YURTTA OLUP BİTENLER kanlığa girerken söylediklerini (not ittiği defteri çıkardı ve: — Biraz evvel şu beyanatı ver- miştiniz" dedikten sonra okumaya başladı. Başgil şaşkın, etrafına Birilerinden yardım istiyor Nihayet: bakındı. gibiydi. "— Yooo.. Ben öyle birşey söyle- medim. Söylemedim ben öyle birşey" diyebildi. Gazeteciler hep bir ağızdan bağır- maktan kendilerini alamadılar: "— İnsaf be hocam!." Harb-i Umumi hatıradan, Hocaya pek tesir etmişe benziyordu. Ahbaplar başbaşa Başgil evvelâ, kendi Kurmay Heye- tiyle görüştü. Özdilekin söyledik- lerini birbir nakletti. Buna rağmen Evliyazade karargâhı, direnme tavsi- ye etti. Onların başka yerden aldık- ları, daha sağlam haberler (o vardı. Dayatmakta hiç tehlike yoktu. Teş- rii masuniyete sahip milli irade tem- silcileri kendisini Oo destekleyecekler- di. İş, Hocanın paniğe kapılmamasıy- dı. Ünlü âlim, bu teminattan pek faz- la huzur duymadı. Bir defa da, ken- disini partisiyle birlikte destekleme- -e hazır Bölükbaşıyla konuşmayı tercih etti. Bölükbaşının evinde, bir (o başka Ord. Prof. vardı: İlmi ünvandan yana fakir C. K. M. P. nin medar-ı iftiharı Abdülhak Kemal Yörük! Profesyonel politikacıyla oamatör politikacının karşılaşmaları pek samimi oldu. A- çıkta teati edilen bir kaç sözden son- ra kapılar kapandı ve pek uzun süre kapalı kaldı. İki ahbap çavuşlar bir- birlerine o günkü serencamlarını taf- silatıyla anlattılar. Bölükbaşının bir sabah evvel Başbakanlıkta cereyan eden konuşma, aynı günün akşamı Adalet Bakanlığında cereyan eden hâdise ve o sabah Çankayada cereyan eden imza töreni hakkında verdiği geniş bilgileri Başgil, bir kaç saat önce Fahri Özdilekin ağzından duy- duğu tasavvurlarla birleştirince pabu çun ucuz olmadığım anlamakta ge- cikmedi. Bölükbaşı, şahsen Gürsele oy vermeyeceğini söyledi, fakat Baş- gilin ısrarının hem boş, hem tehlikeli olduğunu da belirtti. Bildirdiğine gö- re, yapacak bir şey yoktu. Ünlü âlim, o hızla Y.T.P. ye koştu. Vakit, gece yarısını çoktan geçmişti. Alican, Y.T.P. Genel Merkezinde de- ğildi. Barıkan oteliyle hemen yanın- daki Menekşe sokağının o köşesinde, ayak üzerinde, o Başgilin iştirakiyle bir müddet süren nihai toplantı ya- pıldı. Başğil her türlü hevesten vaz- geçmeyi daha ihtiyatlı buluyordu. Bir eyyamdır geçmişti. Sanatörlük- ten istifası, en uygun şıktı. Ankara yolculuğu, tren parası hariç, 123 lira 65 kuruşa patlıyordu. Halbuki israr, yabilirdi. daha nelere patla- Sâkin bir seçim esi ogün, ünlü âlimin Feneryolun- daki" evine vardığı saatlerde Tür- Bölükbaşı Cumhurbaşkanı seçiminde Boş veren adam 14 Gürsel yemin ediyor Mutlu, an kiye Büyük Millet Meclisinin kulisle- rinde bir haber bomba gibi patladı: Başgil senatörlükten İstifa etmişti! Omuzlarından bir kâbusun kalktığını hissedenler derin mi, sürprizsiz cereyan etti. n Diyarbakırın C. H. P. li milletvekille- rinden biri tarafından teklif edilen adaylığı alkışlarla karşılandı, oyların üçte ikiden biraz fazlasıyla odestek- lendi. Töreni, şeref balkonunun baş- kanlığa yakın köşesinden, başta Ge- nel Kurmay Başkanıyla Kuvvet Ku- mandanları, çok sayıda yüksek rüt- beli subay tâkip ediyordu. Arzu, Gür- selin ilk turda seçilmesiydi. 607 işti- rakten 173 tanesinin Gürsel lehinde tecelli etmemesi, buna engel teşkil edemedi. Ama, bir mimin konmasını sağladı. Seçimden sonra Cumhurbaş- kanının gelişi, yemin edişi ve gidişi sırasında bilhassa A. P. ile C P. sıralarında göze çarpan soğukluk a- teşin sönmediğini, sâdece küllendigi- ni gösterdi. Gürselin görevine (o başladığı ilk gün İstanbul gazeteleri, üzerinde 27 Ekim 1961 tarihi ve Feneryolu man- reçi bulunan bir mektup aldılar. El- den gönderilmiş mektupta Ali Fuat Başgil, çalımım korumaya mümkün nisbetinde dikkat ederek, hareketini, üstü kapalı belirttiği "zaruret"lerle izah ediyor ve bundan böyle kitapla- rıyla başbaşa yaşayacağını bildiri- yordu AKİS, 30 EKİM 1961