nuşması- kursakta kalmış bir heves olmaktan ileriye gidemedi. Bunun böyle olmasını Alican da istemiyor- du ama bir kere ok yaydan çıkmıştı. Ham aydın kitle karşısında Hür. P. nin mirasçıları olarak görünmek iş- lerine daha çok geliyordu. Haftanın sonunda, her iki partinin siyâsi faaliyetine bir göz atanlar me- içyüzüne vakıf oldular. Gerek Y.T.P., nin ve gerekse A.P. nin siyasi faaliyet çemberi bir türlü genişliye- mişti. Meselâ İstanbulda durum bir fecaatti. 10 Şubatta kurulan A.P.. İstanbul müteşebbis İl İdare Kurulunu kuru- luştan onbir gün sonra, 21 Şubatta gürültüyle teşkil etmişti, O zaman- dan bu yana, İstanbulda sadece dört ilçede -Çatalca, Eminönü, Kartal ve Zeytinburnu-, müteşebbis İdare Ku- rulları meydana getirebilmiştir. Meşhur Yorgancıoğlu hadisesinin sarsıntısı, A.P. İstanbul teşkilatında hissedilmiştir. Müfrit Demokratlar- dan İl Başkanı emekli Hava Korge- nerali Enver Akoğlu ile bir başka mü- teşebbis İl İdare Kurulu üyesi, A.P. yi takbih edici demeçlerle Ramazan Bayramı arefesinde istifalarım ver- mişlerdir. A.P.. Kurban Bayramından beri bir il başkanı aramaktadır. Şim- diye kadar, birleşme şampiyonu Zi- yad Ebüzziyadan tutulsun, Mümtaz Tarhan, Sırrı Batur, Rafet Arnom, Kâzım Yurdakul, Suat Hayri Ürküp- 10, Alâeddin Eriş ve Melih Koçerlere kadar yığınlarla isim üzerinde durul- muşça da, netice müsbet olmamıştır. Halen istimlâk sanığı olarak Yaasıa- dada nezaret altında bulunan Tar- han. A.P. lilerin ifadesine bakılırsa, "Sonuna kadar A.P. de bir nefer gibi çalışacağım" demiştir. Gene A.P. lilere bakılırsa, il baş- kanı avcılığında gecikmenin ana se- bebi, anlaşılan çok gıpta ettikleri Y. T.P. İstanbul İl Başkanı minyatür adanı K.K.G. dır. Onu kaçırdıklarına hayıflanıp duran A.P. liler, "Burası İstanbul.-Onlar bir tane F.K.G. bul- du, on tane F.K.G. yok kil" şeklinde konuşmaktadırlar. .P. nin İzmirden sonra kurduğu ilk il teşkilâtı olan İstanbulda, ha- lihazırda fiili başkan durumunda. Ge- nel İdare Kurulu üyesi, 147lerden Fransız Edebiyatı doçenti Dr. Cevdet Perin vardır, Yassıadadaki Mithat Ferinin ağabeyisi, "arabayı genel se- çim gününe kadar devirmeden götür- mek istiyoruz" mülahazasıyla göste- rişli zaferlerden kaçındıklarını, ses- siz sedasız çalıştıklarını ileri sür- mektedir. Bir başka A.P. idarecisine göre de, başdöndürücü gelişmeye, a- çık hava toplantılarına müsaade e- dildikten sonra şahit olunacaktır. A.P. liler, müteşebbis İl İdare He- AKİS, 24 NİSAN 1961 Tanrı yardımcısı olsun! İhtilalin eksantrik tipi, Mu- harrem İhsan Kızıloğlu, ni- hayet muradına kavuştu, Vati- kana Büyük Elçi oldu. Mükemmel tâyin! Hani, dünyanın en taham- müllü ve en sabırlı adamı Pa- padır derler de... yetinde iki gedik bulunan -9 kişi- İs- tanbuldaki teşkilâtlanma faaliyetleri şurasında ne idarecilerden, ne de C.H P. den hiçbir baskı görmediklerini belirtmektedirler. OA.P. liler, İstan- bulda Gençlik Kolu kurmak için de seferber olmuşlardır. Geçtiğimiz haf- tanın ortasındaki çarşamba günü An- kara Caddesinde, İstanbul Vilâyet binasının hemen altındaki ti Merke- zinde toplanan gençlerin, M.T.T.B. mensubu eski D.P. li veya gericiler oldukları gözden kaçmamıştır. Y.T.P. ye gelince.. YT. nin İstanbuldaki durumu A, P. ninkinden daha az hazin bir tablo teşkil etmekten uzaktır. 13 Şu- batta doğan Y.TP. İstanbulda teşki- lât kurma faaliyetinde rakibi A.P. den dahi hayli geri kalmıştır. Nite- kim teşkilâtını da ancak 16 Martta ilân edebilmiştir. Talihsiz Y.T.P. nin bir il merkezi binası dahi yoktur. Haftanın sonundaki güne kadar tain 25 kat gezilmiş, fakat bir türlü an- laşma yapmak imkânı hâsıl olama- mıştır. Başı İsviçrede bulunan müte- şebbis İl İdare Kurulu, hâlen Cağal- oğlunda bir üyenin yazıhanesinde toplantılarım yapmaktadır. Kendilerini DP. ye benzetmekten çok hoşlanan Y.T.P. liler, il merkezi bulmaktaki beceriksizliklerinin affet- tirmek için bir zamanlar D.P. nin de İstanbuldaki ilk (kuruluşunda bina sıkıntısı çektiğini hatırlatmaktadır- lar. Şimdi, nasıl Y.T.P.. bir üyenin yazıhanesinde faaliyet gösteriyorsa, 1946 da da eski DP., merhum Kenan Önerin Karaköy Palastaki yazıhane- sinde faaliyet göstermişti Y.T.P. liler, bütün ümidiedinibağa ladıkları İl Başkanlarının geçen haf- ta perşembe günü Bernden İstanbula dönmesini obeklemekteydiler. çarşamba günü aldıkları son mektup- Fakat... YURTTA OLUP BİTENLER ta F.K.G. göz tansiyonunun artma- sıyla yeni bir kriz geçiren eşini tek- rar kliniğe kaldırdığını yazmakta ve ancak ay sonuna doğru İstanbulda o- labileceğini kaydetmektedir. Bası çevrelerde dolaştırılan, Y.T.P. nin E. G. ile temas kuramadığı, İsviçrede- ki adresini dahi bilmediği dedikodu- larına karşı yetkililer, İl Başkanla- rından onbir mektup aldıklarım vs şimdiye kadar üç defa da kendisiyle telefonda Okonuştuklarım (iftiharla nakletmektedirler. Bundan başka, il- çelerde teşkilâtlanmak için pek ace- le etmediklerini, böyle bir işi istan- bulini bünyesini iyi tanıyan eski Va- li ve Belediye Başkam F.K.G. ye bıra- kacaklarım ileri sürmektedirler. Za- ten E.K.G. mektuplarında ve telefon görüşmelerinde Bernden talimat yağ- dırmaktadır. İl İkinci Başkanı Dr. Hamdi Akçaya, "Aman beyanat" ver- me, ben gelince durumu idare ede- rim" diye de yazmıştır. Ancak teker teker tasrih ederek "şu, şu konular- da birkaç laf edebilirsin" şeklinde tav- siyede bulunmuştur. Aslında, kurnaz -fakat ipliği pazara çıkmış- F.K.G. resmen “hal-i firar"dadır. Yassıada- daki istimlâk davası bir yola girince- ye kadar yurda sureti katiyede dön- meyecektir. O işten yakasını sıyırırsa avdet edecektir. Nitekim tanıkların kendisim ithamları kulağına kar su- yu kaçırmıştır. Dr. Akça. evelki haftanın sonun- daki cumartesi günü, gazete ve der- gilerin siyasi muhabirlerine İstiklâl Caddesindeki Büyük Klüpte -Serki- doryan- viskilerin içildiği ve İsta- kozların yenildiği mükellef ziyafette sekiz gazeteci bulundu. Maksat, ga- zetecilerle tanışmak ve eski D.P. nin Belediye Meclisi Başkan Vekili olan Dr. Akçanın, -kendisinin- zannedildi- ği gibi "kötü bir adam" olmadığını göstermek hevesiydi. Mamafih F.K.G. nin kendisine, "Siz bir İl Merkezi bu- lun, ben gelir yavaş yavaş dayar dö- şerim" tarzında takriben 1500 kilo- metre öteden direktif verdiği Dr. Ak- ça, ban gazetecilerde, "Ne esaslıy- mış yahu, bu adam!" intibaıı uyan- dırmağa muvaffak oldu. Bir zamanlar dört milyon reyi ceplerinde telâkki edenler, şimdi tam bir hayal kırıklığına uğramış durum- dadırlar. Y.T.P. ve A.P., kadroların- da teşkilât mütehassısı geçinen meb- zul miktardaki elemana rağmen, hal- kı karşılarında sanki donmuş bir kit- le halinde bulmuşlardır. Değil tevec- cüh görmek, hattâ müteşebbisler is- tiskal edilmektedirler. Karşılarında el ovuşturdukları D.P. lilerin ne yap- mak istediklerini, ne düşündüklerini, hedeflerinin ne olduğunu bir türlü çö- zememektedirler. İşte, minyatür partilerin İstan- 19