunkal, bir basın toplantısı yap- tı. Yumuşak tabiatlı Artunkal, söz- AKİS 11 HAZİRAN 1962