Ahbapca Bir Sesleniş! Sesimlerden bu yana, hattâ İhtilâl- en bu yana Türkiyenin, Batı blo- kunun bir üyesi olarak geçirdiği teh- likenin önemini ve büyüklüğünü, baş- ta Amerika, bu bloktaki dostlarımız müdrik midirler, obilmiyoruz. Eğer müdrik değillerse, (Koalisyonun ilk deklarasyonunda (kendilerini uyara- cak bir ibare mevcuttur. Bu dekla- rasyonda C.H.P. ve A.P., Türkiyenin dış politikasının batılı manasıyla de- mokratik rejiminin bir icabı olduğu- nu belirtmekte, bu bakımdan Batı Demokrasileriyle kader birliği yapıl- dığım söylemektedirler. Bunun, Tür- kiyedeki batılı mânasıyla demokra- tik rejim yaşamazsa Türkiyenin dış politikasının, isteristemez başka isti- kamet alacağı mânasına geldiğini farketmek için büyük bir diplomatik dehâya ihtiyaç yoktur. Seçimleri, hattâ İhtilâli tâkip eden buhranlı gün Başkan lerde değişik bir idare sistemine has- Hâç retlerini terennüm edenler dış politikamızın esasları üzerinde oynamak niyetlerini de gizlememişlerdir. De- mokratik rejimin iflâsı için el altından kimlerin en bü- yük faaliyeti gösterdiği ise, beslenen ümitlerin rengini ortaya koymuştur. Batılı Demokrasi yerine Sosyal De- mokrasi Türkiyede hâkim olduğunda, Batı blokunun üyeleri, bugünkü sağlam müttefiklerini çok arayacak- lar, fakat bulamayacaklardır. Türk milletinin, 1945 te seçtiği sistem içinde yaşa- maya azimli olduğu ve bunun için elinden geleni yaptı- ğı, idarecilerinin son gayretleriyle sabit haldedir. Türk Silâhlı Kuvvetleri, bütünü itibariyle, bu gayretlerin des- teğidir. Ama rejimin, çeşitli tehlikeler içinde bulundu- gu bir gerçektir. Sistemin temel taşı, ekonomik durum- dur. Memleketin idaresini eline alan Koalisyon, en kısa zamanda bu halkın iktisadi sıkıntılarına çare bulamaz- sa, milletin her şeye rağmen Demokrasiye karşı muha- A. P. Bir gazanın hikâyesi ganda edilmiştir- fakat seçim bölgesinde eski Dışişle- ri Bakanının akrabası olarak propa- faza ettiği inancını da peşinde sürük- leyerek perişan olacaktır. Ondan sonra ise, Türkiyede batılı Demokra- siyi kurtarmaya -İsmet İnönü dâhil- hiç kimsenin kudreti yetmeyecektir. Böyle bir durumda Türkiyeyi nenin beklediği, hayale yer bırakmayacak kadar açıktır. İktisadi münasebetlerin milletler arasında bu derece girift olduğu şu devirde. Batı bloku, başta Amerika, Türkiyenin yanında büyük bir iyi ni- yetle ve cömertlik duygularıyla dolu olarak yer almazsa memleketin şart- larının süratle düzelmesine imkân ve ihtimal yoktur. Halkın acilen hafifle- tilmesi gereken sıkıntılarının doktoru elbette ki yeni Türk Hükümetidir. Ama eczahanesi, dışardadır. Doktora ilâç sağlanmazsa, doktorun bir muci- Kennedy ze yaratması kabil değildir. Okuyup elinde üfleyerek hastalıklar iyileştirilemedi- ği gibi, Türkiye neviinden memleket- lerin kalkınmasının dış yardımsız gerçekleşmesi de im- kânsızdır. Batı Demokrasilerinde idare mekanizmasının geç işlediğini bilmeyen yoktur. Bunun, anlaşılır tarafı da çoktur. Ancak bir başka gerçek, devam eden dünya hâ- kimiyeti yarışında Batı blokunun bu yüzden Doğu blo- kuna mesafe kaptırdığıdır. Bir teselli, Amerikanın ba- şında genç ve dinamik liderlerin bulunması, Başkan Kennedy'nin Türkiyenin nazik durumunu bilmesi, niha- yet Washington'un Ankarada şimdi anlayışlı kimselerle temsil edilmesidir. Türkiye Batı Demokrasisi yolunda son kozunu oynamaktadır. Kırtasi çarkların işlemesini beklemeye şartlar müsait olmaktan çıkmıştır. Bu, kan transfüzyonu gibidir. Süratle karar vermek, kam sür- atle ir kurtuluşun tek çaresidir. "Yarın çok geç olacaktır" sözü, Türkiye için hiç bir zaman bu derece doğru söz haline gelmemiştir. gün ewel, Akşam gazetesindeki bir ikili toplantı çekirdek olmuştu. Haf- tanın başındaki o gün palabıyık Ab- Hatayın A.P. li Ankaradaki meşhur oBelvü Palasın birinci katındaki 18 numaralı o- dada, on kişilik toplantı başladığı zaman saat akşamın o sekizini geç- mişti. Takvim, bitirdiğimiz haftanın başındaki sal: gününü gösteriyordu. Belvü Palasın kayıt defterine göre, 18 numaralı odanın sâkini Saki Zor- ludur. Saki Zorlu A.P. nin Genel İdare Kurulu üyesidir. Milletvekilli- gine adaylığım, OAA.P. nin kuvvetli olduğu Denizliden okoymuş, fakat Genel Merkezde uğradığı bir ayak oyunu neticesi, Hatay listesinde yer almıştır. Tahmini, bu çelmenin ken- disine Kâmuran Evliyaoğlu tarafın- dan takıldığıdır. Buna rağmen, se- çimler bilinen sürprizli neticeyi do- gurunca Sâki Zorlu Fatin Rüştü Zorlu ile hiç bir alâkası yoktur, oğlu Şükrü Saracoğlunun kızıyla evlidir, 10 milletvekillerinden biri sıfatıyla baş- kente gelmiştir Toplantıya katılanların 9 tanesi, A.P. nin yüksek kademe mensupla- i. Bir tanesi ise, gene bir A.P. listesinden, ama bağımsız etiketi ta- şıyarak milletvekili (o olmuştu: Ak- şam gazetesinin sahibi Malik Yolaç. AP. lilerden, Genel Başkan Vekili Necmi Öktem dahil, 3 tanesi Genel Idare Kurulu üyesiydi: o Abdurrah- man Yazgan, Sâki Zorlu, Nureddin Bulak, Rauf Kıray, Cavit Oral, Akif İyidoğan, Nazmi Öktem. Dokuzuncu A.P. li Ahmet Kara idi. O akşam Belvü Palastaki odada, memleket bakımından A.P. için yapılacak tek hayırlı işin İnönünun başkanlığında- ki ikili bir koalisyon hükümetine ka- tılmak olduğu neticesine varıldı. Aslına bakılırsa, o toplantıya bir durrahman Yazgan ile minyon Ma- lik Yolaç (o buluşmuşlar ve durumu görüşmüşlerdi. A.P. içinde aklı ba- EE kiminle konuşuluyorsa, adam C.H.P. - A.P. koalisyonunun lüzu- munu savunuyordu. Fakat fikir, bir organizasyon olmadığından hep mu- allakta kalıyor, Grup toplantılarına girildiğinde D.P. artığı taktikler kul- lanan bir gürültücü ekalliyetin tesiri altında fikirler başka istikamet alı- yordu. O halde yapılacak şey, mute- dillerin de, tıpkı omüfritler gibi or- ganize olmalarıydı. Ertesi akşam, iyi niyet sahiplerinden on tanesi Bel- vü Palasta bu gayeyle bir araya gel- diler. Durum görüşülüp omemleketin şartları realist açıdan ele alınınca, fikirleri zaten bir olanların zikirleri- nin de eş hale gelmesi güç olmadı. AKİS, 20 KASIM 1961