lâl kendini korumağa çalışacaktı. Li- derler dikkat kesildiler ve adde- leri dinlediler. İlk istek, partilerin Cumhurbaşkanlığı için aday göster- memeleri ve İhtilâlin başı (oGürseli desteklemeleriydi. Bu teklif salonda bulunanlar tarafından pek yadırgan- madı. Zira bundan evvelki toplantı- larda da bu konu üzerinde gayrıres- mi şekilde pek çok laf edilmişti. Şim- di iş taahhüde kalıyordu. C. H. P. Genel Başkanı, partisinin bu mesele üzerindeki görüşünü en ufak bir te- reddüde mahal bırakmayacak şekil- de evvelden belirttiği için, rahat- sız olmadı. Rahatsız olanların başın- da C.K.M.P. lideri Osman Bölükbaşı geliyordu Onu az bir farkla Gümüş- pala takip etmekteydi. Alican ise hiç konuşmadı ve partisinin Gürseli des- edilmemesi gerektiğini derpiş ediyor- du. Bu madde, Kayserinin kapılarını açmayı oyâdedenlerin o başlarından aşağıya kaynar suların dökülmesine sebep oldu. Evvelâ Bölükbaşı bir iti- raz alâmeti göstermek istediyse 'de, buyurun"larını başka zamana sakla- dı. Madde üzerinde uzun müzakere- ler vu İnönü bütün toplantı boyun! en iyi niyetlerle, her iki ta- rafın da fikirlerini ortaya koydu ve basiretin sesine kulak verilmesini is- tedi. A. P. ve . başları ise, grupları ile konuşmaları gerektiği teziyle vakit kazanmayı odenediler. Fakat Zeytinoğlu, Silâhlı Kuvvetle- rin bu hususta çok zararlı olduğuna bildirdi ve odadan çıkarken, protoko- lun kabul edilmiş olması gerektiğini hatırlattı. Bakanlar da biraz hava almak için birer ikişer dışarıya çık- tılar. Liderlerin ve bilhassa İsmet İnö- nünün gayreti Türk Silâhlı Kuvvet- lerinin tatminiyle bir takım prensip- lerin zedelenmemesine aynı derecede itina gösterme noktasında kesifleş- ti. Cumhurbaşkanlığı için (o partiler aday göstermeyeceklerdi, fakat lider- ler Gruplara Gürseli tavsiye edecek- lerdi. Af meselesine gelince, af asla çıkarılmayacaktır tarzında bir for- mül, liderlerin gayretiyle reddedildi. Bölükbaşı, bir müddet konulmasını istedi. Düşünülen, üç seneydi Ama bunun, bütün hukuk kaidelerini al- tüst edeceği ve ilerde karışıklıklara yel açacağı mülahazası makbul gö- rüldü. Partiler, şimdi böyle bir mese- le düşünmediklerini beyanla yetine- ceklerdi. Üçüncü istek, Ordu ile iz Eminsu'yu ilgilendiren 42 sayılı ka- AKİS, 30 EKİM 1961 Bir Adamın Kaderi Bütün bir seçim kampanyası boyunca, İsmet İnönünun şahsında, İhtilâ- e güven verecek ve normal hayatın yolunu açacak bir kuvvetli iktidarın geçilmemesi için ellerinden geleni yapanlar, müşterek cepheler kuranlar, en yakışıksızına kadar hiç bir silahı kullanmaktan çekinme- yenler böyle bir iktidarın kurulmamasıyla meydana çıkan durum kar- şısında, aman Demokrasiyi kurtarsın diye, aynı İsmet İnönünun eteği- ne e vi derin adamın, p kaderi! Yarın İsmet İnönüyü tarih kitaplarında inceleyecek OLE, “Türkiyenin yaşayan 1 numaralı devlet adamının k tulamadığım göreceklerdir. Uzun yıllar vardır ki milletin ne zaman başı sıkışsa, memleket ne zaman bir çıkmazda olsa kapısı çalınan adam İsmet İnönüdür. Kim bilir belki bu, büyük Atatürkün, el yazısıyla tes- bit ettiği meşhur vasiyetinin, talihin garip cilvesi, her seferinde yerine gelmesinin neticesidir. Atatürkün ölümü, İkinci Dünya Harbi, Demokrasiye geçiş, Ba- yar-Menderes ikilisinin karşısına dikiliş, seçimle biten askeri idare.. Bunlar, sâdece yakın tarihte, her biri İsmet İnönünün sırtımla atlatılan dönüm noktalandır. Bir sırtın, bunca yükü çekebilmek için ne derece pek, nasıl kavi olduğuna teslim etmek insaf icabıdır. Memleketlerin tarihinde, yaşadıkları devrede hem bu kadar sevilen, hem böylesine nefret edilen insanlar öyle nadirdir ki.. Bir insanın ne meziyetleri böyle bir sevgiyi «ağlar, ne kusurları o nefreti doğurmaya yeter. İki zıt his- sin ikisinin de kutbunda bulunmak, ancak sembol olmakla kabildir. İs- met İnönü, Türk tarihinde işte budur. zihniyetin sahiplerinin ona» tapmaları da bu yüzdendir, bir başka zihniyetin sahiplerinin onu lânet- lemeleri de.. Şu anda Türkiye, bir dönüm noktasında daha bulunuyor. Türk De- mokrasisi, 21 Mayısı doğuran günler içinde karşıkarşıya olduğu tehli- keden daha vahim, daha elim hastalıkların tehdidi altındadır. 27 Mayıs günü bir alternatif vardı: 15 Ekim. 15 Ekimin bilinen neticesini ihti- yatsızca hazırlayanlar, ortada 'alternatif bırakmadıklarını ancak ha- yallerinden uyandıklarında görmüşlerdir. Görünce de gözlerini, bir de- fa daha İsmet İnönüye çevirmişlerdir. Türkiye için "Olmak, ya da ol- mamak'* meselesi bugün büyük ölçüde İsmet İnönünün göstereceği meharete bağlıdır. Bu güç anında bile, bir yandan eteğine yapışanla- rın, hâlâ, küçük hisler ve basit komplekslerle öte yandan tekerlekler rasına demir sokma âdetlerinden vaz geçmediklerini görmek insanı hayal kırıklığına uğratıyor. Hayal kırıldığına uğratıyor ve İsmet İnönünün asla "lanet olsun" demeyen, her seferinde, tehlike geçtiğinde şerefin elinden alınıp sâdece mihnetin bırakılması çabasına tebessümle omuz silken vazife duygusu- na, memleket menfaati anlayışına, hâdiseleri değerlendirme açısına ve gerçekten çelik radesine karşı insaf sahiplerinin hayranlığını art- tırıyor. Kim bilir belki bu, artık İnönünün, sâdece Tarihin hükmüne kıymet vermesinin ve bir vesileyle belirttiği gibi, fânilerin heves ettiği her şeyi çoktan geride bırakmış olmasının pek tabii bir neticesinden ibarettir.