Amerika Televizyonda başka anneler de sorulara cevap ver- diler. Bunlar çocuklarının zencilerle okumaktansa, ca- hil kalmalarını tercih edeceklerini söyliyen annelerdi. Hakikaten de çocuklarını okullardan çekmişlerdi ve özel okullar açmak üzere teşebbüse geçilmişti. o Bun- lardan hiç birisi bu zenci düşmanlığının neden ileri geldiğini izah edemedi. Gazetecilerin bu sualleri onları şaşırtıyordu. Belki ie: kafalarını işletselerdi Ame- rikaya koskoca bir anın ve hür insanların sem- patisini kaybettiren bi inatçı tutumdan vazgeçecek- lerdi. Evet, Amerikalıların fikir hayatları parlak de- ğildir. Hayallerini kolay kolay işletmezler, meselelerin maddi taraflarını manevi taraflarına daima tercih eder ve bunları çözmeğe' gayret gösterirler. Konuşurken hiç te parlak değildirler. Buna mukabil Amerikalı kolunu on defa kaldırmak yerine bir defa kaldırmak, fakat on defalık İş yapmak davasını halletmiştir. Bunun için ça- lışmaktan, kafa yormaktan çekinmez. Çalışkandır, ama boşuna gayret sarfetmez. Kendisine kıyarak çalışır, ama en ufak gelirli adara bile evinde bir kral gibi rahat etmek ister. İşte Amerika bunda muvaffak olmuştur. Fazla mürekkep adam olmamanın bir faydası da Amerikalının yaptığı işi ve bulunduğu, yaşadığı köyü sevmesidir. Hoş, Amerikada bizim anladığımız mânada köy yoktur ama, ne de olsa küçük şehirlerde büyük şehirlerin cazibesini bulmak imkânsızdır. Buna rağmen Amerikalı küçük şehrinde oturur, orayı güzelliştirme- ye çalışır ve bunu pratik yoldan, meselâ evini ve bahçe- sini düzelterek, halleder. Hangi Amerikalı ile konuş- tumsa, bulunduğu yeri sevdiğine şahit oldum. İşinden şikâyet edenine de pek az rastladım. Amerikalı için kü- tük İş yoktur. Yükselmek, ekseriya, sahibi bulunduğu İşi büyütmek demektir. Her Amerikalı muayyen bir tahsil yapar, liseyi, eğlene eğlene kolayca bitirir. Zor tahsil üniversite tahsilidir ve ancak okumasını sevenler üniversiteye giderler. Ekmeğini iyi kazanan insan ol- mak, teşebbüs sahibi, girgin insan olmak, yüksek tah- silli insan olmak kadar makbuldür. İşte bunun içindir ki Amerikada en pısırık sınıfı memurlar teşkil eder ve ekseri tatmin edici değildirler. Amerikalılar arkadaşlıklarında pek fazla samimi olmazlar ama, sade, iyi niyetli, hareketlerinde ve söz- lerinde daima samimi olan kimselerdir. Nezaket için dahi Amerikalı yalan mi ve düşündüğünü ifa- deden hiçbir zaman çekinme Birçok dâvalarını halletmiş bir memlekette doğru- su siyasi hürriyetler mevcudiyetlerini bile pek hisset- tirmiyorlar. Çünkü Amerika gibi kanunlara riayetkar, oturaklı bir demokraside siyasi hürriyetsizliği vur etmek bite imkânsız seçimlerde ol- sun, en ufak bir huzursuzluk hissedilmiş değildir. Fa- kat bir Avrupalının Amerikadaki İctimai hürriyetleri derhal hissetmesi gayet tabiidir. Çünkü hiçbir cemiye- AKİS, 1 MAYIS. 1961 Jale CANDAN tin bu kadar baskısız ve hür olabileceğini sanmıyorum. Sosyal hayat esas bakımından köyde ne ise, şehirde odur. Başkasına zarar vermedikçe kimse kimseye hesap ver- mez ve hürriyeti tam mânasile hissederek yaşar. Mese- lâ erkek kadınla ve kadın erkekle istediği şekilde arka- daşlık eder. Evlilik hayatı ise orta sınıfta o nisbette mazbuttur Amerikalılar dik dururlar ve nezaket için olsun, politika için olsun el sıkarken hiçbir zaman eğilmezler. Doğrusu, Amerikalılardaki bu fazla dik tavırlar insana batmıyor değil, ama bu madalyonun ters tarafı. Eğil- meden el sıkmak... Buna küçük yaştan alışmak herhal- de güzel birşey...