YURTTA OLUP BİTENLER aklıbaşında olanları "Ayrılalım, Koa- lisyona girelim, bir iktidar partisi o- larak kendimize süratle ve kolaylıkla aynı tarz yeni teşkilât kurarız.." de- mektedirler. Ama korkulur ki, D. P. de olduğu gibi A. P. de de, bir karara vanlınca- ya ve tereddütler yenilinceye kadar hadiselerin seli çağlamaya o başlaya- caktır. Ordu İğne yiyen balon Bitirdiğimiz haftanın sonlarında bir gün, Pariste çıkan Le Figaro'nun ilanla Korgeneral Refik Tul- ganın bir demecini görmeyenler, bu- kendi işine gelen -veya sandığı- kısımlarını aktarmıştı. Ama, bilhassa son aylarda Yeni İstanbul - Zafer - Son Havadis triosunun "Ordu affa taraftar" edebiyatıyla (o beslen- miş, cüreti artmış, dişlenmiş -ve ta- bii oyuna gelmiş-, hatta bir ara "Or- du bizimle beraber" diyecek kadar pusulayı şaşırmış A. P. aklıevvelleri bu demeci okuduklarında ayıldılar. Refik Tulga, Türk Silahlı (OKuvvet- lerinin temayülüne ciddi ve kesin şe- kilde tercüman oluyor, Ordunun par- lamenter müesseselerin yerini almaya asla niyetli bulunmadığını, tek arzu- sunun normal bir demokratik rejimin yerleşmesi olduğunu söylüyor, fakat İlâve ediyordu! Ancak, geriye bir dö- nüşe müsaade edilmeyecektir. Türkiyedeki Hükümet Buhranı, daha İnönünün istifa haberinin gitti- ği gün dış dünyayı karıştırdı. Bir memleketin silâhlı kuvvetlerinin de- mokratik bir rejime taraftar olama- yacağı, mutlaka iktidarı almak iste- yeceği yolunda mevcut peşin fikrin tesiriyle derhal ikinci darbenin ha- vadisi beklendi. Bu yüzdendir ki ya- bancı ajanslar en alâka uyandırıcı ha- ber olarak sunu bildirdiler: Ankara- da hiç, bir olağanüstü hal görünmü- yor, sokaklarda bir emniyet tertibi alınmış değil, Ordu hareketsiz ve bekler halde, asayiş berkemal! Gerçekten, İnönünün istifa ettiği haberini Ordu tam bir sükünetle ve vekar içinde karşıladı. Doğrusu iste- nilirse, hâdiselerden haberdar bulu- nan Ordu idarecileri i için, bu bir sürp- riz değildi. Aylardır, Koalisyonun A. P, kanadındaki yalan haber imalci- ri, ortalığı karıştırmak için sarfettik- leri gayretleri A.P. nin eski D.P. den Refik Tolga Bir sözcü artık bir İnsim kütlelerini nasıl kış- kırttıklarını ibretle (o seyrediyorlardı. Bir ara Komutanlar, kendilerinin pek hararetli af taraftarı oldukları oyo- lundaki tahrikleri yalanlamayı odü- şündüler, fakat Silahlı (Kuvvetlerin tam bir süküneti muhafaza etmesi yolundaki prensip kararına uyarak bundan vaz geçtiler. A. P. nin kütleleri üçlü organ ta- rafından kandınhrken, Ordunun du- rumu ve temayülü hakkında o Silâhlı Kuvvetlere hasbelkader bir kaç ay komuta etmiş Ragıp Gümüspala da aklananlar arasına karışmakta o ge- cikmedi. Tabii bunda, kulağına kud- ret sahiplerince fiısıldanmış o"Affın zamanı geldi, ben de taraftarım. Ni- çindayatmamak?" sözlerinin rolü ol- madı değil.. Halbuki bu sırada Türk Silâhlı Kuvvetleri, bir buhran gecesinden sonra bir ara kaybeder' gibi olduğu birlik, beraberlik, emr-i komuta zin- cirine bağlılık oduygusunu yeniden kazanmış halde işleyen bir demokra- tik rejimin şaşmaz ve imanlı savunu- cusu halinde gözlerini Parlamentoya dikmiş bulunuyordu. Denilebilir ki o tarihlerde. Ordunun nabzının nasıl attığını bir İsmet İnönü iyice bili- yor ve Komutanları İlzam ederek u- curulan balonlara kartı A. P. idare- cilerini ikaz ediyordu. İnönüyü, mem- leketin sağlam kuvwvetlerinin gerçek temayülü konusunda yanıltıp, bilhas- sa af meselesinde bir yanlış adım at- ması için sıkıştıranlar kendi imal et- tikleri yalana kendileri inanınca buhran patlak vermekte gecikmedi. Memlekette bir janta "Bu hafta biterken, Türk Silahlı Kuvvetleri Parlamentonun isleme- sini ve memleketi buhransız bugün- kü çıkmazdan kurtarabilecek tek a- dam olduğu herkesce kabul edilen İ- nönünün etrafında aydın, ilerici, di- namik; cesur ve reformcu bir meclis ekseriyetinin toplanmasını beklemek- tedirler. Dışarda beklenilenin tama- mile aksine ve Refik Tulganın be- lirttiği gibi bir darbe bahis konusu bile değildir. 22 Şubat tecrübesi, bir çok noktada gözleri açtığı ve uyarıcı tesir bıraktığı gibi halkın ordusun- dan ne zaman, ne beklediği hususun- da da mükemmel fikir vermiştir. Memleketin sağlam kuvvetleri (o de- mokrasinin karsısında değil, yanında olduğu içindir ki Parlamentoya bü- tün imkânlar tanınmakta, hiç kimse acele etmemekte, herkesin aklını ba- şına toplayacağı inancı muhafaze €- dilmektedir. Sadece af konusunda de- gil, memleketin, bütün meseleleri ko- nusunda bu kuvvetlerle A. P. müfrit- lerinin temayülü arasında en ufak benzerlik, beraberlik olmadığı artık en kalın kafalı A. P. mensuplarının dahi malümu haline gelmiş ve bun- ar, o yayın organları tarafından fe- ci şekilde yanıltıldıklarını anlamışlar- dır. Kâmuran Evliyaoğlunun ve kay- pak Cevdet Perinin bu organların hem affa, hem A. P. nin ideallerine, hem de parlamenter rejime verdikle- ri zararı belirtmeleri bu gerçeğin an- laşılmış bulunmasının neticesidir. Bitirdiğimiz haftanın sonunda bir Parlamento mensubu Ankarada, Türk Silâhlı Kuvvetleri hakkında şöyle de- di: — Orduda junta kalmadı. Ordu- nun bütünü, memleket içinde bir Jun- ta ve o Juntanın başımızın üstünde yeri var, Bu, Atatürk reformlarına inanmış, memleketin ekonomik ve sosyal meselelerine demokratik yol- dan ve süratle çözüm yolu bulunma- sını isteyen, sosyal adalet ve eşitlik taraftarı, huzur peşinde olanların Juntasıdır." Böyle bir juntanın hangi hal ve şerait içinde harekete geçme lüzu- munu hissedeceği kolaylıkla sezilebi-