YURTTA OLUP BİTENLER Demokrasi Çare peşinde Bitirdiğimiz haftanın tam son akşa- mı, Türkiye radyolarının âdeta 27 Mayıstan bu yana ilk defadır Ki önem kazanan "Olaylar ve Yankıla- rı" saatini dinleyenler tok bir sesin kati edayla bir ihtarını a Ei Spi- er, kime tercüman o u bilinme- mekle beraber eski Radyo, Gazetesi- nin yerine geçmiş olan konuşmasın- da, hiç bir tereddüde mahal bırakma- yacak şekilde: " Mayısın başında ve içinde bulunanlar, iktidarı tarafsız bir Baş- kana ve bir Milli Hükümete devret- meye hazırdırlar" dedi. Konuşmada, seçimlerin üzerinden altı günün geçmiş olduğu belirtiliyor, 27 Mayısın hangi ilkeleri savunmak için yapıldığı anlatılıyor, Türk toplu- munun daima yüzü batıya çevrik ka- lacağı söyleniyor, o sıhhatli bir de- mokrasinin lüzumu hatırlatılıyor ve Türkiyede Basının, Gençliğin, Ay- dınların ve Ordunun elele, bu gayeyi tahakkuk ettirmeye muktedir bulun- duğu, bunu yapmak azminde olduğu ilân ediliyordu. Hayale fazla yer bı- rakmayan konuşmada bir Milli Hü- kümete karşı vaziyet almanın doğru olmadığı, bunun, öyle davrananlara hayır getirmeyeceği, bunların sonda pişmanlık hissedecekleri de açıklan- dı. Konuşmanın, M.B.K. üyeleri ta- girişilen Milli (o Koalisyon gayretlerini takip etmesi ve A.P. Ge- nel İdare Kurulunun CHP. ile hiç bir koalisyona yanaşmayacağım bil- dirmesinin ertesi gün yapılması bü- tün dikkatleri üzerine çekti ve se- çimlerin doğurduğu içinden pek güç çıkılan durumun nezaketini gözler önüne serdi. Seçim neticelerinin nasıl olacağı, hağanığ hemen başındaki gün anla- şıldı ve itiraf etmek gerekir ki bü- yük sürpriz herkesi bir an için don- durdu. Çarpışan dört partiden. üçü- nün, bir ucundan, düşük iktidarın ta- raftarlarına kur yaparak ve dema- gojinin en koyusundan dahi çekin- meksizin, her şeyi omubah görerek seçmen ki çıktığı zaten bilini- yordu. Buna rağmen, galebenin fikir bakımından İhtilâlden yana olan ve o yüzden çok fedakârlığa katlanan kuvvetlerde kalacağı, seçmenin, aksi istikamette bir tutumun su intikal devresindeki omahzurlarını göreceği ümit olunuyordu. 15 Ekimi 16 Eki- me bağlayan gece, bunun tahakkuk Ka e bütün li in çık- Ertesi günden itibar durumun ihtilafları da kendilerini, belli ettiler. Üçlü cephe, başarıyı düşük iktidara en yakın görünmekte bulduğu gibi o 8 zihniyetin resmi temsilcisi olan par- tide de çeşitli cereyanların anaforlar yarattığı hemen sezildi. Partiler, te- mayülleri bilinmeyen milletvekilleri- ni kendi safları içinde tutmak ve muhtemel transferlere mâni olmak hevesiyle aralarında yarışa başladı- lar. Böylece, milli menfaat endişesi daha ilk kalemde kulak arkası edil- di. O kadar ki, basiretli bilinen Ek- rem Alican yarışın en önüne bir affın şirinlik muskasını herkesten önce ta- kınarak fırladı ve küçük kademeler- den geldiğini sandığı bir tazyikin te- siriyle İhtilâle yakın kuvvetleri "per- sona non grata" ilân etti. Böyle bir durumun, İhtilâle güven vermeyeceğini oOgörmek, güven his- sinden mahrum İhtilâllerin ise bu güveni arama mecburiyetini kavra- inasi Osma Aşağısı sakal, yukarısı bıyık mak için hiç bir gayrete lüzum yok- tu. Nitekim olan bu o İlk teşebbüsler Her şey, doğrudan doğruya Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, bir süredir kurmuş olduğu nâzım rolün tesir sa- hası içinde cereyan etti. Türk Silâh- lı Kuvvetlerinin, bilhassa o kuvvet- lerin başında olanların o politikanın girdabında kalmak için en ufak ar- zuları yoktu. Türk Silâhlı Kuvvetle- rinde herkes, bir an önce normal dü- zenin kurulması için can atıyordu. Ama normal düzen demek. Bayar - Menderes ikilisinin, memleketi idare etmek için kâfi sandığı geri kuvvet- lere dayanılarak kurulmuş bir düzen mânasına gelmiyordu. Türk Silâhlı Kuvvetleri, 27 Mayıs günü bu düzeni yıkmıştı. Şimdi onun, üstelik menfur soyadlarının gölgesi altında hortla- tılmasına müsaade olunacağını hayal etmek sadece bir safdillikti. 27 Ma- yın hiç olmamış farzeden, o yandan u yana cereyan eden, Yassıada du- ruşmaları dahil, her şeyi oyun yeri- ne koyan temayüllerin sahiplerine nasıl "Buyur" denilebilirdi? Bu kuv- vetlerin Il numaralı organı Son Ha- vadisin tepesini 21 Ekim 1961 günü süsleyen bir Eyüp Sultan resmi, bi- linen neticelerin nasıl elde edildiğini göstermek bakımından geniş alâka çekti. A.P. nin hakim unsurları, geri- ciler ve vurguncu Demokratlar Türk milletinin oyunun ancak pek azını almak suretiyle iktidara gelmiş ol- duklarım sanmanın ateşi içinde mas- kelerini çabucak attılar. Gümüspala- yı bertaraf ederek Başgili getirebile- ceklerini, oyunlarım rahatca oynaya- bileceklerini, bu arada Türkeş mari- fetiyle -Türkeşin Türk Silâhlı Kuv- vetleri içinde bir rolü olduğu zehabı içindedirler- Orduda dahi destekler bulabileceklerini sandıklarım belli e- diverdiler. Bu, haftanın sonunda. haftanın başında girişilen teşebbüs- lerin doğruluğu hususunda Türk Si- lâhlı Kuvvetlerinin imanını tazele- mekten başka işe yaramadı. Türk Silâhlı KN niya- beten hareket eden M.B.K. nin kud- retli bir grubu, haftanın banındı par- tilerin ileri o gelenleriyle görüşerek, seçimler bu neticeyi verdiğine göre bir Milli Hükümet kurma fikrini tel- kin ettiler. Gürsel Cumhurbaşkanlı- ğına seçilir. Millet Meclisinde en faz- la milletvekiliyle temsil edilen parti- nin lideri Başbakanlığa getirilir, on- dan sonraki en kalabalık grupların liderleri Başbakan Muavinini olur. eclisteki temsil nisbetlerine göre de partilerin verecekleri Bakanlarla kabine kurulurdu. Böyle bir iktida- ra, Türk Silâhlı Kuvvetleri memleke- tin 27 Mayıs gününden bu yana ken- disine emanet edilmiş mukadderatım pek âlâ teslim edebilirdi. Partiler a- ralarında anlaşabilirlerse, ikili veya üçlü koalisyon da yapabilirlerdi. Her halde, demokratik sistemin icapları dışında bir bal çaresi teklifi Türk Si- lâhlı Kuvvetlerinin oarzusu değildi. Ama, bir gerici blokun, her türlü ba- tılı anlayışı dışında teşekkül edip. partiler arasında yapılmış bir seçi- min neticelerinden alaturka kurnaz- lık yoluyla faydalanmasına ve bir u- cube yaratmasına asla cevaz veril- meyecekti. Haftanın ortasında, A.P. nin oyu- nunun bu olduğu ortaya çıktı. Sadece ortaya çıkmakla kalmadı, bizzat Gü- müşpala tarafından bir tebliğle te- yid edildi. AKİS, 23 EKİM 1961