SANATÇI DÜNYASI HİKMET Tam Hikmetle konuştuklarımızı yazmağa durdum, Ankara Rad- yosunda Zeki Müren başladı: "Muhabbet bağına girdim bu gece". Sabahtı Yanık yanık Zeki Müren "Aradım aradım aradım , seni her yerde - Sordum 1ssız gece- lerde sevgilim nerde?" Sabahları kişi daha yufka yürekli oluyor ga- liba. İyiden iyiye dokundu bana. Aşk acısının tadını bilen bilir. Zor- dur. Bilsem sevgilisi nerde, ne yapı- yor, açıp telefonu Radyoya not et- tireceğim."Aman kardeşim "' diye- ceğim, "üzülmesin ben biliyorum sevgilisi nerde? Şurda işte, Sağlık durumu iyi Biraz naz ediyor ama o, da ona düşünüyor. Söyleyiverin de, sabah sabah aglayıp sızlamasın" Sonra aklıma başka bir şey geliyor. “Bu yayın, diyorum, bir çeşit ilan- Kayıp gibi birşey. Herhalde ücrete tabidir! Ana radyolarımız sabah programlarında ilan saati a- yırmıyorlar ki Her neyse baktım içinden çıkıcak gibi degil. Hik- ımızıda böyle kı- rık bir yürekle yazmağa imkan yok. Elim böğrümde bekledim. “Bekle. yen derviş muradına ermiş derler. Ben de erdim muradına Sonunda şarkı bitti. Pencereyi açtım Hikmet elindeki şef değnegiyiğ oynuyordu Güleç, nazik alçak gö nüllü ve iyi bir kişiyle kolmsına lin tam ballanmış olup noktasındaydık. ŞuTürk Müziği - Batı müziği çatış- masını bir de Hikmet Şimşekten öğreneyim dedimdi. Hikmet "mese leyi herşeyden önce bir genci açı- dan görmek gerekir" dedi. "Bir ke- re bu deyim, yanlış. Mesele Türk müziği, Batı müziği işi değil, tek sesli - çok sesli müziktir.Biz Ata- türk devrimleriyle birlikte batı uy- ğarlığı alanıma girdik, Bu uygarlıkı bölünmez bir bütündür. Ancak tü- müyle bir anları taşır. Güzel sanat- lar bir uygarlığın en önemli ögesi. çok sesli müzik ise Batı müzik sa- natının tartışma kabul etmez en- büyük yanı olduğuna göre bizim Batı uygarlığına gerçekden girebil- 30 ŞİMŞEK memiz için çok sesli müziği kabul etmemiz gerekmez mi?Gerekme- sine gerekir,bu. Atatürk devrimle rinin olağan bir sonucudur. ama ge gör ki bizler hala "muhabbet bağı" irip "ıssız gecelerde sevgilim nerde?" diye arakmaktan baş ala- mıyoruz ki ! Hikmet Şimşek Cumhurbaşkan- lığı Senfoni Orkestrasında Şef Yar- dımcısı Arı gibi çalışkan, yerinde duramıyan. hep birşeyler, daha iyi, daha yeni. daha yararlı işler yap- mak isteyen, üstelik hem yapan, hem yaptagını en iyisinden başaran bir genç adam. Kendisini kolay ko- lay ele vermiyor. ndisimin öncü- lük ettigi işlerin hiç birine sahip çıkmıyor. Dilinden düşürmediği tek sözcük şu: "Orkestradaki pi ei larımızla birlikte düşündük, ger- çekleştirdik.." Şimşek bencil duygu- ların üzerine çıkmasını, hem iyice çıkmasını bilmiş. Onun için önemli ama. yapılması gerekli işlerin ger- çekleşebilmesidir.> Müzik dalında Obu işler bir ekip çalışmalarıyla yapıla- bilir. Kendisi şeftir. orkestrayı yö- netir, ama çalışmalar çalışmala- 1 1 t ii lerini 1 ve gönül birliğinin meyveleridir. Hikmet de onlardan biri. Bunları hep Hikmet Şimşek söylüyor. Çok zaman, e uygun bir incelik- le karşısındakine bu sözlerin bas- kısı altında tutuyor. Kendisinin ön- cü olduğu işleri bilseniz bile, on dediklerine inanmış görünüyorsu- nuz. Bir orkestra şefi, müzik dalının önde gelen sanatçılarından biridir elbette. Bakıyorsunuz 80 - 100 kişi, ortadaki adamın elinde tuttuğu değneyin uçuna bağlı gibi. Kema- nından davuluna tek çeşitli , birbi- rinden ayrı çalgılar, o çalgıları ça- lanlar o sallanan değnekten komut alıyorlar. Önlerinde notaları var a- ma ille de o değnek! O değneğin hikmetini, bizim Hikmetten daha açık seçik ögrensem dedim. Anlat- tı. Orkestra dediğimle bir dev çal- gı. Şef de onun çalgıcısı Bilmem kaç çeşit çalgıyı birden dam. İş bu noktada çatallaşıyor za- ten . O dev çalgıyı çalan adam, mü- çalan a- zik sanatının bütün yanlarını, gir- disini, çıktısını iyice bilmek zorun- da. Bütün çalgıları, çeşitli insan seslerini iyice tanıyacak, yönetece- ği eserleri doğru olarak yorumlıya- bilmesi için sağlam bir kompozis- yon bilgisi olacak, bir de şeflik tek- niğini bilecek. bir de önderlik vi bilecek yeteneği olacak.. Öyle her değneği eline alanın çıkıp yapabile- ceği iş değil. Yalnız o da değil, her iyi çalgı çalanın da yapabileceği iş değil. Hani her çalgıyı çalanın ö- nünde notası var, çıkaracağı sesi biliyor, orkestradaki bütün çalgı- cılar kendi paylarına düşen sesleri çıkardılar mı, eser kendiliğinden çalınır dediniz mi, bir şefin gerek- liliğine inanmadınız mı, ortaya gü- zelinden bir curcuna çıkıyor! Ben Hikmet Şimşekin şeflik yeteneğini ölçecek, değerlendirecek güçte de ğilim. Ne var ki anlattıklarını din- leyince bir orkestra şefi, umduğum - dan, sandığımdan daha çok büyüdü gözümde. Hattâ korkuttu beni Ço- cuk oyuncağı değil bu. Peki, Hik- met Şimşek, bu tanımlamaya göre nasıl bir şef ? Şeflikteki başarı çiz- gisi nedir ? İş dönüp dolaşıp bura- ya geliyor. Kendisinden istedim ver- medi Bir yakınımdan buldum. Ak- tarayım buraya, birlikte Hikmet Şimşekin şeflik yeteneğini görelim. AKİS, 1 MAYIS 1961