TİYATRO Modem Musahipzade! Musahipzade o Celâl, son onbeş, yir- mi yıl içinde biraz unutulmuş gi- biydi. Ölümünden sonra ise eski, ni birçok eserleriyle (otekrar sahne ışıklarının ta içindedir. Geçen mev- sim İstanbulda oynanan -bu mevsim de devam eden- "Bir Kavuk Devril- , Ankarada, Konser- vatuvar sanatçıları tarafından oyna- nan "Fermanlı Deli Hazretleri", bu yıl da Devlet Tiyatrosunun sahneye koyduğu ("Macun Hokkası" bunu göstermektedir. Üçüncü Tiyatroda Ankaralıları kahkahadan kırıp geçiren "Macun Hokkası", yazarın eski eserleri ara- sında ve alaturka müziğin Türk sah- nelerine de hakim olduğu günlerin operet repertuvarında yer alan bir oyundur. 1919 dan bu yana tam kırk- iki yıl sahneden uzak kalmıştır. Da- ha doğrusu, Batı müziğine yönelin- diğinden beri "Macun Hokkası" ope- retini tekrar ele almak kimsenin ak- lına gelmemiştir. e Devlet Tiyatrosu- nun Türk sahnesine uzun yıllar hiz- met etmiş, tiyatroyu masa basında değil, tâ içinde oyaşamış ve yazmış bir gerçek oyun yazarı olarak Musa- hipzadeyi ölümünden sonra yeni bir eserini orepertuvara alıp Oynamak suretiyle anması takdirle karşılana- cak bir harekettir. Evet, "Macun Hokkası" genç re- jisör Ergin Orbey için zengin bir il- ham kaynağı olmuştur. Yazıldığı devrin örf ve adet özellikleri içinde, bütün "authenticite" siyle diriltme- ge yaşının ve , tecrübesinin elbette tablosuna Ergin Orbey, Turgut Za- imin -Musahipzadeye ihanet etme- den üslüplaştırdığı- (ogüzel dekorları ve kostümleri içinde, modem bir çeh- re vermeğe çalışmıştır.- Sahnedeki oyun Mihverleri üzerinde dönen panola- rıyla kah içi, kâh dışı kolayca aksettirilen konak, bir lokal ışık al- tında ve kuyunun yanıbaşında, sem- bolik bir şekilde canlandırılan kuyu- nun altından geçen su yolu, mahalle afacanlarının kopardıkları fırtına- larla sonbahar yaprakları gibi titre- yen, ha yıkıldı ha yıkılacak korkusu- nu veren Aktarın dükkânı, karın ağ- rışından yeri göğü inleten Karakol- lukçunun öfkesiyle sarsılan -ve da- ğılmıyan- karakol, seyirciye eski İs- tanbulu veremiyor belki. Ama genç kuşakların dekoru, eşyayı bile canlı -nerdeyse dile gelecek- komedi un- suru halinde kullanan yeni sanat an- layışını, bu anlayışın taze buluşlar- la süslediği modern bir Musahipza- deyi tanıtıyor. Aynı zamanda eski 30 Dolap"ta Çetin Köroğlu "Tuzak'a (o tuzak... Türk sahne eserlerinin hangi "esp- rit" ile yeniden ele alınıp değerlendi- rilebileceklerini de gösteriyor. Şüphesiz ki bu, çok ilgi çekici, tak- dire değer bir denemedir. Tek eksiği, kullanılan yeni tekniğin eski eserle ve oyunla sarmaşdolaş olacak, şacak kadar "sağlam" bir realizas- yona kavuşamamış olmasıdır. Seyir- cide bir tiyatro okulunun tatbikat sahnesi temsili, başarılı bir "müsa- mere" intibaını bırakan da budur, Bellibaşlı (o rollerden Dölsüz Yu- "Ay Mavidir" Niçin o olmasın?. nusta Oğuz Karaali, Aktar Baha E- fendide Ali Algın, Su Yolcu Şaban- da Mustafa Yalçın canlı, inandırıcı ---- Ziba i Berksoy ile zı o aşırılıklarına orağmen- nefis kompozisyonlarıdır. Birincisi Salma- tomruklu Hamam ustasını, ikincisi de değneğe binen mahalle budalası- nı yalnız Musahipzade kişileri ola- rak değil, iki obüyük eski İstanbul ressamının, rahmetli Hüseyin Rahmi ile Ahmet Rasimin fırçasından çık- mış iki pitoresk tip halinde yaşatı- yorlar. Meydan Sahnesinde "Dolap" Ankaranın geçen mevsim sonların- da kazandığı Meydan Sahnesi bu mevsim gelişme (o halindedir. Küçük bir kadro ile, küçük bir yeraltı sa- lonunda çalışan bu özel sanat toplu- luğu saat 18'de bir zabıta piyesini, saat 21'de güzel bir Amerikan ko- medisini oynuyor ve her iki temsil- de de yer bulmak kolay olmuyor. Meydan Sahnesinin gündüzleri oynadığı "Dolap", fransız yazarı Ro- bert Thomas'nın "Plege pour un homme seul" adlı zabıta opiyesidir. Geçen mevsim bir başka tercümesi "Tuzak" adı altında İstanbul Şehir Tiyatrosunda oynanmış, rol dağıtı- mının zayıflığı -biraz da yanlışlığı- yüzünden pek ilgi görmemişti. Şimdi Meydan Sahnesinde lâyık olduğu sa- natçıları bulmuştur. Bu yüzden An- karalılar, kendi nevinde ustaca ya- zılmış bu oyunu görmek için yarış halindedirler. "Dolap", "Katil kim?" Borusuna son perdenin son replikleri ile cevap ge muvaffak olan nadir zabıta piyes- lerinden biridir. Sahnedeki oyun Bir zabıta piyesinde en küçük rolün üyük önemi olmakla beraber, genç ve zengin karısını mirasına konmak için öldürdüğü neden sonra anlaşılan Daniel'de Üner İlsever, ona cinayetini itiraf ettirinceye kadar dolambaçlı yollardan "dolap"lar çe- riren Komiserde Çetin Köroğlu ve bellibaşlı yardımcılarından Katında Esin Avcı, inandırıcı (oyunlarıyla, büyük başarı gösteriyorlar. Rahipte Ülkü Ülkümen Mille Bertan'da Mediha Köroğlu ölçülü (oyunlarıyla dikkati çekiyorlar. Balık kavağa çıkınca... Meydan Sahnesinin gece oyunu bu adı taşımıyor ama, İngilizcede buna benzer bir anlam taşıyor: "Ay Mavidir". AKİS, 20 KASIM 1961