Gilt XXI, Sayı: 357 AKİS HAFTALIK AKTUALİTE MECMUASI 1 MAYIS 1961 YURTTA OLUP BİTENLER Türk gençliği İstanbulda 28 -29 Nisan olayları yıldönümünde "Tuna nehri akmam, diyor - Türk gençliği dönmem diyor" Millet Küllenen ateş BE hafta, bilhassa son gün- ri itibariyle, bir Tören Hafta- larak geçti. Nisan sonlarının, ar- tık bizim için anılacak o kadar çok hadisesi vardır ki... 28 Nisan günü İs- tanbulda, bir yıl önce kurşunların vı- zıldayıp polis atlarının masum ve si- imseler üzerine itibariyle renkli bir kutlamaya sah- ne oldu. Ertesi gün Ankarada Mülki- ye ve Hukuk, Gazi Terbiye ve Anka- ra Üniversitesi Hâdiseleri anıldı. Bayraklar asıldı, bandolar çaldı, nu- tuklar söylendi, geçit resimleri yapıl- dı, mehter takımları seyredildi. Ama bütün bu törenlerde bir canlılığın, şevkin, bir yıl o alev alev yanan a- teşin noksanlığı gözlerden kaçmadı. Bir koca yıl köprülerin altından çok su akıtmış ve yeni gelen sular yeni 6 şartlar getirmişti. 1961 Nisanında 1960 Nisanına nisbetle farklı mese- leleri, değişik dâvaları olan cemiye- tin bir yıl önceyi anmak İçin. bir yıl önceki heyecanla yerinden oynadı- ğını söyleme imkânı ortaya çıkmadı. Henüz çetin imtihan bitmiş olmadı- ğından hasretle beklenen o normal ve mesut günlerde 28 Nisanları, 29 N sanları, 27 Mayısları mutlaka bacak rahat bayram havası da bitirdiğimiz haftanın sonunda esemedi. Durgunluğu karamsarlığa veya memleketin sağlam kuvvetlerinin te- mayül değiştirmiş e vermek age en büyü yol açar. Bu ir yanı doğru Dolunina yali bir yanlış teşhis olur. Memleketin sağlam kuvvetleri bugün, 27 Mayıs günü olduğu şekilde ve çapta 27 Mayısı desteklemektedirler. Onun yaman bekçisidirler. O kuvvetlerin temayül- lerinde en ufak değişiklik yoktur. 28 Nisanların yapıcısı Gençlikte de bir karamsarlığı aramak beyhudedir. Ek- sik olan rahattır, huzurdur, gönül fe- rahlığıdır ve törenlerdeki durgunluk onun neticesidir. Kafası meşgul bir insanın nasıl kendini bir başka mese- leye tümüyle, vermesi mümkün değil- se, dolgun cemiyetlerin de kutlama törenlerinde canlılık göstermesi im- kânsızdır. Edebiyat, buna yetmez. Ruhların alevi, saman alevlerinden biraz farklıdır. İkincileri tutuşturma- ya bir kibrit yetebilir. Ama birinci- ler, "hâdiselerin icabı" ile ayarlanır. Bunların başka yollardan tahriki ka- bil değildir. Her gayret boşuna olur. Hadiseleri arzuların gözüyle değil, gerçeğin objektifiyle seyredenlerin bi- tirdiğimiz haftanın sonunda müşahe- de ettikleri şevksizlik uzayan intikal devrelerinin getirmesi tabii b ğın bir neticesidir. Sadece "nasıl ola- cağı" değil, "ne olacağı," sorulan ce- miyetlerde bir durgunluğun ruhlara AKİS, 1 MAYIS 1961