de iki blok bulunduğuna göre bir en- dişe bahis konusu delildir. Titiz çalışma yakat bitirdiğimiz hafta, M.B.K. Se- ci ununu bitirip istirahate çekilmedi. Gerçi bir süredir devam e- den fasılasız toplantılara ara verildi. Ama bunun sebebi, üyelerin Anayasa üzerinde çalışmalarına fırsat verme arzusuydu. Nitekim kurmaylar toplu başladılar. mi arada, zı mühim maddeleri "üzerinde de mitenin resmi görüşlerinin tesbitine Cumhurbaşkanlarının ve- recekleri yetki üzerine- tayin edilme- si uygun görüldü. Komitede Anaya- sa bahsinde de basiret ve sağduyu hakim olunca, bilhassa bu metin üze- rinde hafiflikle oynama arzuları ilti- fat görmeyince işler nisbeten kolay- laştı. M.B.K. ni önümüzdeki hafta gene çetin bir çalışma beklemektedir. Ko- mite içinde bazı kurmaylar. Millet- vekili sayısının pek az olmasına ta- raftar bulunmaktadırlar, işin garibi, bu fikrin müdafileri, (Cumhurbaşka- nının tek dereceli seçilmesi taraflısı olanlardır. Milletvekili o sayısının a- zaltılmasını savunanlar, 100 bin seç- mene 1 milletvekili düşmesini iste- mektedirler. Ancak bu fikrin ne ka- dar itibar göreceği bilinmemektedir. Zira üyelerin büyük bir kısmı aksi fikirdedir ve bir mübalağaya aleyh- tardır Par rti, politikacı, milletvekili düş- manlığı -yahut allerjisi- 27 Mayıstan bu yana kuvvetinden çok kaybetmiş, bunlarsız bir Demokrasi olamayaca- ğı gerçeği -dikensiz gül olamayacağı gibi- kabul edilmiştir. Temsilciler Demokratik hesaplaşma — nümüzde açılan hafta içince Tem- Ösilciler Meclisi, bir büyük imti- han verecektir. İmtihan, meşhur "Vergiler" konusunda cereyan ede- cek; arazi ve bina vergilerindeki son aşırı zamları tadil eden tasarının mü- zakeresi yapılacaktır. Bilindiği gibi bu zamlardaki hatalar görülmüş ve M.B.K. bunların izalesi için Hükü- mete gayrıresmi yetki, daha doğrusu muvafakat vermiştir. Bunun üzeri- ne Maliye Bakam Kemal Kurdaş bir tadil tasarısı hazırlayarak bunu Tem- silciler Meclisine sevketmiştir. Ta- sarı evvelâ Maliye Komisyonuna git- miş, fakat burada bazı C.H.P. li tem- silcüerin fazla gayretkeşliği yüzün- den içinden çıkılmaz bir duruma yol açmıştır. Kurdaş, vergilerde Bütçeye 80 milyon liralık bir zarara yol aça- AKİS, 24 NİSAN 1961 Ne kafadır, bu! Muhalefetin insanları şirin, iktidarın sevimsiz gösterdiği bir gerçek- tir. Memleket idaresi bütün mesuliyetlerin en büyüğüdür, mesuliyet ise mutlaka bir takım vecibeler yükler. Bunlar, münakaşası caiz hususlar değildir. Memleket idare edenler veya edecek olanlar, dışardan gazel okuma faslını bitirip bizzat şanoya çıkmış şarkıcı vaziyetindedirler. Her hareketleri kontrol edilecek, her hatâları tenkide uğrayacaktır. Üstelik, fazla hoşa gitmeyecek tasarruflarda bulunmaları da şarttır. Bazen sı- kıcı tedbirler alacaklardır, zevksiz kayıtlar koyacaklardır, türlü hesap- lar yapacaklardır. Madem ki milletin mukadderatı ellerine terkedilmiş- tir veya terkedilecektir, bu görevi kusursuz yapmak için gerekirse kaş- larım dahi çatacaklardır. Ama durum zaten buyken, Temsilciler Mec- lisindeki bir takım C. H. P. li sözcülerin kendilerini ve mensup oldukla- rı partiyi niçin daha da çok yıldırım altında bırakmak için âdeta hususi gayret sarfettiklerini anlamak kabil değildir. Millet, iktidarın mesuli- yetinden doğan abusluğu anlar ve mazur görür. a lüzumsuz kasıl- maları, sebepsiz hışımları, budalaca çalımları, kendini beğenmişliği ve tafrafuruşluğu hoş karşılamak için hiç bir sebep yoktur. Temsilciler Meclisinde bir takım meseleler görüşülürken C. H. P. li temsilciler ama, seçmene selam sallayan veya herkese mavi boncuk dağıtan, şahsi çıkarı peşinde koşan, hayatında bir tek prensibe İnanma- mış kimseler değil; Genel Merkezin desteğine sahip, yarıresmi sözcüler- görüşleri savunuyorlar. Bunların çoğu, haklı görüşler. Meselâ, ga- zete kapatmak hikâyesi. Bir memlekette ki siyasi partiler kapatılabi- lir, o memlekette aynı ME gazete kapatılmaması aklın alacağı bir husus değildir. Ama bu görü . H. P. li temsilcilerden bâzılarının savundukları tarzdan daha imiz, daha kaba, daha biçimsiz ie savunmak güçtür. Nitekim bu yüzdendir ki o haklı görüş, C. H. bin tane tariz getirmiştir. Diyorsun ki "Gazete, ancak partilerin m. tılma sebeplerine eş sebeplerden dolayı kapatılabilir." Mükemmel! Peki, partileri kime kapattırıyorsun? Üç hakimli mahkemelere mi? Hayır. Anayasa Mahkemesine. O halde, niçin gazete kapatma selahiyetini de Anayasa Mahkemesine vermezsin? Bunun arkasında bir gizli düşünce yatıyor mu, yatmıyor mu, bilinmez. Ama sineğin mide bulandırdığı mu- hakkaktır Şimdi denilecek ki: "Efendim, Temsilciler Meclisinde Parti Grubu yok. Orada herkes, kendi fikrini savunuyor.." Kazın ayağının Merkezle alâka- sı bulunan temsilciler bahis konusu olunca öyle olmadığı muhakkaktır. Onların ağzından Menderese has bir edebiyatı işitmek insanı hem üzü- yor, hem de korkutuyor. Korkutuyor, ama millet hesabına değil, kendi- leri hesabına. Demokrasiye inanmadıkları halde kaderin cilvesiyle De- lekelemelerine cevaz yoktur. Bu, milletvekilleri maaşı nedir? Plâfonun konması, itibar da sağlar sanılıyor? Sanılıyor mu ki Çirkin Poli- tikacı tipi D. P. saflarında iğrenme hissi veriyordu da, C. H. P. safların- da bağıra basma duygusu uyandıracaktır ? n haklı dâvayı dahi bir savunma usulü, âdabı, yolu vardır. Sevim- siz olmak, politikada hiç kimseye bir şey kazandırmamıştır. Kasılan politikacı, o kendini beğenmiş, ukala tip, elinde kudret tevehhüm ettiği için her şeyi yapabileceği inancında olan zavallı -hiç bir şey yapamaz!- bütün partilerin başım belaya giamaya yeter de, artar bile. tidarın eşiğinde, n tehlike çanları çalmaktadır. O çan ların sesine mutlaka kulak ermek azımdır. C. H. P. ileri gelenleri sırça köşklerinden başlarını uzatıp etrafa biraz bakarlarsa, kendilerine zarar verenin sandıkları gibi sâdece M. B. K. nin yanlış tasarrufları olmadığı- nı kolaylıkla görebilirler. cak indirimi göze almış ve tasarısını ona göre hazırlamıştır. Temsilciler indirimin mabetlerine öylesine bir balta vurmuşlardır ki Bütçeye bindi- rilen yük 200 milyonun üzerine fırla- mıştır Hadise bitirdiğimiz haftanın baş- larında, M.B.K. tarafından duyulur duyulmaz sert reaksiyona yol açtı. İşte, politikacıların Mere buydu! Zira vergilere ya am, aslında, prensip itibariyle nlp değildi. Fa- kat bu iş için zamanın ve zeminin müsait bulunmamasının yanında ger- ktadır ama, onun tamiri artık bahis konusu değildir- 15