polislerle kulağına gelen sesleri ha- tırladı. Genç Hukuklular "Menderes istifa! Hürriyet, hürriyet!." diye ba- ğırmışlardı. Polisler atlarını üzerleri- ne sürmüşlerdi. Bir adam, bir SS ku- mandam gibi "Sürün! Vurun!" diye böğürmüştü. Adamın ismi Dilâver Argundu. Ankara Valisi bulunuyor- du. Üçok, kürsüde bir iki dakika he- yecanını tutmağa çalıştı, öksürdü ve sükünetle konuşmaya başladı. Genç- liğin hareketini takdir ediyordu. Ya- pılanlar, çetin bir. mücadelenin baş- langıcıydı. Atatürk, Türk milletine üç, öğütte bulunmuştu: Türk, övün- meliydi, çalışmalıydı ve güvenmeliy- di. Eh, gençlik bunun birincisine hak kazanmıştı. Nekadar övünse yeriydi. Ancak Atanın diğer öğütlerini de tutmak gerekirdi. Üçok, talebelerine işte bunu tavsiye etti: Çalışılmalıy- dı! Evet, bundan böyle adamakıllı çalışmak gerekiyordu. Ondan sonra güvenmeye sıra gelecekti. Bir yıl evvel o polislere kömür ve taş atan genç pençeler, hocalarını al- kışladılar. Sözleri pek hoşlarına git- mişti. O.D.T.Ü. nde bir kurmay Aynı saatlerde Orta Doğu Teknik Üniversitesinde gençlere bir kur- may hitap ediyordu. Kısa boyluydu. Saçları geçen yıla nazaran daha faz- la, hattâ, bir hayli ağarmıştı. Kürsü- den, yazılı konuşmasını tane tane, a- ğır ağır okudu. Öğrenciler, Albay Sa- mi Küçükti çit çıkarmadan dinliyor- lardı. Küçük şöyle dedi: — Sevgili kardeşlerimi Sizlere, büyük olayları yaratanların ve yaşa- yanların, tevazu için, yaptıklarını ta- rihin dile getirmesini obeklediklerini ifade ettim.. Fakat bazı kimseler, bu hâdiseleri günün polemik mevzuları arasına sokmak arzusundadırlar ki, buna asla taraftar değilim. Memleke- tin yüksek menfaatleri ve milletin geleceğinin teminatı olarak bunların bütün açıklık ve çıplaklığı ile gün 1- şığına çıkma zamanının gelmediğine inanıyorum. Yalnız şunu kat'iyetle ifade etmek isterim ki, Ordu ihtilâl için bir günde ayaklanmış değildir. Onun Türkiye çapında hazırlanması takdir edilemlyecek kadar uzun sür- müştür. 27 Mayıs ihtilâlcileri ise bir- birlerini, neyi ne zaman ve ne mak- satla yapacaklarım çok iyi bilmekte idiler. İhtilâlin daima önünde ve onun yürütücüsü durumunda bulunmuşlar, hareketin Türkiye ölçüsünde gününü ve saatim uzunca bir zaman evvel tespit edecek güven ve kudreti de kendilerinde bulmuşlardır. ," AKİS, 1 MAYIS 1961 Kulağa Küpe Tekâmül Kanunu Hani, insanlar yeni bir şey öğ- renmek o için hiç bir zaman Jazla yaşlı o sayılmazlar derler ya. Bunun bir yeni onümunesi, bizim Aydın Lider! Y.T.P. nin kaleminden kan damlayan deh- şetengiz sözcüsü evvelce 27 Ma- yısı m gençlik hareket- lerin i gençlerin hiç rol sahibi gunu bildirirdi. tez savunuyor; Bu, gelenlerinin o çocuklarının ese- riymis. Ah, şu kavruk çocuk Y.T.P. hiç mi hiç (şişmanlamamakta biraz daha inat yi siz Aydın Lideri o zam rünüz. Eğer 27 Mayıs hareketini bizzat D. P. ileri gelenlerinin eseri oldu- gunu ve S mayıs günü Mende- resin oKızılaya "Hürriyet! Hür- riyet/ oOKahrolsun diktatörler! Menderes istifa!" diye bağır- mak için çıktığını oyazmazsa, para yok! Küçükün konuşması sona erince, gençler sevimli Albayı bol bol alkış- ladılar YURTTA OLUP BİTENLER ÖDER yürüyüşler mğleden sonra başkent sokaklarında birdenbire küçük Oo kalabalıklar görülmeğe başladı. Ellerinde bulunan bir takım doğru sessiz sedasız o yürüyorlardı. Başkentte ihtilâli görmüş olanlar, bir yıl evveline döndüler. Hatırlarına ge- çok geçmez, coplar, bombalar patlar- dı. Gençlerden kaçabilenler kaçar, kaçamıyanlar soğuk dört duvarın a- rasına tıkılırlardı. Dudaklarda gene aynı marş yar- dı. Gençler Anıt Kabire doğru yürür- lerken n Paşa marşının yeni şeklini söylüyorlardı: "Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu?" Saatler 14.30'u gösteriyordu. A- nıt Kabir yavaş yavaş gençlerle dol- mağa başladı. Üniversite öğrencileri, fakültelerinde hazırladıkları dövizler- le Atanın huzurunda asil bir yıldönü- münü kutlamağa geliyorlardı. Böylesine büyük heyecanın bir ta- kım pürüzlere yol açması o beklene- mez değildi. Mesela Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde cereyan eden bir olay dudaklarda tatlı tebessümler yarattı. Bu fakültelerdeki törenler bitmiş, saat 14 den itibaren Anıt Ka- bire gidileceği belirtilmişti. Gençler dağılıyorlardı. Bu sırada birkaç kişi- nin öğrenciler arasında dolaştığı ve törene gidilmemesinin daha hayırlı olduğunu söylediği görüldü. İhtilal- den bu yana bu gibi hareketlere rast- lanıyordu. Gençler belirli kişilerin be- lirli hareketlerini biliyorlardı. Gülüm- sediler m bir yıldır herşeye rağ- men kervan yürüyordu. Ankara Üniversitesinde Hürriyet Meşalesi yakılıyor Asıl yananlar: Diktatör o taslakları