DÜNYADA OLUP BİTENLER. ye dayanmıştır. Bu, bütün istihsal vasıtalarının millete ait olacağı ve herkesin gücüne göre çalışıp ihtiyacı kadar sarfedeceği (okomünist cemi- yettir. Krutcef 20 yıla kadar, yâni 1981'de Sovyet Rusyada bu cemiye- tin kurulmuş olacağı iddiasındadır. Birinci Sekretere göre bu bir ütopi değildir, ilmen mümkün ve yine il- men tatbikatı hazırlanmış bir devre olacaktır. Kongrenin üçüncü mesele olarak ele aldığı parti tüzük değişikliği, öy- le görünüyor ki, parti hiyerarşisini gençleştirmek gayesini gütmektedir. Bu itibarla 22. Kongrenin seçeceği Merkez Komitesi ve onun basına ge- çecek olan presidium hayli değişik bir manzara arzedecektir. Krutçefin "Parti aleyhtarları" hikâyesini yeni- lemesinin. Malenkof. Kaganoviç, Vo- roşilof, Molotof, Bulganin ve Çepilof gibi tasfiye edilmiş idarecilere yal- nız kendisi hücum etmekle kalmayıp, sefer Leningrad kıtali gibi müşahhas ittihamlari ortaya çıkarmasının bu tüzük değişikliğiyle (o alâkası vardır ve bu da Birinci Sekreterin dahilde el'an bazı mukavemetlerle karşılaş- makta olduğunu, yâni Pekin ve Ti- randa aramakta olduğu "Stalinciler'i kendi yanıbaşında bulduğunu düşün- dürmektedir. Bu, içten gelen muka- vemetdir. Bir de şimdi Pekin - Tiran mihveri» halinde ortaya çıkan dış mukavemet vardır. Pekin - Tiran mihveri Krutçefin 22. Kongrede Arnavutluk komünistlerini (oaçıkça ve sertçe tenkit etmesi, 20. Kongreden bu ya- na sürüp gelen bir ideoloji mücadele- sinin son safhasıdır. Arnavutlar -ki sonradan bu iddiaları Çin tarafından da desteklenmiştir- Krutçefin anladı- ğı ve tatbik ettiği tarzda "Sulh için- de beraber yaşama" tezinin Marx - Lenin doktrininin tahrifi iddia etmektedirler. Çin de a kirdedir ve bu yolda ilk defa 1960 bi- dayetinde Tiran - Pekin mihveri te- şekkül etmiş ve hâttâ bu, bazı müşa- hitlerin kanaatine göre, Krutçefi bi- raz daha sert siyasete dönmeye mec- bur ederek, dolayısile (Pariste akti kararlaştırılmış olan zirve konferan- sım da, akamete uğratmıştır. Fakat asıl kızılca kıyamet 960 Kasımında 81 komünist partisinin Moskovada aktettikleri konferansta kopmuştur. O konferansta Enver Hocanın söyle- diklerinin metni Batılıların eline an- cak geçen yaz geçmiştir ve bu Krut- çefe karşı hakiki bir meydan okuma- nın ifadesidir Bu mücadelede komünist Çin, Ar- 32 navutluğu kuvvetle (o desteklemekte- dir. Moskovanın "Sulh içinde bera- ber yaşama" tezine karşı kapitalist — p in kaçınılmaz olduğunu ve tıpkı Arnavutluk gibi, Moskova- nın tezine uymadığı müddetçe Sovyet yardımının kısıldığım gören ve bu yüzden büsbütün çileden çıkan ko- münist Çin, Sovyet Rusya Komünist Partisine gerçi Mao Çe Tungu gön- dermemiş, fakat (Başbakan Çu En Lai gibi en yırtıcı elemanını yolla- mak suretile mücadeleyi kabul etti- ğini açıklamıştır. Nitekim bütün de- legasyonu, üyeleri gibi Çinli kıyafetiyle katılan Çu En Lai'- nin, Arnavutluk bahsinde Krutçefe oldukça sert bir cevap o yapıştırmış olduğu anlaşılmaktadır. Hattâ tele- vizyonun bir azizliği olarak, Çinli li- derin, konuşmasını bitirdikten sonra yanında bulunan herkesin elini sıktı- ğı halde Krutçefin yüzüne bakmadan gidip yerine oturduğu da görülmüş- tür. Bütün bunlardan komünist cep- henin dağılma tehlikesiyle karşı kar- şıya bulunduğu neticesini çıkarmak için acele etmemelidir. İlgililer bu cepheyi Batıya karşı ayakta tutma- ya çalışacaklardır. £ Fakat şimdiden söylenebilecek şey, bir Pekin . Tiran mihverinin vâkıa olduğudur. Berlin meselesi Krutçefin kongreye sunacağı faali- yet raporunun dış siyaset kısmın- da Almanya ve Berlin meselesine te- mas etmesi ve hattâ bu konularda heyecan verici yeni bir açıklama yap- ması bekleniyordu. Batılılararası bü- tün istişare ve temaslar -itiraf edil- mese de- buna intizaren ölü noktada bırakılmıştı. Bir kısım (müşahitler Krutçefin Doğu Almanya ile imzala- nacak sulh andlaşması için sarih bir tarih tesbit etmek suretile buhranı had safhaya getireceğinden dahi korkmakta idiler. Bunların hiç biri olmamıştır. Krutcef Doğu (Almanya ile sulhün, Batılılar katılsalar da katılmasalar da, behemehal imzalanacağını tek- rarlamış, fakat bunun bir ültimatom olmadığını ilâve etmiştir. Bundan başka Sovyet Rusya Başbakanı biraz daha açılarak. oBatılılar Almanya meselesini halletmeye o niyetliyseler, Rusyanın sulh akti için acele etmi- yeceğini ve ille bu yıl sonundan evvel imzalanacak diye şart koşmıyacağı- nı da açıklamıştır. bir kısım müşahitlerce haki- ki bir tâviz sayılmaktadır. Halbuki, herkesin az çok bildiği Krutcef. Al- manya ye Berlin bahsinde şu sırada başka türlü hareket edemezdi. Çün- kü kongreye tekaddüm eden günler- de, Berlin meselesinde tâkip edilecek hareket hattına dair Batılılar arasın- da gizlenmesi Zor bir anlaşmazlık başgöstermiş bulunuyordu. Bunda Fransa ile Batı Almanyanın bir yan- da, İngiltere ile Amberikanın diğer yanda oldukları apaçık görülmektey- di. Bu vaziyet dahilinde Krutçefin az çok sert bir sözü, ihtilâfa kısa za- manda son verip tekrar Batılı birli- ğini pekleştirmekte gecikmezdi. Krut çef hataya düşmemiştir. £ Batılıların tartışmayı okızıştırmalarına imkân verecek nisbeten mülâyim bir hava yaratmaya çalışmıştır. Fakat bunu yaparken dünya milletlerinin sinirle- rine bir büyük imtihan geçirtmekten de geri kalmamıştır: 60 megaton! Dev bomba Sovyetlerin üç seneden beri durdu- muş olan nükleer denemelere sonundan itibaren tekrar kısa zaman içinde 20 den fazla de- neme yapması, bütün dünya efkârın- da endişe ouyandırmıştır. Krutçefin kongrede bu konuda o söyliyecekleri merakla bekleniyordu. Sovyet idare- cisi, denemelere tekrar başlamanın kendince mâkul ve meşru sebeplerini sayıp döktükten Ve bu arada Batılı- ları tekrar tecavüz niyetleri besle- mekle ittiham ettikten sonra, yet Rusyanın Ekim ayı sonunda bu ecrübe serisine son vereceğini bildir- mistir, ancak, 50 megaton gücünde bir deneme daha yaptıktan sonra... 50 megaton gücünde bir hidrojen bombası, İkinci Dünya Savaşı sonla- rına doğru Hiroşima ve Nagasaki ü- zerine atılan bomba tipinin 3500 mis- li takatta bir bomba demektir. Yine 50 megaton, 50 milyon ton t.n.t. demektir. İkinci Dünya Savaşı boyunca kul- lanılan infilâk maddesi cem'an 5 me- gatondur. Amerikalıların o şimdiye kadar patlattıkları en büyük bomba ise 30 megaton gücündedir. Krutcef, (o Sovyetlerin elinde 100 megaton gücünde bomba y imkânları da bulunduğunu, böyle bir bombayı patlatarak ken- di camlarını da kırmak istemedikle- söylemiştir. Gerçekten, bu ce- samette bombaların askeri kıymeti olmadığında mütehassıslar müttefik- tirler. Bunlar daha çok psikolojik ve siyasi bombalardır. Bu bombayı elin- de tutan Krutçefin durumundaki pa- radoksu ise görmemeye imkân var mıdır? Krutcef dünyayı sulh içinde beraber yaşamaya ve sulh yolunda serbest rekabete dâvet etmektedir. Dâvetiyesi de sâdece 50 megatonluk! AKİS, 23 EKİM 1961