YURTTA OLUP BİTENLER bulda teşkilât kurma faaliyetleri bu minval üzere devam etmektedir. A. P. içinde, Y.T.P. için de durumun pek memnuniyet verici olduğunu iddia et- mek için bir Cevdet Perin veya bir İrfan Arsu olmaktan başka çare yok- tur. a, bir de Aydın Yalçın tabii! A- ma hâdiseler şunu göstermektedir ki, seçimler ta Ekimde de yapi Nisbi Temsile rağmen A.P. de, Y.T. de Meclise pek az temsilci öt ceklerdir. -Not: AKİS, 1957 seçim- lerinden önce de, o tarihlerde gene böyle hayaller kuran Hur. P. nin de C.K.M.P, nin de biç bir varlık göste- remeyeceklerini bildirmiş ve bu, ay- nen çıkmıştı. Hatta Başyazarımız 200 milletvekilinden bahseden Bölükbaşı- ya, sadece 4 milletvekili çıkarabile- ceklerini söylemişti. Devlet Başkanlığı Bir ziyaretçi ek en haftanın sonlarında birgün saatlerin 19.30 u gösterdiği sıra- larda Yeşilköy Hava Alanına inen T.H.Y. nın dört motorlu minyon Fri- endship'i, İstanbula müteber bir mi- safir getirdi. Uzun boylu, gözlüklü, gri kostümlü, 45 yaşlarındaki narin yapılı tipik Amerikalının adı, Ray- mond Lacy Adams'dı. İsim pek ya- bancı sayılmazdı. Muteber misafir bu defa yalnız değildi. e Yanında kendi boyunda zarif eşi de bulunuyordu. Dr. Adams'ın Türkiyeyi bu ikinci zi- yaretiydi. Ekim ayında Başkan Gür- selin hastalığı dolayısıyla çağırılan Harvard Üniversitesinin bu ünlü asa- biyecisinin bu defa gelişi endişe veri- ci bir sebebe bağlı değildi. Dr. Adams, ürkiyede isan ayı or- talarında Sicilyada toplanacak bir A- sabiyeciler Kongresine iştirak edece- ğini, oradan da Gürselin ziyaretine geleceğini bildirmişti. Dr. Adams ve eşini Yeşilköy Hava Alanında Gür- selin Denizel yaveri Necdet Kaplan- oğlu karşıladı ve Başkanının kendi- lerini yemeğe beklediğini haber ver- di. ürsel cuma günkü öğle yemeği- ne sadece Adams'ı davet etmemişti. Tedavi ve konsültasyon için İstanbul- dan Ankaraya davet edilen m doçent Dr. Sabahattin Kerimoğlu il asabiyeci doçent Dr. Nedim Zembil. ci ve sinir cerrahı doçent Dr. Bülent Tarcan da listeye dahildiler. Ayrıca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Ragıp Üner ve tabiatiyle Devlet ve Hükümet Başkanının özel doktoru EMİNSU'cu Albay Reşat Yaşat ta vardı. Bir hatıra Ygabacan Orgeneral, Floryada Bele- diye Başkanlığı Köşkünde Öğle yemeğini, bir bakıma kendisini teda- vi ve konsültasyonları için emek sar- feden ilim adamlarına teşekkür va- zifesini yerine getirmek gayesiyle tertiplemişti. Öğle yemeğinden sonra Gürselin sıhhati sıkı bir kontrolden geçirildi ve (doktorlarından birinin geçen haftanın sonunda kullandığı tâbirle "kelimenin tam manasıyla â- fiyette" olduğu memnuniyetle görül- dü. İlim adamları daha sonra, böyle bir vesileyle tekrar görüşmemek ü- midiyle Devlet ve Hükümet Başkanı- na veda ettiler, ebedi şifalar dilediler. Zaten İstanbuldaki ilim adamla- rı, Şubat ortasından beri Gürseli mu- ayeneye lüzum duymamaktaydılar. Ankaradakiler de -Prof. Dr. Selâhat- tin Doğulu ve Prof. Dr. Şükrü Sarı- baş- aşağı yukarı 45 gündenberi tıb- bi müşahedeye son vermişlerdi. Gene 45 günden beri de, Adams'a her hafta gönderilmesinde geçen Aralıkta mu- tabık kalından raporlar kesilmişti. Dikkati çeken taraf, Silâhlı Kuvvet- ler Başkumandanım muayene ede- cek ve konsültasyonda bulunacak a- damların, talihsiz 147'ler dışından se- çilmesinde âzami titizlik gösterilme- siydi. sinir sistemi ile ilgili bir ğu has- devam etmekle beraber tekrar, mah- dut ta olsa Samsun sigaralarına ve bazı akşamlar bir veya en fazla iki kadeh Yeni Rakısına kavuşmuştur. 65 yaşındaki Gürselin hayli ciddi has- talığından geriye kalan hatıra, sade- Gürsel Floryada Dinlenemeyen baş ce sağ elinde tanıdığı kahverengi bastondur. Bir doktoru, Gürselin hassasiyetinin ve ince ruhluluğunun dozuna misal olarak, yakın arkadaşlarına su hatı- rayı nakletmiştir: Gürsel, Ankarada, sabahın erken saatinde yanında bahse konu dokto- ru da olduğu halde bir otomobil ge- zintisine çıkmıştır. e Çubuk Barajına doğru yol alırlarken, karşıdan pej- mürde kılıklı bir köylünün geldiğini görmüşlerdir. Devlet ve Hükümet Başkanı şoföre seslenerek derhal oto- mobili durdurm inerek biçare köylünün karşısına dikilmiştir. Dok- torun ilâve ettiğine göre aralarında söyle bir muhavere cereyan etmiştir: — Hemşerim, sen beni tanıyor nımaz olur muyum? Sen Cemal Paşasın." — Böyle nereye gidiyorsun?" “— Ankaraya. İş bulursam çalı- şacağım." "— Bak, işte me Benden birşey istemiyecek mis "— Neisteyim? Sagolun,, yeter." — Yahu, senin içi. ,yapabilece- gim idir şey yok m — Allah sana uzun ömür versin, başımızdan eksik etmesin, o kadar. Babacan Orgeneral fıkara köylü- ye sarılarak yanaklarından öpmüş, iyi yolculuklar ve kısmet temenni et- dar büyüksün" diye hüngür hüngür ağlamağa başlamıştır. Doktor, yakınlarına son olarak ŞAM e E birader, sen gel de böyle in- ce, hassas bir adamı hastalığı sıra- sında Çankaya Köşküne hapsetme !" Generalin çektikleri aşkan Gürsel, özel doktorlarının ısrarı üzerine on günlük bir istira- hata razı olduğu için İstanbula gel- miştir. Gelgelelim, Gürsel İstanbulda geçen hafta içinde basın mensupları tarafından bir saniye rahat bırakıl- madı. Eski ve pek sevdiği dostlarını kıramıyan babacan General, bu sı- kıştırmalardan üzülüyor, fakat ta- hammül gösteriyordu. Gürselin (İstanbuldaki (günlük programı şöyleydi: Saat 7 ye doğru uyanıyor, kah- valtıdan sonra 9 sıralarında yaya bir gezinti yapıyordu. 10.30 da Köşke dö- nüyor, öğle yemeğini müteakip şe- kerleme faslı başlıyordu. 15.30 da da şehirde otomobil gezintisine çıkıyor- du. Sıhhatinin düzelmesi dolayısıyla perhizi bir hayli hafifletmişti. Özel ahçısı da İstanbula getirtilmişti. Zira henüz yemeklerde tam mânasile ser- besti tanınmamıştı. Çok sevdiği ızga- AKİS, 24 NİSAN 1961