20 Kasım 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

20 Kasım 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nında mahcup olmak istemem" diye — Kızların yanında kavga ve münakaşa da edilmez" diye (ilâve etti. Arkadaşları manalı manalı onun başındaki bandaja bakıyorlardı. Sı- nıfta bir arkadaşı ile (o şakalaşmıştı da.. Murat Gencer ise, parmağını ha- vaya kaldırdı ve: — Etrafınıza dikkat edin, kız arkadaşlarla büyüyen gençler (o her bakımdan olgun ve ölçülü olurlar. Kızlardan uzak büyüyen çocuklar ise ne kadar kafalı, ne kadar akıllı uslu olurlarsa olsunlar, bir kız görünce şaşırıverirler. Bunlar böyle bir odu- rumda kızlara karşı hiç te medeni olmayan hisler duyabilirler ve bazen davranışlarını da buna göre âyârlar- lar. Bu gençlerde adeta bir eksiklik vardır. Kız ve erkek yanyana, bence birbirini terbiye eder" sözleriyle, bu konudaki görüşlerini açıkladı. ocukların disiplin hakkında dü- şünceleri gayet ilgi çekiciydi. Ailele- rinin kendilerine baskı yapmamala- rını, anlayış göstermelerini, güven melerini, kendilerini büyük adam gibi karşılarına alıp konuşmalarını isti- yorlardı. Ama evde olsun, okulda olsun, elbette ki disiplin şarttı. Disip- linsiz bir hayatın çocuğu mutluluğa götüremiyeceğine inanıyorlardı. Bü- yükler gençlere otorite hissettirme- den yol gösterebilecek durumda ol- malıydılar. Çocuğun kendi o kendini frenlemesi her zaman mümkün de- gildi. Büyüklerin bazen "dur" deme- leri de çocuk için çok faydalı ola- bilirdi. ocuklar anne ve babalarının ken dileri yüzünden münakaşa etmelerini istemiyorlardı. Aile bütçesine yük ol- maktan çekinmekteydiler. Bu bakım- an, yaz aylarında çalışmak ve harç- lıklarını kazanmak kaygusunu duyan pek çok çocuk vardı. Bu davranış artık toplumda eski tepkileri uyan- dırmıyor ve tenkit edilmiyordu. Ne yazık ki iş sahası dardı. Cem Duna büyük bir açık kalp- lilikle: "— Yazın çalışma imkânı bulur- sak, boş zamanlarımız dolar diye dü- şünüyoruz. Hakikaten en büyük der- imiz bu. Ne yapacağımızı (o bilme- mek, can sıkıntısı ve boşluk... Siga- , kumar iptilâsı ve daha birçok haylazlıkların sebebi hep bu O boş- luktur, sanırım " diye konuştu. Çocuklar birden ayağa kalktılar. Mahalleye geç kalmışlardı. Kapıdan tıkarken, Murat Gencer muhabire döndü ve: — Bizim de dertlerimiz var, gö- rüyorsunuz" dedi. AKİS, 20 KASIM 1961 Moda İlgi çekici bir defile n haftalar içinde siyasi elele merkezi olduğu ka- dar, moda defilelerinin de merkezi oldu. İsmet Paşa Kız Enstitüsünün güzel defilesinden sonra İstanbullu terzi hanımlar da teker teker Anka- raya gelerek 961-962 modellerini teş- hir ettiler. Bitirdiğimiz haftanın so- nunda Ankara Palasta, Türk Kadın- lar Birliği yararına tertip edilen de- file ii anl geçti ve bir hayli alkış top istanbullu terzi Suat Aysan ge- rek kendi kreasyonları ile, gerek di- ger modelleriyle Ankaralıların ilgi- sini çekti. Güzel abiye ve (drapeli son moda elbiseler yanında Ankara- lılar özellikle kışlık yeni biçim man- toları, pratik tayyörleri ve abiye ge- ce tayyörlerini alkışladılar. Chanel modası tipindeki abiye tayyörler ti- yatro ve opera mevsimi için hakika- ten ilgi çekiciydi. Bu o tayyörlerden biri turkuaz rengi bir yünlü kumaş- tan yapılmıştı. Lâmeden çok şık bir blüzu ve lâme kol kapakları vardı. Gene, çok canlı bir kırmızı okadife tayyörün aynı renkteki ipekli bluzu Chanel modasının özelliğini oyapan bir yumuşak o kravatla süslenmişti. Dore sutaştan yapılmış kenar biye- lerine rağmen bu tayyörün çok ko- lay giyilebilen bir hali vardı. Sene- nin en moda rengi siyah, defilede bol bol göründü. Bir siyah kadife tayyö- rün yakası ve kol kapakları siyah Ankara yününden yapılmış ve üzeri- ne tek tük boncuk serpiştirilmişti. Kadifenin parlak siyahı ile ' mat siyahı çok güzel bir kombinezon vücuda getirmişti ve âdeta değişik iki renk gibi duruyordu. Kadife tay- yörün içindeki elbise dümdüz bir el- bise olup, arkadan dekoltesi bele ka- dar açıktı. Defilede arkadan bele ka- dar açık son moda abiye elbiseler zaten pek çoktu. Senelerden beri or- tadan kalkan kloş ve hafif godeli el- biseler de mevcuttu, fakat henüz a- lışmamış gözlere bunlar ilk bakışta hiç te câzip gelmiyordu. Defilenin çok sevilen bir kıyafeti de, güzel ingiliz mankeninin giyindi- ği kahverengi prens dö gal elbise -manto takımı idi. Düz hatlı sade bir elbise ve takma kollu sade bir tua- kar mantodan müteşekkil olan bu ta- kım hakikaten çok pratik bir kıya- fetti. Mantonun arkasındaki martin- gal, yâni arka kemeri, oldukça ge- niş tutulmuştu. Tweed mantolar da defilenin göz bebeği idi. Dümdüz bir kahverengili tweed mantonun tek ke- narına konulan geniş düz kahveren- gi parça, mantoyu aşağıdan yukarı- KADIN ya kadar katettikten sonra, eşarp olarak boyunda dönüyordu. Abiye mantolar oldukça genişti. Kollar ar- ka bedenle beraber kesilmişti ve mantolar arkadan kap manzarası ar- zediyordu. Mankenler, kürkle o süs- tweed tayyörler, yalnız kolları ve- ekose revden yapılmış dümdüz bir elbise göze çarpıyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: