Cilt : XXII, Sayı : 394 YURTTA Millet Dağlar ses verince Belki de çok kimseye asır gibi gelen haftalardır, millet gözünü İsmet İnönüye dikmiş bulunuyordu. Bitirdi- gimiz haftanın sonunda, bu gözlerde bir teşebbüs ve bir ümit ışığı belirdi: İnönü konuştu. Konuşmasıyla birlik- te, memleketteki siyasi barometrenin İbresi de "iyi Hava" İstikametinde bir yükseliş kaydetti. man "Sabit İyi" üzerine şüphesiz ki meşhuldür. met Başkanının, memleketin içinde bulunduğu duruma Başbakan sıfa tıyla teşhis koymak için kendine ta nıdığı anlaşılan 40 günün sonunda giriştiği "Memleketin halini millete anlatma" kampanyasının bir süre devam edeceği anlaşılmaktadır. Kam- panya, başladığı gibi bitirilebilirse, bir iki hafta içinde Türkiyede, İhti- lalden bu yana özlenen ve beklenen hareketin kendini her çevrede hisset- tirmesi sürpriz sayılmamalıdır. Geride kalan haftalar içinde, bir kimse etrafına baksın da ürpermesin, bunun imkânı yoktur. Ayakta bir toplum, ayakta sağlam kuvvetler, ayakta siyasi gruplar, birbirine gir- miş Basın, her gün miting, bir yürü- yüş, bir protesto hareketi.. Bunların nında susan bir Hükümet. Şimdi görülmektedir ki Hükümet, fert ola- rak bizleri o kadar endişelendiren bu hareketlerin gerçek kudret ve tesir derecesini isabetle ölçmek için li ral devrin "Bırakınız yapsınlar, kınız geçsinler" formülünü bir mu- vakkat devre benimsemiştir. Doğru- su istenilirse tecrübeli İnönünün, ha- diselerde aşırı vehamet bulunmadığı yolundaki tahmini, bir defa daha te- yit edilmiş ve o an için dünyanın en önemli meselesi sanılan hadise, üs- tünden bir kaç hafta geçtiğinde, ade- ta hiç olmamışçasına hafızalardan silinmiştir. Bundan sâdece İkibuçuk önce Cumhurbaşkanı, iki ay önce Millet Meclisi Başkam seçimlerinin nasıl oheyecana ve koyu ümitsizlik- lere yol açtığım şimdi kaç kişi ha- tırlamaktadır ? Daha eğlencelisi, o he - yecan ve o ümitsizlik kimin hafızasın- dadır. İhtimal ki yıllar, olgun dev- AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 15 Ocak 1962 OLUP BİTENLER İsmet İnönü Sfenks konuştu let adamlarına, başka hiç bir şeyin kazandırmadığını kazandırıyor: Tec- rübe ve teşhis kudreti! Geride kalan hafta biterken, gü- nün karışık manzarası ortasında Hü- kümetin vaziyet alması zamanının geldiğini görmek millet için bir bü- yük ferahlık olmuştur. Zira karışık- lık, gemide bir pusula bulunmadığı ve kaptanın el yordamıyla rota çiz diği endişesinden doğmuştur. Başba- kan İnönünün Sohbet Toplantısında söyledikleri gazeteciler, Ankara Ga- zeteciler Cemiyetinde söyledikleri bü- tün umumi efkâr üzerinde son derece müsbet tesir yaratmışsa bunda, o endişenin boş olduğunu anlamanın payı büyüktür Böylece, demokratik rejimlerin bir hususiyeti de ortaya çıkmış bulu- nuyor. Evet, hiç bir şey yapmayan hükümetler, sâdece konuşmak sure- tiyle bir belirli süre halkı aldatıyor- lar, fakat sonra foyaları meydana çıkıyor, itibarlarından oluyorlar. A- ma, ağzıyla kuş tutan bir hükümet de, eğer insan faktörünü unutursa ve konuşmamayı marifet sayarsa hiç kimseye kıymetini takdir ettirtemi- yor ve memleketin havasına hakim olamıyor. Temenni olunur ki İnönü Hüküme- ti, bu ikisinin ortasını bulsun ve yol- da başarıyla yürüsün. Zira onun ba- şarısı, biraz da, demokratik rejimin başarısıdır ve attığı ileri adımlardır. Hükümet Sakin bir adam Ankara hiç kim- Haftanın sona erdiği gün, gazetecileri, varlığına inanamayacağı bir insanla karşı karşıya geldiler. Memleketin bütün mesuliyetini omuzlarında taşı- yan, bu rağmen mamile sakin, makul, mantıki ve sinirsiz bir adam! Eğer Ankara gazetecileri adamı ta- nımasalarda, bilmeselerdi, zerrece şüphe yok, adamın mesuliyet oduy- gusundan hiç nasibi olmadığına ina- nacaklardı. Ama adamı tanıyorlardı, biliyorlardı. Üstelik adam, konuşma- sının sonunda, hazır bulunan herke- si hiç telaşlanacak, asap bozacak, ü- mitsizlik doğuracak sebep olmadığı hususunda ikna etti, yüreklere ferah- lık verdi. Bunu, göz boyam i le de yapmadı. Aksine, len, hareketlerini ona göre ayarlayan, boşuna söz söylemeyen, fakat söylen- mesi gereken şeyi de söylemekten ge- ri kalmayan bir insan intibaıı mu- hataplarının üzerinde bıraktığından dolayıdır ki Ankara gazetecileri O cumartesi günü, öğleden sonra, Gaze- teciler Cemiyetinin küçük salonun- da, gördüklerini değil, işittiklerine inanmanın daha akıllıca bir iş oldu- guna yürekten kani oldular. Konuşan, İsmet İnönüydü. Hükümet ve Basın haftanın sonundaki gü Gazeteciler Cemiyetinin lokaline, Cemiyetin yeni seçilmiş o- lan İdare Kurulunun kendisine bir hafta kadar önce yapmış olduğu zi- yaretin iadesi maksadıyla geldi. A- ma, gerek İdare Kurulunun o Ziya- retinde, gerekse daha sonra yapılan bir Sohbet Toplantısında konuşulan- ların gazeteciler üzerinde bıraktığı intiba, Başbakanın artık umumi efkâ- ra hitap zamanının geldiği inancını- benimsediği intibaı oldu. "Başbakan, Ank AKİS, 15 OCAK 1962