Okuyucu mektupları jyeste ikiyüze yakın Türk var- Mecmuanızı büyük bir zevk- le okumaktayız. “Hiç bir partinin tesiri altında kalmadan re haki- arı çekinmeden yazdığınız için, sizleri tebrik ederin. Ancak burada ifak bir derdimiz var, bunu lütfen mecmuanızla il- gililere sunabilir misiniz? Hazineye yardım toplandığı za- 0 veya yüzer, kron vererek bizler de ufak bir yardımda bu- lunmuştuk, helal olsun. Ancak, buraya gönderilen Münir Köseoğ- lunun en adi kızlarla para yemesi, en lüks arabaya para yatırması ve ayda 1000 kron maaş alması re hiç bir iş yapmaması bizleri üzmekte re hayrette bırakmaktadır! iki senelik pasaport bedeli 230 krona yükseltilmiştir! o Dünyanın neresinde bu fiata pasaport veri- lir? İsveç vatandaşına serbest verilen 5 senelik pasaport fiatı 15 krondur! Yanlış, verilmiş olan bu kararın düzeltilip tekrar eski pasaport üc- retinin kabulünü ümit ederiz. Saygılarımız stockholm Not: Yalni en ni düşü- nürsen sefaret (erkanının oba- şımıza e açmaması (o için imza tanıyoruz özür di- leriz. Tıb o hakkında B' AN ve meslekdaşı ola- Bostancıoğluna Bin mk tebrik ede- rim. Cesaretine hayran oldum. O- nun profesörü olan Dr. Lütfi Vu- ral, binlerce kere çok daha büyük tebriklere re taltife (o müstehaktır. Niçin mi? Zira bizde (kemiklere kadar işlemiş eski adettir de, bir türlü inanamıyorum hakikat oldu- ğuna. Öyle ya, nasıl olur da Dr. BOSTANCIOĞLU hastanede hâlâ mevkiini muhafaza ederek hekim- lik edebiliyor: âmiri ve profesörü tarafından hakaretlere mana kal- miyor: ve nasıl olur da aleyhinde kanuni takibat açılmıyor... Hayır, ei böyle şey olamaz. Bir rüya Zamanımızda ölü bir kalbin, ya- rım saat, bir saat sonra çalıştırı- labilmesi bir hârika sayılmıyor. Hakiki mucize, inanın dostlar, ga- yet samimiyim, Bostancıoğlunun o hastanede hâlâ doktorluk edebil- mesidir... İşte buna İNKILAP hem de, HAKİKİ İNKILAP derler. Varolsun yaratanlar, tebrikler.. Dr. Nafi SAĞIROĞLU Mizmi - Amerika AKİS, 24 NİSAN (1961 ralar, Küçükçekmecedeki Beytinin lokantasından getirtiliyordu. Başkanın gerek yaya, gerekse o- tomobil gezintileri bir gazeteci ordu- su tarafından takip ediliyordu. Müte- addit ricalar bu takibe mâni olama- mıştı. Bugün efkârı oumumiyenin, her sözünü ve hareketini büyük alaka ile takip ettiği Gürsel, başvurduğu çare- lerin tesirsiz kaldığını görünce, daha direkt konuşmak zorunda kalmıştır. Bir Boğaz gezisi dönüşünde, Florya elektrikli tren istasyonunun hemen arkasındaki pembe boyalı Belediye Başkanlığı Köşküne giden ve şirin parkı boydan boya kateden beyaz taştan döşenmiş merdivenin başında gazete Veri kahverengi bastonuyla çğırmış "— Ne e o, gene demeç mi istiyor- sunuz?" şeklinde bir sual sormuş- tur Derhal etrafına üşüşen gazeteci- ler hep bir ağızdan cevap vermişler- dir: "— Evet, Paşam," " —bDikkatle yazın öyleyse.." Gazeteciler kâğıt - kalem hazır beklerlerken. Gürsel şöyle devam et- miştir: "“-— Yorgun bir insanın, yirmi çif- tin dikkatli nazarları üstünde bulu- nur ve bir o kadar flâşın "da şuaları gözünde devamlı surette yanıp sö- nerken, istirahat edebilmesine imkân var mıdır? Bir insanın tek başına bir gazinoya oturup kendi âleminde bir kahve içmek ve bedeni ile kafasını dinlendirmek hakkına sahip olmama- sı ne kadar zordur. Söyleyin bunları patronlarınıza, çünkü sizi onlar gön- deriyorlar." Özellikleriyle Gürsel Gürsel, anlaşılan, Ankaradan sade- ce iki kostüm getirmiştir. Her iki- si de üç düğmeli, yeril kumaştan ve öyle ahım şahım terzi elinden çıkmış manzarası, arzetmiyen cinstendir. Bi- ri koyu gri, diteri de çizgili lacivert- tir. Kendini Ankaradan getiren plâ- kasız siyah Cadillac'a, katiyyen Cum- hurbaşkanlığı forsunu çektirmemek- tedir. . Başından, sağ kaşına hafifçe yatırdığı "Republic" modeli fötr şap- kasını hiç eksik etmemekte, otomo- bilde dahi çıkartmamaktadır. Hep sivil dolaşmaktadır. Gösteriş ve alâyişten azade oto- mobil gezintilerinde, trafik kaideleri- ne azami riayet göstermektedir. 27 Mayıstan önce alışılagelmiş olduğu gibi, yollar Devlet Başkam geçerken daha önceden diğer vasıtalara kapa- tılmadığı ve trafik memurları tiz dü- düklerini kulak O tırmalayıcı şekilde çalmadıkları için, Gürselin şehir için- de bir otomobil gezintisi yapmış ol- duğunu halk ancak ertesi gün gaze- telerden öğrenebilmektedir. Hattâ, kendisini bazen trafik memurları bi- le farkedememektedirler. Bir gezisin- de Bomontideki trafik memuru, Ni- şantaşına doğru sapmak istediği yo- la giriş olmadığından Gürselin oto- mobiline müsaade vermemiştir. Daha eğlenceli bir olay da, geçen salı günü, Şişhanede cereyan etmiş- tir, Şişhane Yokuşunun sonunda ve meydanın ortasındaki trafik memuru, gri renkli bir hususi otomobilin şofö- rü ile hasbıhale dalmıştır. ma plâkasız siyah Cadillacl'ı, özel gri mobilin tam arkasında beli ekim di. Ahbaplık hayli uzun sürmüş ve özel gri otomobilin şoforü, trafik me- muruna bir de kırmızı gül hediye et- miştir. Trafik memuru, gülü, nokta- sına gölge veren branda şemsiyeye itina ile yerleştirirken, özel gri oto- mobile halâ yol vermemiştir. Vasıta- lar, böyle sıcak bir muhabbet teatisi- ni iki dakika kadar beklemişler, Gür- sel de olup bitenleri tebessümle sey- retmiştir. Politikacılar Kuyruk ararken gk giyinmiş uzunca boylu adam, 5 kalın camlı gözlüklerinin altından gözlerini okapıştırdı. Sinirli olduğu halinden belli oluyordu. Başım yukarı kaldırdıktan sonra bir süre düşündü "—- Vallahi, ben bu işi şöyle müta- laa ediyorum: Alican bu meselede suç görmemiştir. Onun için de Soruştur- ma Kurutuna intikal ettirmemiştir. Zira meselenin aslım bilen bir insan- dır. Sonra şunu da ilâve edeyim: Bu borcun ödendiğinden Menderesin ha- beri bile olmamıştır" dedi. Hâdise geride bıraktığımız hafta- nın ortalarında bir gün yeni Meclis binasının sütunlu koridorunun en di- binde cereyan ediyordu. Gözlüklü a- damın ismi Sait Naci Ergindi. Bir zamanlar Polatkan Maliyesinin kud- retli Müsteşarı bulunan Ergin, şimdi de Temsilciler Meclisi üyesiydi! Eteni de oraya, C.H.P. kontenjanından seçilmişti! Mesele dediği de, kendisi- nin dokunulmazlığının kaldırılması- nı talep ettirecek bir konuydu. muriyetini kötüye kullanmaktan sa- nık olarak hakkında tahkikat açılan sabık müsteşar, doğrusu istenirse, hayli güç durumda bulunuyordu. Yük- sek Soruşturma Kurulu dosyayı tan- zim etmiş ve dokunulmazlığının kal- dırılması için Meclis Başkanlığına gerekil yazıyı yazmıştı, Önümüzdeki günlerde Temsileüer Meclisinin gün- demine girecek olan mesele bir hayli eğlenceli olacağa benzemektedir. Zi- ra işin içinde, dosyayı Soruşturma Kuruluna intikal ettirmeyip, sume- ninde beklettiği için,- İhtilâl Hüküme- tinin ilk Maliye Bakanı ve şimdi Y. 19