YURITA OLUP BİTENLER Okuyucu Mektupları Mecmuanızın son sayısını cimdi okudum. Secimi kaybettik ama, AKİS'i kazandık. Melâhat Atkaya - Ankara k Mecmuanızn Ooson sayısındaki, "Başkente Dönenlerin Anlattık- ları" başlıklı razınızı ibretle oku- dum. Seçimlerin içinde bulunan bi- ri sıfatıyla, yazdıklarınızın doğru- luğuna şahidim. Gerçekten C. H. P. bu seçimlerde, hiç beklenmeyen taraflardan yediği darbelerin Zza- rarlarını çekmiştir. Yazınızda, Maraşla ilgili bir hu- susu tavzih etmek istiyorum. Mi- ras adaylarının peşinden köy köy dolasan ve onların borçlarını tah- sil bahanesiyle hacizler , koyduran dir. Bu zat. Ziraat Bankasının EI- bistan müdürüdür ve yazdığınız hâ- dise o ilçemizde cereyan etmiştir. Bir Maraşlı okuyucunuz Su ile Y.T.P. li Hasan Kangal bi- rer koltuk çekerek uzun uzun dert- leştiler. Nihat Su mutlaka A.P. ile Y.T. P. nin bir ve beraber hareket etmesini istiyordu Y. T. P. de alınan karar, A.P. deki gibi muallâkta kal- madı. Y, T. P. kül halinde, dörtlerin toplantısında kararlaştırılacak hu- suslara riayeti kabul etti. Parlamentoda ise, A.P.ve Y.T. P., ilk işbirliğini Başkanlık (Divanı seçimlerinde gerçekleştireceklerdi. Bu sırada A.P. de bir parola or- taya atıldı: Sağduyu! Ancak, mute- dil A.P. liler için sağduyu, asla tat- bik edilemeyecek obir takım hayal- lerden vaz geçmek, D.P. nin hortla- tılması teşebbüslerini oOönlemek de- gildi. Sağduyu, "Vakti Gelmedi" mâ- nası taşıyordu. dirde, o kadar e bunca emek mukabili elde edilen milletvekillikleri, o senatörlükler (o ve tabii bunların ödenekleriyle cakala- rı duman olup uçacaktı. Şu çıkmazı, sâkin görünerek geçmek ve müsait zamanı beklemek daha iyi olmaya- cak mıydı? Bu ikna yolu, bütün diğer yol- lardan dana tesirli oldu. Şuanda A.P. 24 kırığı Uhu ile yapıştırılmış bir vazo veya içi kedi dolu bir torba duru- mundadır. Ama herkes kendi suyu- nu saman altından yürütmekle meş- guldür. Hükümet Çok meçhullü muadele Bitirdigimiz haftanın ortalarından itibaren, hattâ daha Meclis top- lanmadan ve Cumhurbaşkanı seçil- meden, gazeteleri karıştıranlar her gün bir Başbakan adayıyla karşılaş- tılar. Kabineyi bir emekli asker kur- du, bir A.P. li müstakil kurdu, bir saf müstakil kurdu, Y.T.P. lideri kurdu. o Cumhurbaşkanı o seçilip te Devlet fiilen teşekkül edince, siyasi temaslar başlatıldı ve teklifler yap- tırtıldı. O zaman ortaya birde C.H.P. li müstakil çıktı. Bir gün sonra ise, onun şansını kaybettiği açıklandı. Bitirdiğimiz haftanın son günü gerçek durum sudur: Cumhurbaşka- nı, Hükümet konusunda henüz hiç bir istişarede bulunmamıştır ve de- mokratik teamülün haricinde bir te- şebbüs de yapılmamıştır. Demokra- tik teamül ise, bilindiği gibi, Devlet Başkanlarının hükümeti kurma gö- revini Teşrii Mecliste temsil edilen partilerin liderlerine vermesidir. En kalabalık grubun lideri, temaslardan sonra itizar beyan ederse ikinci kalabalık grubun liderine, o da kabul etmezse üçüncü kalabalık grubun li- Özdilek vekâlet Fahri Kısa derine oteklif yapmak usüldendir. Cemal Gürsel, haftanın «on akşamı bu yolda henüz ilk adımım dahi at- mış değildi. Partiler dururlarken, bunların gayrımesul bir mensubuna, yahut bir tarafsıza, obağımsıza hü- kümet kurma görevini vermek ise i- kinci Cumhuriyetin temel prensibiy- le, Demokrasiyle pek as bağdaşabi- lecek Ur yol olur ki, o takdirde böy- le bir teşebbüsün başarı kazanması, bir kabinenin itimat alması daha da zorlaşır Haftanın içinde, siyasi temasların başladığı (oyolundaki İlk "esaslı ha- berler" Cumburbaşkanının, Meclis tarafından o makama getirilmesin- den sonra Çankayada verdiği bir ye- mekte beş parti liderinin -Mecliste temsil edilen dört partinin lideriyle birlikte merhum Yuvarlak Masanın beşinci partisinin lideri, Enver Ada- kan da dâvetliler arasındaydı- bir araya gelmesinden çıktı. O akşam hakikaten, Köşkün küçük salonla- rında samimi hasbıhaller (yapıldı, fakat hükümetten hiç bahsedilmedi. herkes etrafına toplandı ve anlat- tıklarını alâkayla dinledi. İhtimal ki İnönü bu fırsatı, Bölükbaşının bu- lunmaması sayesinde elde etti. Soh- bet geç vakte kadar devam etti, her- kes Çankayadan Cumhurbaşkanının ev sahipliğinden memnun ayrıldı. Fakat günlük siyaset konuşulmadı. Haftanın osonunda, Milli Birlik Hükümetinin istifası -tabii bir hare- ket- kabine meselesini ön plâna ge- çirdi. Beklenildiği gibi Fahri Özdi- lekin Başbakana vekalet etmesi ve yeni hükümet kuruluncaya kadar es- kisinin işbaşında kalması uygun gö- rüldü. Gürsel, Başbakandan önce Senato ve Meclis Başkanlarının tes- bitini bekliyordu. Oo Başbakanlık Di- vanlarının seçiminde bir hal çaresi bulan partiler için asıl mesele de. hükümet meselesinde bu, bir nevi antrenman yerine geçecektir. Şu andaki tahminler, hükümetin kurulmasının kolay olmayacağı, fa- kat en sonda milleti memnun edecek bir hal çaresinin -her halde, Milli Koalisyon gibi bir ucube değil- bu- lunacağı ve demokratik mekanizma- nın o sistem içinde iktidarı ve mu- halefetiyle o işleyebilecegi omerkezin- dedir. Hafta biterken bir siyasi şöy- le dedi: "— Aman, geç olsun da, güç ol- masın.." Ama iş hem geç, hem güç olaca- ga benzemektedir. AKİS, 30 EKİM 1961