EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI Refik Tulgayı Anlatıyor kalmıyorlar, yazları da ekseriya beraber sayfiyeye çıkıyorlard Aradan seneler geçti. Haremlik- teki ilk mektep talebesi tahsiline devam etmiş, nihayet Edebiyat Fa- kültesi talebesi olmuştu. Selâmlık- taki ailenin en büyük derdi ise Re- fik beyin Harp Akademisini bitir- miş olmasına kalmaktaki ısrarıydı. Bilhassa ab- lası çok üzülüyordu. Kardeşinin yaşı 30 a gelmişti. Bekârlık haya- tına has bir takım alışkanlıklar e- dinmiştir. Hep kendi başına buyruk olsun istiyor, biraz beklemeğe, in- tizamsızlığa tahammül edemiyor- du. Üstelik mesleğini de her şeyden üstün takıyordu. o Evlenmeye razı olması için namzedin güzel, mesut olabilmesi için da uysal, zeki obuası lâzımdı. Söyleşini bulmak ta kolay değildi. Uzaklarda aramaktan az kalsın bitişik evde oturan ve bütün bu vasıfları haiz olan genç kızı gö- remiyeceklerdi. Abla banim gözleri açılıp, hâlâ perçemli, beyaz bereli ilk mektep talebesi nazarıyla bak- tığı ve 12 senedir elinde büyüyen Jalenin güzel, olgun bir genç kız haline geldiğini farkettiği gün ar- kadaşından kızım istedi. Düğünleri 1939 Ağustos ayında Orduevinde yapıldı, Jale hanım So- ğanağa (mahallesindeki eve gelin geldi. Bir kaç gün sonra da Fran- saya harekat ettiler. Refik Tolga Paris Ataşemiliter Muavinliğine tâyin olmuştu. Karı kocanın niyeti tahsillerine de devam etmekti. Ja- le hanım Sorbonne'a yazılacak, Re- fik bey ise Fransız Harp Akademi- sinde okuyacaktı. Eylül ayında baş- layan harp, milyonlarca insan gibi onların da plânlarım altüst etti. Fransada üç sene kaldılar. Bu a- rada Refik bey eri olmuş, ni de bi- tirmişti. Almanlar Sedandan Fran- sayı işgale başladıkları gün Refik bey Paristeki kordiplomatikle bir- likte cenuba hareket etti. Allahtan daha evvel Ok çocuğunu bekleyen eşini memlekete göndermişti. Zor bir doğumdan sonra bir kız çocuğu dünyaya getiren Jale hanım koca- sına nasıl haber (vereceğini bile- medi. Bulunduğu ver hakkında en AKİS, 24 NİSAN 1961 ufak bir fikri yoktu. Ancak 20 gün sonra Retik beyin Vichy'ye vardı- ğım öğrendi ve müjdesini verdi: "— Ben ve Nimet sıhhatteyiz." Bebeğin ismine çoktan karar ver- mişlerdi. Kız olursa, Refik b annesi gibi Nimet, oğlan olursa da Jale hanımın babası gibi Hürrem olacaktı. Yolculuğa tahammül ede- cek hale gelir gelmez Bayan Tulga, bebeğini alıp, kocasının yanına döndü. 1943 de Türkiyeye avdet ettiler. İstanbul (Üniversitesi im Alayında Askerlik Öğretmen ii başladı. İlk olarak Üniversi- te gençliği ile temas etmiş oluyor- avai, bir takım aşırı tema- yüllere sahip diye tanılan çocukla- rın aklıselimi, vatanperverliği genç kurmaya çok tesir etti. Bütün ömrü boyunca gençlikle temasında bu ilk intiba hakim olacaktı. 1943 - 46 a- rasında Genel Kurmay Özel Kalem Müdürü ve Emir Subayı oldu. Dün- ya Harbinin en çetin anlarıydı. Bu sırada Kâzım Orbayın yanında bu- lunmak, bü askeri ve siyasi dâ- vaların nasıl çözüldüğünü yalandan takibetmek Tulga için çok faydalı Tulga kızıyla İyi asker - İyi baba oldu. Nitekim Orgeneral Ortayın, hayatına en fazla tesir eden insan- lardan biri olduğunu sık sık tek- rarlar. Tulgalara bundan sonraki Ba- yatları hep birbirine zıt yerlerde geçti. 1947 - 50 arasında Washing- ton'da Ataşemiliter olarak bulun- duktan sonra iki sene Sarıkamışta Turen Kurmay Başkanlığı yaptı. 1952 da tekrar Parise Nato Haber Alma Dairesine gitti. Bir sene son- ra Tolgalar kendilerini gene Şarkta buldular. Refik bey Erzurum Kızıl- varık Alay Kumandanı olmuştu. Mutlu günler İni hanım m en güzel ünleri dağ acındaki aa geçirdiklerini " söylüyor. Orada kasaba diye bir şey yoktu. Dünyaları garnizondan ve bir avla üzerine sıralanmış 15 aileden İba- retti. Karı kocanın dünyanın en bü- yük şehirlerinde bulunduktan son- ra, böyle dağ basında oturmaya ra- zı olmayacaklarını zanneden arka- daşlarına bar ikisi da şiddetle iti- raz elliler. Refik Tolga lota bir tek vazife anlayışı vardı. O da asker o- larak memleketine hizmet etmekti. Bu hizmet, icabında Şarkta, ica- bında garpta olabilirdi. Ona alâka- dar eden yegane şey vazifesini hak- kıyla yapabilmesiydi. Bu zihniyet- le kan koca Kızılvarıka dört, elle sarıldılar. Cemiyetin sun'iliklerin- den uzak, tabiatla başbaşa kalmış- lardı. Refik bey at sırtında civan dolaşırken Jale hanım o zamana ka- dar öğrenmeye fırsat obulamadığı işleri yapıyordu. Yürüyüş, kayak, binicilik en büyük zevkleri haline geldi 1954 yazında bir gün Refik bey, civardaki karakolları dolaş- maktan henüz dönmüştü ki, acele olarak Ankaraya. çağrıldı. Jale ha- nımım eşini karşılamak üzere yap- tığı bütün hazırlıklar unutulmuş ve Refik bey hareket etmişti Kısa bir müddet sonra Bayan Tolganın da sevgili Kızılvarıkını terketmesi ica- betti. 10 Haziranda Ankaraya var- dığında kocası İstasyona ona kar- şılamağa gelemedi. O sabah Cum- hurbaşkanlığı Başyaveri olarak va- zifesine başlamıştı, iki sena nihaye- 25