30 Ekim 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

30 Ekim 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayal âleminde Başgil, oOdurumunu pek cakalı bir tarzda ifade etti. Millet, Cumhur- başkanı olmasını istiyordu. o Adaylı- ğını elbette ki koyacaktı. Senatör- lükten istifası ise. bahis konusu bile değildi. "Millet yolunda azimetten asla dönmeyeceğim" dedi. Bir Namık Kemal edasıyla konuşuyordu. Bir ga- zeteci: — Sizi milletin istediğini söyler- ken neyi kastediyorsunuz z? Türk mil- letinintümü mü?" diye sordu: Başgil kaslarını çattı, bir iki sal- landı ve soruyu soran Öncü muhabiri Mustafa Özkana baktı: "— Gençler. ve o milletin temsilcileri olan milletvekilleri oba- na müracaat ederek, adaylığımı koy- mamı istiyorlar" i. ."— Yâni, re'sen müracaat filân mı , ediyorlar? Size gelip kendileri mi söylüyorlar Başgil gene birkaç saniye durak- ladı. Ne diyeceğini hesaplıyor gibiy- di. Oturaklı bir cevap bulamamış o- lacak ki, omuzlarını hafifçe oyukarı kaldırarak: "— Tabii canım... Milletvekilleri, bizzat kendileri gelip söylüyorlar cevabını verdi. Gazeteci devam etti: —MeselâC.H. P.li, Y.T. P. li milletvekilleri de mi böyle tekliflerde İn u sual üzerine canının SI- m belli eden bir hareket yaptı. Doğrusu, bu kadar da sıkıştırmanın mânası yoktu. Buna düpedüz istin- tak denirdi. Verdiği cevap, biraz da muhavereyi bitirmek istediğini ogös- teriyordu: "— Canım, hangi partilerden ol- duklarını ne bileyim? Alınlarında ya- zılı değil ki. Tren Sincayköy istasyonundan başkente doğru hareket etmişti. Başgil gazetecilerle bütün yol bo- yunca konuştu, üstelik Bankan ote- linde bir başka grupla burun buruna geldi. Ünlü âlimin yanındakiler bu temaslardan hiç memnun değillerdi. Fakat Cumhurbaşkanı adayına otel- de yer ayırtmayı unutmuş olmanın telaşı içinde, gazetecilerin yakasını bıraktılar. Başgil, otelin üçüncü ka- tındaki bir salonda alelacele basın toplantısı yaptı. Söyledikleri hep ay- nıydı. Millet yolunda azimetten asla dönmeyecekti. Gümüşpalanın tutumu- na gelince, Başgil meydan okur tarz- da: — Kendi bilir!" dedi. Bir davet... Başgil, ancak basın mensuplarını savdıktan sonra taraftarlarıyla görüşebildi. o Evliyazade (karargâhı, çeşitli partilere mensup milletvekille- AKİS, 30 EKİM 1961 Kulağa Küpe Tatlısuda Kahramanlık jam "Kahpeyim, dönersem millet yolunda o azimetten" demişti. s Dönmedi. Öldü, ama odönme- di. Aradan üç çeyrek asır geçti. Birden, gene bir ses işitildi: “Dönmeyeceğim, millet o yolun- da oazimetten Sonra ? Bırakın millet yolunu canım, adam tabanları tir kaldırdı ki, aşkolsun o kendisini Ankara yo- lunda azimetten odöndürmeyecek olana! rinden Başgilin Cumhurbaşkanlığına getirileceği hususunda hakikaten ta- ahhüt almıştı. Ancak, temsilciler ha- zırlanan vesikanın bizzat Başgil tara- fından da imzalanmasını şart (o ko- şuyorlardı. o Ünlü âlimin adaylığını onlar koyacaklardı. Başgil de "şeref- li görev"i kabul ettiğini bildirecekti. İsviçre yolcusu, imzasını gururla bas- tı. Aldığı haberler gayet iyiydi. Evet, Cumhurbaşkanlığım istemeyenler var dı. Hatta o sabah Çankayada, bir de protokol imzalanmıştı. Ama, Evliya- zade karargâhının bildirdiğine (göre Gümüşpalanın, Bölükbaşının veya A- licanın imzası Başgili desteklemeye kararlı A.P., C.K.M.P.veY.T.P temsilcilerini, bağlamayacaktı. Bizzat Evliyazade bol bol "milli irade"den, "milli hakimiyet"ten bahsetti. Sanki Danton konuşuyordu. Ancak, evdeki hesap pek çarşıya uymadı. Millet yolunda azimetten asla dönmeyecek Başgil akşam vak- ti yorgunluk kahvesini içip pembe rü- yalar görmeye hazırlanıyordu ki O- tel Barıkanın santralı, Başbakanlık- tan gelen bir talebi iletmek üzere 410 numaralı odanın telefonunu öttürdü. Karşıdaki ses, Başgill birkaç dakika için Başbakanlığa çağırıyordu. Ta- lep, Başbakan Yardımcısı Özdilek ile Sıtkı Ulaydan geliyordu. Otelin önündeki taksi durağından çağrılan yeşil -garip tesadüf! Başgil yeşil renge bayılır- renkli Chevrolet marka taksi Prof. Başgili süratle Başbakanlığın önüne götürdü. O sıra- da saatler 19.55'i gösteriyordu. YURTTA OLUP BİTENLER Başgil, Başbakanlığın önünde ta- biatiyle gazetecilerle karşılaştı. o Se- vinçten uçuyordu. Gülüyor, oyanın- dakilere takılıyordu. Gazeteciler A. . nin kudretli senatörünün etrafını aldılar. Sual aynı oldu. Cevap da öy- le: "— Millet yolunda azimetten asla dönmiyeceğim! a ,Koymak- tan asla vazgeçmiyeceğim!. Gazeteciler, Başgil ve beraberin- dekiler içeri girdikten sonra toplan- dılar. o Yanlış işitmiş olma endişesi içinde, duyduklarını birbirlerine tek- rarladılar. Evet, tamamdı! o Başgil. adaylıktan asla feragat etmiyecekti. ..Ve Ötesi Saat 21.35 oldu. Bu sırada Başba- kanlığın kapısında bir adam gö- ründü. Yüzü kıpkırmızıydı. Flâşlar parladıkça daha da kızarıyordu. Göz- leri faltaşı gibi açılmıştı. Elleri tit- riyordu. Alt dudağı sarkmıştı. Etra- fındakiler olmasa, düşecekti. Müritler saklamağa çalışıyor- . Muvaffak da oldular. O kadar ki, Saidi ONursinin fotoğrafını meğe muvaffak olabilen bir iki muhabiri dahi, Başgili o çemberden flâş ışığına çıkaramadı!.. Alelâcele, orada bekleyen bir o- tomobile atlanıldı. Şans, Profesöre gene yardım etmemişti. Bindiği ara- ba bir gazetenin o gece için kiraladı- ğı bir arabaydı ve içi lebalep gaze- teci doluydu. Başgile sordular: "— İçerde ne konuştunuz?" Başgil cevap verdi: "— Hiç!.. Harb-i Umumiden bah- settik. Askerlik hatıralarımızı anlat- tık.. Bunları söylerken hayli güçlük çe- kiyordu. Hareketlerinden, içerde ha- kikaten birtakım askerlik hatıratı- nın anlatıldığı, ordudan bahsedildiği anlaşılıyordu!.. Acaba sa profesör, hangi cephede savaşmıştı Komedi, Bankan Otelinde devam etti. Basın mensupları dayattılar: "— Başka bir diyeceğiniz yok mu?" Başgil cevap verdi: "— Yok!. Ne diyeyim?." ma iş bununla bitmedi. Bir ga- zeteci, 410 numaralı odanın kapısına ayağım dayadı ve ünlü ilim adamına sordu: — Hâlâ adaysınız, il mi?" Başgil cevap verme Gazeteci bu defa Başgilin Başba- 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: