irebileceğini ii ediyordu. kesin değildi Böylece bir "yün evvel ateş püs- küren Y.T. P. Genel Başkanı, bütün direnmelere rağmen Y.T. P. nin ka- binede cirmi kadar yer yakabilece- ğine, hatta bu şıkkın bile ihtimallere bağlı bulunduğunu anlamış, bir "bel- ki"nin cazibesine göre konuşmayı faydalı bulmuştu. Bardaktaki fırtına Azizoğlunun oBasına Tebliğ intikal sözleri, Alicanın kuliste söyledik- leri Y. T. P. içinde fırtınanın kop- masına kâfi sebep teşkil etti. Fırtı- na Erzurum Milletvekili (o Ertuğrul Akçanın başını çektiği bir takririn Meclis Grup Başkanlığına verilmesiy- le başladı. Daha ziyade Erzurum Mil- letvekillerinin imzaladığı takrirde Azizoğlunun istifası isteniyor, Grup İdare Heyetinin de işi bırakması ta- lep ediliyordu. Gerekçe daha evvel yayınlanan Grup tebliğine rağmen, Cc. P. Genel Başkanının kuracağı kabineye girilebilmesi (ihtimalinin Grup Başkam tarafından çıtlatılma- sıydı. Akça ve arkadaşları Mecliste bu konuyla ilgili kısa bir basın toplantı- sı tertiplediler. Takrir metni okun- eden sözleri söylerken arkasında bulun- duğunu, ortada yanlış anlama olma- dığını söylüyordu. O arada Azizoğlunun etrafında toplanan Doğulu milletvekilleri Y. T. P. Grup Başkanına durumu bildirdi- ler ve takrirden kendisini haberdar ettiler. Azizoğlu vaziyeti kurtarmak için bir beyanat verdi. Sözlerinin, basına yanlış aksettiğini söylüyor ve sâdece Y. T. P. nin kabinenin teşki linde şimdiye kadar daima yapıcı ha reketlerde bulunduğunu ifade etmek istediğini belirtiyordu. Ancak, Azizoğlunun beyanatı yay dan çıkan oku geri getiremedi. Akça ve arkadaşları ısrarla baş istiyorlar hususunda kararlıydılar. Patırdının kopmasıyla İstanbul da bulunan Y. T. P. Grup İdare He- yeti üyelerinden, bir başka Yassıada avukatı Talat Asalın başkente hare keti bir oldu. Asal, palas pandıras yeni geldiği İstanbuldan Ankaraya döndü ve saat 14 de yapılacak Grup toplantısına yetişti. kça ve Asalın, koridorda rast laşmaları pek enteresan oldu. Akça önüne bakarak görünmemeğe çalı ran Asala bağırdı: — Ne o Asal. beni görmeden mi mın "— İstanbuldan geldim de.." AKİS, 20 KASIM 1961 Akça, süratle yanına yaklaştığı Asalın Koluna girdi "— Beni görmeden neler konuştunuz?" dedi. Ancak, Y. T. P. içinde beklenen fırtına cuma günü kopmadı. Alican ve etrafındakiler işi geciktirmeyi bildiler. Azizoğlunun etrafındaki Do- gulu milletvekillerine gelince, onlar bir NN gün daha beklemeği uygun buldul Ancak fırtınadan evvelki (o süküt kendini fazlasıyla hissettirmeğe baş- ladı. Takrire Fethi Mağranlı ove Ata Bodurun başım çektiği 11 kişilik bir Grup daha, haftanın sonunda im- zalarını koydu. Yalnız Alican ve etra- fındaki perakendeci grupun zaman kazanma taktiği tuttu. Avrupa parlâ mentolar istişari asamblesi için yapı- lacak seçimler, Meclis Genel K luna derhal isim bildirilmesi munu ve bunun için de sadece saat vaktin bulunması takririn görü- şülmesini salı gününe bıraktırdı. diğerleriyle O münasebetle Grupda yapılan seçimler ise, bir gerçeği daha orta- ya koydu. Bu seçimde Alican Genel Merkez üyelerinden İhsan Şerifin kazanmasını istiyor ve kendisini des- tekliyordu. Akçaya gelince, esen ha- vadan istifade etmek için aday koydu. Ancak her ikisi de 9 oy zerinde muvaffakiyet se amm lar ve Azizoğlu grupunun oylarıyla Gökay rahat bir seçim kazandı. Aslında bu, Meclisteki siyasi dal- galanmaları yakından takip edenleri hiç şaşırtmadı. Alican da, Akça da Y.T. Grubunda "Perakendeci" diye anılan zümre mensubudurlar Ve Talat Asal Bir müvekkilini yaktı: Menderes YURTTA OLUP BİTENLER listelerin başına havadan oturmuşlar» dır. Gayeleri, şahsidir. Alican, fazla koparmak ya giriştiği oyunu, P. ile A. P. anlaşıverince kaybetmiş, bu yüzden prestijinden olmuş, kudret sahibi sanılan kimseler tarafından tu- tulduğu efsanesi de iğne yemiş balo- na dönmüştür. Bunun üzerine Akça, Alicanın hezimetinden faydalanarak Grup içinde harekete o kalkışmıştır. Halbuki, Grubun iki «pas rüknü, Ale- viler ve Doğulular diye bilinen züm- reler iktidarın dışında kalmalarına yol açan hatalı politikaya karşı şid- detle cephe almışlardır. Zira bunlar şahsi endişelerle değil, o bölgeleriyle alakalı bazı hususların temini için Meclise gelmişlerdir. Bu o gayelerin tahakkuku, nin bir taktik hatasıyla iktidar dışı bırakılması do- layısıyla son derece güçleşmiş, bel- ki de imkânsızlaşmıştır. Durumu pe- rakendecilerden çok daha iyi bilen Azizoğlu bu yüzden bir sondaj yap- mış, Alican da aynı e tevil yoluna sapmıştır. Ama, C.H.P. den,,ne A, P. den Gesaret verici bir davet öelileyinie Grup ekseriyetinin Alicana da, Akçaya da, Koalisyona müsbet oy verecek olan milletvekille- rini partiden atmaya kalkışan Genel Sekreter dehşetengiz İrfan Aksuya da -Y.T.P. de en bol şey, dehşeten- gizlerdir ya..- infiali artmıştır. ONi- tekim, haftanın sonunda, o kavgalar koridorlarda sürüp giderken Doğulu ve Alevi milletvekillerinden o büyük kısmı yeni iktidarı oylarıyla destek- leyeceklerini saklamadılar ve zaten Y.T. P. den ayrılmayı ciddi surette göze aldıklarım ifade ettiler. Grup toplantısından sonra Y. T. P. deki çalkantı gene Meclis kori- dorlarına döküldü. Azizoğlunun oet- rafındaki milletvekilleri bir bakıma memnun görünüyor ve bunu açıkça söylüyorlardı. o Diyarbakır Milletve- kili Adnan Aral, kendisiyle konuşan bir arkadaşına: ' — Vallahi kardeşim, bıktım.. İyi oldu, Basının şu şamarı. Hiç de- ğilse, kimin kim olduğunu öğreniriz. Ondan sonra ameliyat kolay. İsteyen kalır, isteyen gider.. Kimse kimsenin himmetiyle seçilmedi buraya" diyor- du. Y.T. P. de kopmağa ramak kal- mış ipin önümüzdeki hafta içinde ko- -acağına inanmak lâzımdır. Zira çe- kişmeler yeni değildir. Aksine, o se- çimlerden hemen sonra başlamıştır. Teşkilâttan gelenlerle, Genel Merkez adaylarının birbirine ters bakması belki bir süre daha devam o edecek, ancak Alicanın zahiri kuvveti Y. T. P. yi bir arada tutmağa kâfi gel- miyecektir. Y.T. P, nin bir alaturka kurnaz- 19