DÜNYADA OLUP BİTENLER. Buna rağmen Cezayir şehrinin, asi generallerin ve bunların emirlerinde- ki askeri birliklerin elinde bulundu- ğunu söylemek zorundayım" diyordu. Bu satırların yazıldığı sıralarda Fransa ve Çezayirden son durum hakkında bir malümat almak kaabil olmamıştır. Cezayirle bütün komşu bölgelerin irtibatı ini ve muha- berata sansür konulmuş Küba Savaş başladı (Geride bıraktığımız haftanın başla- rında bir sabah, bütün Amerikan. radyolarında, heyecanlı bir gür se- sin okuduğu ispanyolca bir bildiri yayınlandı. Heyecanlı ses sözlerine "Kübanın kurtulup savaşı başlamış- tır" iye başladı ve şöyle devam etti: u sabah, şafakla beraber, şehirlerde ve dağlarda bulunan bü- tün Kübalı vatanseverler, ülkelerini komünist zulmünden ve Fidel Cast- ro'nun elinden kurtarmak için savaş- maya başlamışlardır." Gerçekten, Amerikan radyoların- da bu İspanyolca bildirinin yayınlan- dığı pazartesi günü, o saatlerde, Ha- anada bulunan bütün yabancı basın tebesiizileri de dünyanın her tarafına Fidel Castro aleyhtarlarının Kübaya bir çıkarma denemesine giriştiklerini ve Kübada çok kanlı bir iç savaşın başladığını bildiriyorlardı. Gerçi çı- karma yapıldıktan sonra Kübadaki bütün haberleşme vasıtalarında ak- saklıklar olmuş, çeşitli radyolardan birbirini tutmak haberler verilmeye başlanmıştı ama, güvenilir kaynak- lardan alman bilgilere göre, Castro aleyhtarlarının giriştiği hareket hiç de küçümsenecek cinsten değildi. Hareket, Castro işbaşına geçtik- ten sonra Kübadan kaçarak dışarıda teşkilâtlanan Castro aleyhtarlarının, pazartesi sabahı güneş doğmadan yaptıkları Ur çıkarma ile başladı. Bu çıkarmayı yapanlar,- Kübaya ne- reden gelmişlerdi? Bu sorunun ce- vabı kesin olarak bilinemiyordu. Ko- münist kaynaklara göre bunlar A.B. D. nin güneyindeki bir noktadan A- merikan deniz taşıtlarına bindirilmiş ü tarafından taşınmıştı. a göre ise, durum böyle değildi. Castro aleyhtarları kendilerini in is geti- taşıtlara bir Amerikan limanın- değil, Guatamala'dan binmişler- di. . BİZ gibi, Castro işbaşına geç- tikten sonra Küba ile Guatamala a- rasındaki münasebetler çok gergin- leşmiş, hattâ çok geçmeden kopmuş- “ Cevabi. kesin olarak O bilinmeyen soruların, cisi, Kübaya e yapan Castro aleyhtarlarının kaç ki 8 şi olduğuydu. Bu sorunun cevabı da, çeşitli kaynaklara göre değişiyordu. Castro'ya yakın kaynaklara göre Kübaya çıkan âsilerin sayısı beş yü- zü geçmiyordu. Halbuki âsilere kar- şı sempati duyanlar, bu sayıyı beş bine kadar çıkarmakta tereddüt bile etmiyorlardı. Herhal hakikati bu ikisinin ortasında aramak, en doğru hareket olmalıydı. Alınan haberlere bakılırsa, Castro aleyhtarlarının giriştikleri çıkarma hareketi, inceden inceye plânlanmış, çok iyi hazırlanmıştı. Asilerin pazar- tesi bam Kübanın üç önemli nok- tasına birden çıkarma yaptıkları an- laşılıyordu. Âsiler, asıl darbeyi, Kü- banın en güney eyaleti olan Las Vil- las üzerinden vurmak istemişlerdi. Kuvvetlerinin en büyük kısmını Ha- vanadan yüz mü kadar uzakta bulu- nan Playa Larga'ya çıkarmaları, bu niyetlerini açıkça belli etmişti. Aske- ri yazarlara göre Playa Larga'zun ele geçirilmesi yalnız Havananın güven- liğini tehdit etmekle kalmıyacak, ay- nı zamanda Cienfuegos'taki deniz üs- sünün Havana ile irtibatını da kese- rek Castro'yu en güvendiği kozlar- dan birinden mahrum edecekti. Castro aleyhtarlarının çıkarma yaptıkları ikinci yer, Kübanın en do- ğu ucundaki Oriente eyaletinin Bara- coa limanıydı. Baracoa limanı, Küba- daki Amerikan üssü Guantanamo'ya. giden yolun başlangıcında bulunu- yordu. Bu bakımdan, Baracoa'yı ele geçirdikten sonra asiler übadaki Amerikan kuwetleriyle kolaylıkla temasa geçebilirlerdi. Nihayet, Castro aleyhtarlarının çıkarma yaptıkları üçüncü yer de, übanm en batı ucundaki Pinar del Nikita Krutref Ekmeğine yağ. sürüldü Rio eyaletinde Cabanag limanıydı. vanaya yalnız 38 mil uşaklıkta bulu- nuyordu. Tabi! bu limanın en büyük özelliklerinden biri de, âsiler taraf m- . dan itiraf edilmemekle beraber, AB. D. ne olan yakınlığıydı. Zaten çıkar- manın başladığı andan itibaren baş- ta Castro olmak üzere birçok politi- kacılar bu işte bir Amerikan parma- ğı olduğunu iddia etmeye başlamış- lar ve bütün bu olup bitenlerin soru- munu “Washington'un üzerine yükle- mişlerdi. Bir geçimsizliğin hikayesi Aslinda, bazı aşırı ithamlardan ka- çınmak şartıyla, geride bıraktığı- mız hafta içinde Kübada olup biten- lerde Amerikanın küçümsenmiyecek bir payı olduğunu söylemek yanlış sayılamaz. Bilindiği gibi, Castro iş- başına geçtikten sonra A.B.D. ile Kü- ba arasındaki münasebetler çok ger- ginleşmiş, geçen yıl patlak veren bir-iki buhrandan sonra nihayet bu yılın başlarında o kesilivermiştir. İki komşu arasında son yıllarda patlak veren geçimsizliğin sebepleri, , çeşitli- dir. Bunların başında, politikasının, Eisenhower idaresi sı- rasında, Amerikan sermayesinin çı- karım korumak gibi dar bir düşün- ceyle halk tarafından sevilmeyen ida- releri tutması gelmektedir. Gerçekten, bu düşüncenin etkisi altında olan Fisenhower idaresi, Kü- bada uzun müddet Batista gibi bir diktatörü desteklemiştir. Fidel Cast- ro, Batistayı devirmek için çalışır- ken Amerikan silâhlarına karşı çar- pışmak zorunda kaldığını halâ unu- tamamaktadır. Bundan başka, Was- hington'da oturanlar, Castro İşbaşı- na geçtikten sonra Kübada devir de- giştiğini, yeni Küba idarecilerinin a- maç ve tutum bakımmdan eskilerin- den çok farklı olduklarını usun müd- det kavrıyamamışlardır. Castro ida- resinin bilhassa iktisadi bağımsızlık yolundaki çalışmalarının A.B.D. ta- rafından anlayışla Kiel ve erikan sermayesinin her alan da bu çalışmaların karşısına bir en- gel olarak dikilmesi, uzun müddet iki devlet arasındaki geçimsizliğin baş- lıca kaynaklarından birini teşkil et- miştir. Dünyanın en kudretli iki dev- letinden biri olan A.B.D. nin bu kü- çücük komşusuna karşı büyük bir a- lınganlıkla hareket etmesi ve Küba hükümetinin her hareketine karsı şiddetle mukabelede bulunması da münasebetleri güçleştiren unsurlar- dan biri olmuştur. Nitekim, Washing- ton idarecilerinin geçen yıl Castro'yu yola getirmek için iktisadi zorlama tedbirleri almaları, bu arada Küba- nın başlıca gelir kaynağı olan şeke- AKİS, 24 NİSAN 1961