Ağarmaya başlayan gök yüzüne dalarak, nereden, nasıl haber alaca- gımı düşünürken annemin radyoyu açtığını farkettim. Saat sabahın dördüydü. Radyo 'Üsküdara gider- ken' sinyalini veriyordu. Zihnim bile bütün karışmışta. Merakım bent çıl- dırtıyordu. 29 Nisandan beri çekti- gimiz mânevi ıstırapların neticesi olarak aklıma hep' fena şeyler ge- liyordu. Nihayet, hayatımda unutamıyâ- câğım o gür ve kahraman ses yük- seldi. Ordu ihtilâl yapmıştı. Göz yaşla- rı içinde Tanrıya dua ettim. Demek aklıma gelen başıma gelmiyecek ti. Bir saat sonra, yani sabahın be- şinde Betiğin İstanbul Vali ve Be- lediye Başkanlığına getirildiği ilân edildi. Endişem, yerini büyük bir se- vinç ve iftihara terk etmişti." Refik Tulga ancak 15 gün son- ra evine gelebildi, bir kaç saat kal- dıktan sonra tekrar vazifesinin ba- şına döndü. Geceleri bir iki saat uyuyor, etrafındakiler hatırlattık- ça bir şeyler atıştırıyordu. Aile ha- yatının normale dönmesi epey uzun sürdü. Ondan sonra da birbirlerini eskisine nazaran daha az görür, da- ha az konuşur oldular. Gündüzleri erkenden Vilayete gitmekte, çok geç saatlere kadar çalışmaktadır. Cumartesi, pazar günleri de din- lenmesi yok. Resmi meşguliyetine sosyal faaliyetler de ilâve oldu. Bu sahada Jale hanım eşine büyük yar- dımda bulunuyor. Refik Tulga Vali Konağına geç- medi. Seleflerinin aldığı omakam tahsisatına el sürmedi. Kendisinden evvelki vali 750 lira valilik tahsi- satı -aylık-, 625 lira ev masrafı -ay- lık- ve 20 bin lira ısıtma, ışık mas- rafı -senelik- alıyordu. Buna maaş dahil değildi. Belediye Reisinin ise 5 bin lira Belediye Reisliği tahsi- satı -aylık-, 1750 lira Sular İdare- sinden -aylık-, 325 lira e masrafı -aylık-, 50 bin lira ev kira- sı- senelik- eline gzdiyonlu. Ayrıca Milli Reasürans, İş Bankası ve par- ti başkanlığından para almakta idi Bu suretle yalnız Belediye Rei- sinin aylık 27 bin 333 lira maaşı vardı. Refik Paşa vazifesinin kargı lığını sâdece asker olarak alıyor. Tümgenerallik maaş 2 bin lira. İki aydan beri, zamla bu kadar oldu Daha evvel 1630 lira tutuyordu. Hususi işlerinde, aile ziyaretle- rinde kendi emektar otomobilini kullanmakta deva am ediyor. Tabii kendi parası ile aldığı benzinle. Mec- AKİS, 24 NİSAN 1961 EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI Tolgaların düğün merasiminde çekilmiş fotoğrafı Birbirinden ayrılmayan çi, buri bir şoför tuttular. Jale hanını da çeşitli cemiyetlere o araba ile gidiyor. Zaten eskiden beri kocası resmi işlere tahsis olan yerlerin, vesaitin hususi işlerde kullanıl- masına muarızdu. Cumhurbaşkanı Başyaveri iken de genç kadın alış verişini otobüsle yapar, ancak, res- mi bir davete giderken bir Cumhur- başkanlığı arabasına binerdi. Aynı şekilde, işgal ettiği mevkiin icapları haricinde hiç bir işle meş- gul olmaz. Şimdi kendisine ev tah- liyesinden tutun da iş bulma, bo- şanma, miras dâvalarına varıncaya kadar çeşitti müracatlarda bulunu- yorlar. Refik Paşa Vali ve Sn Başkanı olarak bunların siyle meşgul olmuyor. “Böyle işler için başvurulacak çeşitti yerler var. Ben bunlarla meşgul olsam, asıl mesul olduğum işleri ihmale uğratı- m" diyor. Belediye ve Vilâyet iş- lerini askeri disiplin ve şahsi titiz- liği ile takip etmeye devam ediyor. Onunla temas edenleri şaşırtan diğer bir hususiyeti de İndiye kabul etmemek prensibi, “Benimbildiğim hediye aile arasında, muayyen gün- lerde teati edilen bir şeydir” diyor. Bir yabancının hediyesini ne için kabul etsin? Her getirene onun da bir şey vermesine mali vaziyeti müsait değil. Karşılıksız kalınca da kendisini ister istemez minnet altında hissediyor. Zaten hediye ge- tiren bir insan tabii olarak onun bedelini sizden almayı hesaplar. Bu ödeşme başka türlü olmayınca iş tehlikeli bir mecraya dökülür. Re- fik Tulga "Ben işimi yaparken ken- dimi serbest hissetmeliyim, konuş- tuğum insanın karşısında başım dik durmak. Hiç bir taahhüt altına gir- meden kanunlara ve vicdanıma gö- re hareket etmeliyim" diyor. Hak- lı görmemek kaabil mi? Konuşmamızın bir yerinde Jale hanıma, etrafımızdaki eşyayı gös- tererek "Bunlar sizin mi?" dedim. Değilmiş. Ev gibi, valdesine aitmiş. 31 senedir göçebe hayatı sürmekten kendilerine bir yer edinememişler. Eşyaları da muhtelif akraba evle- rinde duruyormuş. Bir 1942 senesin- de Pendikte, bir de on sene evvel Şişlide arsa almışlar. Ankarada bir yapı kooperatifinde de hisseleri var- mış. Niyetleri arsaları satıp, bir kata sahip olmak. İnkılâptan evvel alıcı da bulmuşlar, iş oluyormuş, tabii sonra kalmış. Refik Tul ganin bütün ümidi, gene bu planı tatbik etmekte. Bunca sene sonra bir ken- di evi olsun istiyor. Siyah deri ciltli defteri nazik ev sahibine iade ederken boş kalan sahifeler hakkında ne düşündükle- rini soruyorum. Tümgeneral Re- fik Tolga ordudan ayrılmamak ka- rarında. Jale hanım gülerek ilâve e- diyor. "Biz Ba, Misafirin de kısası sevilir değil mi Özden TOKER 27