Özdilek törende Acı hatıralar tazelendi Dinliyenleri, hattâ, kendisinin tevkifi- ne sebep olan fotoğrafçıyı bile heye- can dı. Tören, sükünetle sona erdi. Gelen- ler, geldikleri gribi sessizce dağıldılar. Dudaklarda gene Osman li marşı er ise bir yıl evveline na- zaran değişik hislerle atayondur İstanbul anıyor A nkaradaki tören, bitirdiğimiz haf- tanın törenlerinden ikincisi oldu. 28 Nisanı, cuma sabahı İstanbul kut- ladı. O gün, Mendereszede biçimsiz Beyazıt meydanı gençlerle dolmuştu. Okullar, bayraklarla gelmişti. İstan- bulun sevgilisi 66. Tümenin kıtaları gösteriler yapıyorlardı. o Üniversite bahçesinin tam önünde bir tribün ha- zırlanmıştı. Kanatlarda, süslü tank- lar duruyor Üniversitenin büyük kapısı üzerine asılmış bir Atatürk resmi, emanetlerini iyi muhafaza et- miş evlâtlarına sevgiyle bakıyordu, İki tarafta iki Hürriyet şehidinin mu- --- genç çizgileri göze çarpıyordu. Tribünün tam önünde, bandonun ya- nında Mehter takımı yer almıştı. Evvelâ Üniversite bahçesinde, ilk kıvılcımın parladığı Atatürk büstü önünde 28 Nisan 1960 günü, o "Kan- lı Perşembe" anıldı. a o oyunun namlı aktörleri, Bumin Yamanoglu- lar, Zeki Şahinler yoktu. Yaptıkları- nın hesabını vermek üzere Yassıada- da, efendilerinin yanında bulunuyor- lardı Atatürke, Gençliğin ve bütün milletin minnet ve şükranın nişanesi olarak, heykele çelenkler kondu. Son- ra, Beyazıt meydanına çıkıldı. Orada bir ti sesini takiben üç da- kikalık sükütla Hürriyet şehitleri a- nıldı. Törenin şeref misafiri Başba- AKİS, 1 MAYIS 1961 kan Yardımcısı ve M.B.K. üyesi Fah- ri Özdilekti. Yanında İstanbulun se- vilen iki idarecisi, Vali ve Belediye Başkanı Refik Tulga ile 66. Tümenin omutam Faruk Güventürk vardı. İs- tiklâl marşı ve Gazi Osman Paşa mi hep bir ağızdan söylendi. Bil- a Gazi Osman Paşa marşı bir çok gözlere yaş getirdi. Müteakiben ko- nuşmalara geçildi. Fahri Özdilek, gü- nün en çok alkışlanan hatibi oldu. Vazifemiz bitmemişti. Büyük bir iş yapmıştık, ama gurura kapılmamıza lüzum yoktu. Zira ur sadece hüs- rana yol açacaktı Gaye hak ve ada- leti kurmak, hürriyet güneşini ışıl- datmaktı. Demokrasiyi tesis için yola çıkmıştık. Bu işi mutlaka başar: tık. Zaten merhale merhale ilerlediği. miz istikamet de buydu. Fahri Özdi- lek: YURTTA OLUP BİTENLER "— En Ekimde vazife başlıyacak olanlara, milli irsdenin tecellisi ile iş başına gelecek olanla- ra üzerimizdeki vazifeyi devredece- giz" dedi. Meydan alkıştan yıkılıyordu. Demokrasi Yarışma sonuna doğru itirdiğimiz haftanın sonlarında bir gece, vaktin hayli ilerlemiş oldu- ğu saatte Meclis binasından bir çok Temsilci omuzlarından bir yükün a- gırlığı gitmiş halde çıktılar. Anaya- sanın birinci müzakeresi nihayet ta- mamlanmış ve bir metin ekseriyetin desteğini kazanmıştı. Temsilcilerden biri o ak; şam eyi görüşen A- KİS muhabirin tek cümley- le açıkladı: - — Yapılabilecek ear en iyisini yapamadık ama, en fe- nasını yaptık!" Ertesi gün, ilk oylaması yapıl- mış sekliyle tasarıyı gözden geçiren- ler de gerçekten bu fikre sahip oldu- lar. Bir takım zaruretler, bir takım şartlar bazı eksik, bazı fazla madde- in yaratmıştı. Bu yüzden metin bir yuşma metni" hüviyeti oldu. Ama daha siyada Maki meşalelerle ala- kalı bu faska yanında devlet ve hü- kümet mekanizmalarının işleyiş kıs- mını ihtiva eden fasıl zaten daha dik- katli, basiretli hazırlandığından, bir de bunlar üzerinde uzun nutukler at- ma imkânı olmadığından Anayasanın "muvaffak bir anayasa" etiketini sağlaması güç olmadı. Tasarı, girdi- gimiz hafta yeniden ele alınacak ve ikinci müzakeresi yazılacaktır. O mü- zakereler ke ğa bazı Mi tadil edileceği bazılarının belki me- tin dışı abii muhakkaktır. Bunların başında milletvekili maaş- larıyla ilgili madde gelmektedir. Hakikaten bitirdiğimiz o haftanın Kimle, o maddenin kaleme alınış tar- . H. P. ne pek pahalı malol- duğunu görmek iktidara namzet par- tinin ileri gelenlerinin aklını biraz rötarla da olsa başına getirdi. As- lında, C.H.P. yerakip partilerin ve ka- lemlerin yaydıklarının aksine Temsil- ciler Meclisi bir r değil, bir platon tesbit ai ili maaşı, birinci derecedeki bir memu- run maaşında li fazla olamaya- cak, yolluk da bu maaşın miktarım asla geçemeyecekti. Maddenin kabu- lüyle beraber kalemler derhal ele a- lındı ve hesap masasının basma otu- ruldu. Birinci derecede bir memur brüt olarak, yani kağıt üzerinde bu- gün 2700 lira alıyordu. Eh bir de ay- nı miktara kadar çıkabilecek yolluk vardı. Demek ki, önümüzdeki - 11