üst tarafında Sanayi bakanlığı yazı- lı binanın önünde bir müddet durak- ladı, sonra ağır ve ürkek adımlarla bakanlığın vişne çürüğü rengi halı- larla kaplı (Oo merdivenlerini çıkmağa başladı. Birinci katta, sol tarafta bu- lunan odanın kapısını tıklattı ve gir- di. Uzunca odanın dip tarafında, ma- sanın başında oturan adam, geleni karşıladı ve elini uzattı. Gelen, kendi- ni tanıttı: " Efendim, ben yeni Sanayi Ba- kam İhsan Soyak" Bakanlığın Hususi Kalem Müdürü Sebahattin Tunç birden telâşlandı ve yeni Bakam tanıyamamış olmaktan duyduğu üzüntüyü belirterek, Soyaka odasını gösterdi. İnkılâp Hükümeti- nin yeni Sanayi Bakam İhsan Soyak, saatlerin 15.30'u gösterdiği bir bahar günü böylece vazifeye başlamış oldu. Bir.* süre var ki, insan İstanbulda n Havadisi, Ankarada Kudre- ti e bir yıl önceye gitmiş gi- bi <oluyor ve "Bu adamlarda hiç ka- fa yok!" diye, dudağını bükmekten kendini alamıyor. Bir koca iktidarı, hem de koltuğa yerleştiği gün top- la, tüfekle yıkılmayacak gibi görü- nen bir koca iktidarı sadece On yılda ufalayıp ufalayıp bir küçük adaya tıkıveren metodların şimdi başarı sağlayacağını sanabilmek için akıldan yana biraz fakir ol- mak lâzım değil midir? Son Hava- diste bir başlık: "İnönü Eski Demokratlar için ne müjde.. Bir yıl önce de, C. H. P. Ge- nel Başkanı soğuk alıp bir kaç gün evden (çıkamayınca manşetlerde bayram edilirdi: “İnönü ağırlaştı!" Hani, bir "Öldü!" diyebilseler, Sa- yarlar ve Menderesler evlerini do- natacaklardı. O başında herkesi sahiden bir endişe alırdı. Telefonlar işler, gazetelerden haberler sorulur, yazı- lanın ancak bir temenniden ibaret olduğu anlaşılınca evvela rahat ne- fes alınır, sonra D. P. nin itibarı bi- raz daha düşerdi. Aradan bir yıl geçtiği, daha da mühimi, aynı tak- tiklerden medet umacak kadar saf kimselerin kolay kolay türemeyece- ği sanısı yerleştiği için bâzı kimse- ler sahiden (ene (meraklanmışlar mıdır? Bilinmez. Ama bunun kuyrukla yalan olduğu ortaya çılan- ca aynı akibet, itibarsızlık, uydu- rukçuların alnına şüphesiz gene ya- pışaçaktır. İnönü hasta, İnönü kon- g AKİS, 1 MAYIS 1961 Hayli geciken tâyin hakkında İlk haberler Başkan Gürselin İstanbulda bulunduğu sıralarda ortaya çıkmış ve Soyakın Bakanlık o vazifesini kabul için mehil istediği şayi olmuştu. An- laşılan mehil sona ermiş ve yeni Ba- kan İstanbuldaki işlerini tasfiye ede- rek vazifesi başına koşmuştu. Bakanlığım tescil edan kararname haftanın sonundaki cumartesi günü yayınlanınca, haber süratle yeni Ba- kana ulaştırıldı. Bir taraftan da Sa- nayi bakanlığına telefonla, yeni Ba-. ın o gün vazifeye başlıyacağı bil- dirildi. Tabii haber bakanlıkta sürat- le yayıldı ve bu eski işletmecinin işba- şına getirilmesi memnuniyet uyan- dırdı. . Yeni Bakanın bakanlıktaki ilk mesai günü pek verimli olmadı. Zira yaradılıştan nâzik olan İhsan Soyak, YURTTA OLUP BİTENLER şi ll ilgilileri rahatsız etme- mek mu sebebiyle ilk gün sadece Hususi Kalem Müdürü ile sohbet et- ti, odasına ve koltuğuna alışmağa ça- lıştı. Sohbet saat 19.30'a kadar sür- dü. Bundan sonra, geldiği gibi sessiz - ce bakanlığı terketti ve Ankara Pa- lasa yerleşti. Ne var ki, asıl bundan sonrası Soyak için hareketli oldu. Zi- ra tâyin ve Soyakın işe başlaması ha- beri basın mensupları tarafından öğ- renilmiş ve muhabirler yem Bakanın peşine düşmüşlerdi. Geride bıraktığımız haftanın so- nundaki gün vazifeye başlayan İhsan Soyak, ilk iş olarak bakanlığının u- mumi durumu hakkında ilgililerden malümat alacak ve sonra bilinen ini- siyatifiyle paçaları sıvayacaktır. Şu- ası muhakkaktır ki, Soyakı Sanayi bakanlığında pek çok pürüzlü iş bek- lemektedir. Bayat Taktikler sültasyon için İstanbula gidecek, İnönüyü Tıp Fakültesi profesörleri muayene edecekler, İnönü şöyle, İ- nönü böyle.. Hakikat, İnönünün, günde üç celse akteden Temsilciler Meclisi çalışmalarına katılmasıyla fazla yorulacağım gören doktorla- rın tavsiyesiyle iki aylık bir izin al- masından ibaret. Zira İnönü, her- kes bilmektedir. meşhur vazife ve mesuliyet duygusuyla bir toplantı- ya katıldı mı, yerinden dahi kalk- maksızın saatler ve saatler görüş- meleri, salonda başka kimse dahi kalmasa dikkatle izlemektedir. Tam, Menderesin aksi bir huy! Hem Son Havadiste, hem Kud- rette bir başka başlık: "C.H.P. li Hasan Tez sahtekârlık suçundan yargılanacak!" Vay canına, demek C.H. P. nin, kim ne derse desin fe- ragatli ve fedakâr neferi Haşan Tez bir sahtekâr!. Aslında, bir dâva a- çılmamış değil. Hasan Tezi rakiple- ri, Temsilciler Meclisine esnaf tem- silcisi olarak girme hakkına sahip bulunmadığı ithamıyla mahkemeye vermişler. Zira Tez, temsilcilerin seçildiği kongrede delege sıfatım taşımıyormuş. Ama mahkeme, ilk celsede, Hükümet Komiserinin top- lantının başında "Temsilci seçilmek için delege sıfatı taşımaya lüzum yoktur. Delegeler kendi aralarından veya hariçten Esnaf Temsilcisini se- çebilirler" dediğini tesbit ederek dâ- vayı reddetmiştir. Simdi,den basit meslek âdabı bu neticenin " P. li Hasan Tez sahtekârlık suçun- dan yargılanacak" başlığı gibi bir başlıkla Kudretin ve Son Havadisin okuyucularına bildirilmesini gerek- tirmez mi? Ama nerede! Maksat, tabii çamur atmaktan ibaret.. Son Havadiste başka bir başlık: “Falih Rıfkı Atayın saygısızlığı -A- tatürk için saygı duruşu yapılırken viski içti, duruşa iştirak etmedi". Ne ayıp! Hem de Falih Rıfkı Atay gibi bir Atatürkçü için.. Ama hâdisenin sâdece aslı değil, üste- lik astarı da yoktur. Baştanaşağı uydurma, baştan aşağı yalan. Atay gene dua etsin. Zira pek âlâ başlık şöyle de olurdu: "Falih Rıfkı Atay tramvayda yankesicilik yaparken yakalandı" veya ara- ma-tarama ekipleri Falih Rıfkı A- tayı Lüks Nerminin evinde bastı- lar." Haber böylesine palavra, bu derece hayal mahsulü. Eski ağıza yeni taam veya ye- ni ağıza eski taam mı ? Yoo! " Eski ağıza eski taam! Çünkü Son Havadisi 26 Mayıs 1960'ın Ha- vadiscileri, Kudreti 26 Mayıs 1960' ın Zafercileri çıkarıyorlar. oAnla- şılan, . adamlara ustaları taktik di- ye, öğrete öğrete bir bunu öğret- Öğretmedikleri, yalancının yatsı zamanı gelip çattı mı bir kuv- vetli nefesin bu mumu püf diye üfle- yiverdiği.. Bunlar mı eski Demok- ratları tüm aptal sanıyorlar, yoksa bunları kullanan yeni ustalar mı biraz saf, her halde zaman göstere- cek. 13