R A İdare Müzmin dert Kurulacak Oo yeni hükümetin herhal- de ilk el atacağı kurumlardan bi- ri radyolar olacaktır. Radyoların dü- zelebilmesi için teşkilât kanunundan ğımsızlığını kazanması lâzımdır. Va- kıa 27 Mayıstan sonra ve 1961 se- çimlerinden önce Devlet Radyoları son derece tarafsız yönetilmiştir a- ma, hukuki yönden bunun fazla bir değeri yoktur. Nihayet kanun önün- de partizan Demokrat Parti radyo- suyla tarafsız Devrim radyosu ara- sında bir fark bulunduğu pek söyle- nemez. Aradaki fark, sâdece başta- kilerin kafasındadır: Radyolar kötü niyetli haris insanların elinde başka türlü, iyi niyetli, tarafsız tutumlu insanların elinde (obaşka türlü işle- miştir. Artık yeni düzenin kanun- larla sağlam kazığa bağlanması za- manı çoktan gelmiştir. Nihayet rad- yoların, siyasi durumlarının dışında doğru ve seviyeli işliyebilmesi iki meseleyi kökünden acele hallet- mek gerekmektedir: Bütçe ve per- sonel!.. Radyo denilen müesseseler dün- yanın hiçbir yerinde parasız işlemez. Halbuki Türkiye Devlet nın dışardan plâk getirtecek kadar bile parası yoktur. İstanbul Radyo- su iki kilovattık yeni opostasını iş- letmeye soktuğu vakit Radyo Müdü- rü İstanbullulardan resmen plâk di- lenmek zorunda kalmıştır. Ankara Radyosunun durumu da daha iyi de- ğildir. Bütün plâk firmalarına abo- ne olma işi, dört başı mâmur bir plâk dolabı temin etme işi yıllardan beri yoluna konulamamıştır. Radyonun diskoteği (o herhangi bir müzik me- raklısının Oo diskoteğinden çok daha fakirdir. Plâğı olmayan bir radyo- nun elbet de yedek parçalan, yedek mikrofonları da bulunmıyacaktır. D Radyoları- . Y O Alaturka işleyiş Yayınlarının yarıdan fazlası ala- turka olan Devlet Radyosunun iş- leyişi de alaturkadır. Meselâ Ankara Radyosunun medeni usüllerle düzen- lenmiş bir diskoteği yoktur. Bütün plâklar üstüste yığılmış durur, kar- toteks çıkarılmamıştır. Her uzun ça- lan plâğın üzerinde o plâğa eli do- kunmuş yüzlerce kişinin parmak izi- ni bulmak kabildir. Bandların duru- mu daha da kötüdür. Elde yeteri ka- dar band bulunmadığı için üzerinde- karşı karşıyadır. Böylelikle o prog- rama ödenmiş olan paralar ziyan o- lur, verilen emekler heba olur. Band ve eleman azlığı yüzünden Ankara Radyosu hâlâ yüzdeyüz bandla ya- yına geçememiştir. Türkiyede oradyoculuk omeslek haline gelememiş, radyolar radyo- culuk oynamaya hevesli kişilerin a- kınından bir türlü kurtulamamıştır. Bunun da tek bir sebebi vardır: Pa- rasızlık! Spiker almıya karar veri- lir, spikerlerin en az lise mezunu ol- ması. bir veya birkaç dil bilmesi iste- nir. Sonra, kapıyı çalanlara ayda beşyüz lira bile ödenmez, Parasızlık yüzünden prodüktörler (o hevesliler- dendir spikerler o heveslilerdendir, sanatçılar (o heveslilerdendir. o Böyle- likle Devlet Radyosunu uzmanlar, meslekten kişiler değil, hevesliler, is- . mi radyodan duyulsun diye çırpınan çoluk çocuk işletir. Radyoda ilmi bir konuşma yapılsa, o verilecek ücret 31 lirayı geçemez. Konser verilse, 31 lira bile ödenmez. Bu şartlar altında değerli personel, aydın kişiler, seç- kin sanatçılar radyonun semtine uğ- ramak istememektedirler. Kaldı ki radyonun bozuk düzen işlemesinin tek sebebi de ödenen pa- raların azlığı değildir. Radyo, De- mokrat Parti devrinden beri iltimas lıların yatağı olmuştur ve bu özelli- ğini 27 Mayıstan sonra da maalesef üstünden silkip atamamıştır. Müzik- ten anlamıyan, müzik kültürü olmı- yan, eser tanımayan bir insanın Mü- Kapelman Her isteyen Ankara Radyo- sunda program alabilir mi, her isteyen Ankara Radyosun- da konser verebilir mi? Enver Kapelman ve m radyoda çalmasına kimi vermiştir? Bir topluluk ki tek bir temiz ses çıkarmaktan, tek bir güzel ses çalmaktan âciz- dir, gazino çalgıcılığı seviyesi- nin üstüne çıkamamıştır, Dev- let Radyosunun kapısından i- çeriye nasıl girer? Eğer kad- roda müzik bilgisine ve müzik zevkine güvenilecek bir uzman Kapelman ve Arkadaş- larının bandının Devlet Kon- servatuarından dâvet edilecek bilirkişi heyetine dinletilmesi ve bu heyetin vereceği rapora göre bir karara varılması uy- gun olur. Artık Devlet Radyo- sunu heveslilerin ve cahillerin oyuncağı olmaktan kurtarma- nn zamanı gelmiştir. zik Yayınları Şefliğine (getirildiği, yüzlerce hata yaptığı, dinleyicilerin yolladığı uydurma bandları yayınla- yacak kadar Batı müziğinin yaban- cısı olduğu halde ısrarla yerinde tu- tulduğu tek memleket herhalde Tür- kiyedir. Cehaletin başına akraba e- liyle taç giydirildiği yerden de ay- dınların yavaş yavaş Mn tabii karşılamak lâzımdır. Teni hü- kümet ya bu dertlere çare bn makinelerini (oakrabalardan, hevesli acemilerden ayıklayıp uzmanların e- line teslim oedecek, ya da kanseri uyku em tedavi etmeğe devam edece Bu arada herşeyden evvel Tür- kiye Radyolarının rotasını çizmek gerekmektedir. Radyonun amacı ne olacaktır? Radyo bir eğlence vası- tası mıdır, yoksa eğitim prensibi ön plâna alınacak mıdır? Herhalde eği- timle eğlenceyi uygun ölçülerde bir- birine karıştırmaktan başka çare yoktur. Devlet Radyoları ne bir soy- tarı olmalıdır, ne de asık suratlı bir öğretmen.. Türk müziği ile Batı mü- ziği nispetlerini de aynı ölçüler için- ye Radyolarında elbet de geniş yer verilecektir, fakat devrim Türkiye- sinde baş köşeye çok sesli müziği turtmak, bin yıl gerilerde takılın kalmış olan müzik zevkini yavaş ya- vaş yükseltmiye o çalışmak gerek- mektedir. Herhalde Türkiye Radyo- larının bundan o sonraki yolunu bi- im adamları, uzmanlar çizecektir. AKİS, 20. KASIM 1961