20 Kasım 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

20 Kasım 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA D Gençlik Bizim de dertlerimiz var! Sarışın genç, bir arkadaşlarına, bir karşısındaki Oogazeteciye (o baktı, sonra içini sekerek çok ciddi (o bir sesle: . " —Bugün gençliğin en önemli meselesi, bence, boş zamanın tam mânasıyla boş geçmesidir" dedi. Arkadaşları baş işareti ile Onu tasvip ediyorlardı. Sarışın genç fi- kirlerini biraz daha açıklamak lüzu- munu duymuş olacak ki: " B artık yalnızca ders kitabı isinde iyi yetişmenin imkânı yoktur. İnsanın sosyal hayatının şahsiyeti üzerindeki rolünü hepimiz biliyoruz. Bu bakımdan, bir gencin kendi kendini ' yetiştirmesi, büyü çapta, boş zamanını iyi bir şekilde doldurmasına bağlıdır. Halbuki bir- çok imkansızlıklar yüzünden, bizim boş zamanlarımız bugün âvârelikle geçiyor. Yazın yaptığımız tek iş, bir duvar taşı üzerinde oturup arkadaş- larla şakalaşmaktır. En büyük eğ- lencemiz Kızılayda tur atmak veya arada bir sinemaya gitmektir. Kapa- lı havalarda gençliği barındıran' yer, kahvelerdir. o Birçoklarımız masa o- yunlarıyla zamanı öldürmeğe baka- rız. İçimizde kâğıt oyunlarına oda- dananlar da çoktur" diye devam et- ti. Birden sustu ve biraz fazla ko- nuşmuş Olmanın kaygusu içinde tekrar arkadaşlarına baktı. İnce, es- mer arkadaşı, onun çok değil az ko- nuştuğuna Haamıyop rdu: — İçki içen veya vakit geçirme ek için pe icat edenler de var" Murat Gencer 26 I N diye ortaya atıldı. kenarda sessiz sedasız Otur- makta olan iri mavi gözlü, siyah saç- lı bir başka çocuk, acı acı gülerek: "— Bazen de ilgi çekici oyunlar buluyoruz. Meselâ, tuhaf kelimeleri yanyana getirip tuhaf cümleler ku- ruyoruz veya bir cümlede kelimele- rin, bir kelimede harflerin yerini de- ğiştiriyoruz, oOkimse bizi anlamıyor, ama biz birbirimizi e Zaman da geçiyor böylece" dedi. Çocuklar, muzip muzip, birbirle- rine obakıp anlaşılmaz kelimelerle konuşmaya başladılar. Gazeteci not defterini bir yana bıraktı. Hep bir- den gülüştüler. Hâdise, evvelki haftanın rında birgün, bir AKİS evinde geçiyordu. Yenişehirde, Ka- ranfil sokakta oturmakta olan ve hemen hergün sokak duvarları üs- tünde arkadaşlarıyla (o şakalaşarak vakit geçiren bir grup genç, muhabi- rin dikkatini çekmişti. Onlarla genç- lik meseleleri üzerinde bir konuşma yapmak istiyordu. Çoğu okullu olan gençler, bu vesileyle, aralarından seç- tikleri üç temsilciyi muhabirin o evi- ne yollamışlardı. Sarışın gencin adı Murat Gencerdi. Onaltısındaydı ve Ankara Kolejine gidiyordu. o(Cem Duna da o yaşlardaydı ve o da ayni kolejde öğrenciydi. Onlardan iki yaş büyük olan İhsan Garan ise, Atatürk Lisesine devam ediyordu. Çocuklar, âvâreliklerinden en az aileleri kadar şikâyetçiydiler. Top- lanacak, spor yapabilecek bir yerle- ri yoktu. Mahalledeki boş bir arsa- ya, bir zamanlar, kendi çabaları ile bir basketbol sahası yapmışlardı. ortala- muhabirinin Cem Duna Derili gençlik fakat arsa tabibi tarafından kovul> lardı. Kimse onlara bir yer gös- termiyor, onları sokaklarda görünce de, çokları kaşlarını çatıyorlardı. Bir voleybol ve basketbol sahasına, bir kapalı salona büyük ihtiyaçları vardı. Bunlar temin edildiği takdir- de, gençlik kulüpleri kurmak, fay- dalı programlar hazırlayıp, boş za- manlarını kıymetlendirmek mümkün olacaktı. Gençlerin, üzerinde önemle dur- dukları bir mesele de, Türkiyede henüz hiçbir şekle bağlanmamış olan kız-erkek münasebeti idi. Çocuklar, görüş ve zihniyetin bir semtten bir semte değil, hattâ bir aileden diğe- rine odeğiştiğine sabit oluyorlardı. Meselâ, bir kız arkadaşlarına sokak- veremiyeceklerinden bile emin değildiler. Bazı aileler bu bakımdan anlayışlı, bazıları ise anla- şılmaz şekilde mutaassıp odavranı- yorlardı. Çocuklar, kız ve erkek ço- cuk arasında normal bir arkadaş- lığın Okurulabilmesini arzuluyor o ve bunun toplumdaki birçok sosyal me- seleleri (o halledeceğine de inanıyor- lardı. Bir erkek çocuk, bir kız ar- kadaşıyla çekinmeden ve hiçbir okö- tülük düşünmeden sinemaya gide- bilmesi, ona telefon etmekten veya ailesinin yanında oselâmlaşmaktan korkmamalıydı. Karma okulların bu meseleyi (o halledeceği omuhakkaktı. Kız ve erkek çocuklar, ortaokul ve liseden itibaren beraber okurlarsa, kız-erkek münasebetlerinin çok daha normal inkişaf edeceği bir hakikat- ti. Cem Duna, ayrıca bunun tahsile de faydalı olacağına inanıyordu. Çok samimi bir sesle: Eğer sınıfımızda kız öğren- siler e olursa, ben derslerime çok daha iyi çalışırım. Doğrusu, kızların ya- İhsan Garan AKİS, 20 KASIM 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: