Kadınlar Birliğinin başlığım taşıyan bir zarf buldu. UNESCO'nun ev ka- dınlarına tahsis ettiği Bildiğimiz Tek Şey C. H. P. gerek umdeleriyle, gerek tutum ve davranışlarıyla memleke- timizde her sahada ileri anlayışı temsil eden partidir. C. H. P. nin bu memlekete hizmeti pek çoktur, sayılamaz. O, zihniyeti bakımından modern Türkiyeyi âdeta yaratmıştır. Şehirleri kurmuş, yolları yap- mış, memlekette gördüğümüz herşeyin temelini atmıştır. İlericiliğin bir ileri hamlesi olan demokrasiye geçişi sağlayan C. H. P. dir ve çok partili hayatın bütün baskısına rağmen oy kazanma hırsına kapılma- mış, ileri gidişinden tâviz vermeyi kabul etmiyerek bugüne kadar gel- miştir. H aynı zamanda tecrübeli, ağırbaşlı, temayülleri belli bir siyasi partidir. Partili değilim ama, iste bütün bunlardan ötürü C.H. P. ni tatarım. Oyumu C. H. P. ne verdim ve intikal devresinin sürprizli seçiminde C. H. P. nin iktidarı alacak miktarda oy sağlıya- mamış olması beni, benim gibi düşünen birçok kimseler gibi, hakika- ten sarstı. Şuna kuvvetle inanıyoruz ki, eğer C. H. P. iktidarı alabilmiş olsaydı bugünkü siyasi çıkmazla karşılaşmayacaktık. Gerek siyasi, gerek iktisadi hayatımızda huzur ve İstikrar umudumuz çoğalacak, dış politikamız bakımından da bu, memleket namına çok hayırlı ola- caktı İşte bütün bunları düşünerek, duruma üzülmemek hakikaten elden gelmiyor. Ancak, biz bunun da, istediğimiz demokrasinin ve serbest seçimin bir sonucu olduğunu biliyoruz. İntikal devresi seçiminin C H. P. tarafından kazanılmamasını doğuran faktörler her ne olursa olsun, sonuca iyi kalple karşılamak zorundayız. Bugün artık yapılacak şey, yalnızca geçmişi tahlil değil, geleceğe bir şekil vermeğe çalışmaktır. — P. nin bir özelliği de karışık ve sıkışık devirlerde milletin amudu olmasını bilmesidir. Seçim sonundaki tutumu ve sayın İnönünün basın toplantısında sarfettiği sözler vatandaşın yüreğine gene de bir nebze ferahlık verebilmiştir. Bugün, ne olacağım bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, C. H. P. nin hiçbir memleket vazifesinden kaçınmıyacağı ve teh- likeli bir seçim kampanyasını selâmete ulaştıran bir vatanperver ve olgun tutumu Türkiye Büyük Millet Meclisinde de her şeye rağmen de- vam ettireceğidir. Ortada gün gibi görünen birşey var: C.H.P., memleket sevgisini par- ticiliğe üstün tutmuştur. Bu da bizim tek uzliiimuzdur. ve şu gün- lerde bildiğimiz tek şeydir. İltekin Birol birgün kapıda Türk yeti üyeleri arasında taksim olunur- du. İdare heyeti, bu sene ilk defa tirak etmemek üzere prensip kararı almıştı. Talipler, formülerleri doldu- bir lisan imtihanından geçerek seçileceklerdi. Bildikleri lisana göre bir burstan 'bahşediyordu. Türk Kadınlar Birliği- ne böyle burslar eskiden beri dajma ru gelir, fakat ekseri partizan idare he- bursu üyelere bildirmiş ve kendisi iş- Avrupada veya Amerikada bir yere gidecek ve ilgi duydukları bir konuya etüd edeceklerdi. İltekin Birolun kal- bi hızla çarpmaya başlamıştı ama, ü- zerinde hiç düşünmedi. Biri sekiz di- geri dört yaşında iki çocukları vardı. Gitmeyi düşünemezdi. Fakat hoş bir tesadüf eseri, Rauf Birol, gece aynı zarfı masanın üstünde buldu. İşte bundan sonra durum birdenbire değiş- ti. Zira Rauf Birol, insanın kendi ken- disini yetiştirmesi aile için de, top- lum için de faydalı bir şeydir diye düşünüyordu. İltekin Birol, burs alacak dört ki- şiden birisidir. Genç kızların evlilik hayatına hazırlanmaları konusu üze- rinde etüd yapmak istediğini bildirmiş tir. Gidip te memlekete döndükten iki ay sonra çalışmalarına ait bir rapor hazırlıyacak ve bundan sonra da ça- lışmalarını konferanslarla, neşir yo- luyla ve çeşitli araçlarla etrafa ta- nıtmaya çalışacaktır. Moda Kadınların derdi Her sene yeni bir moda çıkmakta- dır. Kadınların başları hakikaten Modaya az yük bir şanstır. Onun şahsiyetini, tipini meydana çıkarır. Evde olsun, sokakta veya çalışma yerinde olsun giyimin pek büyük rolü vardır. İyi giyinen kadın hayatta daha kolay- lıkla başarı kazanır, daha kolay ya- şar, daha iyi çakşır, maneviyat ça- buk bozulmaz, yattan daha çok zevk duyar. Aynı şeyi erkekler ve çocuklar için de söylemde mümkün- ür. Ne var ki, modanın sık sık de- gişmesi, kadın için giyimi çoğu za- man bir problem haline sokmakta- dır. Moda kadını hem cezbetmekte, hem de üzmektedir. Birkaç elbiseyle senelerce temiz giyinen bir erkeğin durumu ise hiç te zor değildir. Kadın her mevsim başında kendi- ni birdenbire Havva Anamız kadar çıplak hisseder. Gardrobunun elbisey- le dolu oluşu ise durumu pek az de- ğiştirir. Birçok elbiselerin giyilemi- yecek kadar demode olduğu, birçoğu- nun da elden geçirilmesi zarureti bir hakikattir. İşte bunun içindir ki son senelerde başta Amerika olmak üzere, birçok memleketlerde kadın, modacılara rağmen kendisine bir klasik giyim yaratma çabası içinde- dir ve bunda az çokta basan kazan- AKİS, 23 EKİM 1961