Şiyah deri cilti küçük bir defter. Kalın parlak sayfalarının yarısı yuvarlak, muntazam bir el yazısıy- la kaplı. Dikkatli bakılınca bunla- rın tarih ve kısa notlardan ibaret okluğu anlaşılıyor. San sayfayı çe- viriyorum. En altta: "Tümgeneral- liğim -30 Ağustos 1960" yazılı. Bir kaç satır yukarda da "İstanbul As- keri Vali ve Belediye Reisliğine tâ- yinim M.B.K. 27 Mayıs 1960 Cu- - Saat 04. SA Di yl ba- şın. a dönüyorum. "Doğdu- gum tarih - 8/1. Vek zi (1907) - salı gecesi. “İşte bu Od kayıt ara- sında İstanbulun Askeri Vali ve Be- lediye Başkam Tümgeneral Refik Tulganın 54 senelik ömrünün hikâ- yesi yazdı. Bu hikâyenin kadın kahraman: karsımda oturuyor. Jale Tulga iri Ee muntazam hafif kalkık bu- runlu, sivri çeneli, esmer ve güzel Gülerken etelerinin içi parlıyor, a arının m muzi, vrilışı var. al saçları tabii dalgalat ml geniş alnını o çerçeveliyor. Üzerinde siyah düz bir etek, yaka- sının etrafı çiçek motifleriyle süs- lü siyah bir bluz var. Enerjik, şah- siyet sahibi ii insan olduğu her halinden belli. Çok muntazam ve tatlı aş. Tolgalar İstanbulda Jale hanı- mın annesinin evinde oturuyorlar. Jale hanım telefonda adresini "Bo- ğanağa Mahallesi" diye verince bir an dur: u isim insana, ge- çen asrın cumbalı, kafesli konaklar rını, feraceli ii kü- çük beylerini eml mu? Jale hanım çok düşünceli. "Ekseri- yetle şoförler bizim buraları karış- tırır" dedikten sonra semti iyice tarif etti. O kadar ki, Mae şe Marmara Sinemasının Yy: Pp, m oradan sola, Si sonra da aşağı inince bahsettiği bak- kal dükkânını elimle koymuş gibi buldum. İçimden "Sinekli Bakkal" demek geliyor ama, bu O değil. Taksri den inip Vali beyin evini soruyorum. Adam sol tarafta, bir kaç adım aşa- gıda bir evi işaret ediyor. Yol as- falt değil, eski faytonların tekerlek- lerine alışık dar, parke taşından... Yokuştan aşağı İniyorum. Dört kat- 24 Eşlerin GUNUN ağzından ADAMLARI Bayan lulga Refik Tulganın çocukluğu Alın yazısı lı, içindekilerin hayatlarına dair en ufak bir ipucu vermeyen, mah- fuz cumbalı ahşap bir konak. Kapı- sı doğrudan doğruya sokak üzerin- de, alt pencerelerinde demir par- maklıklar var. En üst kat daha içerlek, önünde geniş bir' teras gö- rülüyor. Kapıyı açan çocuğun pe- şinden fayans döşeli loş bir taşlık- tan geçiyorum. Duvarda eski, buğu- lanmış bir ayna asılı. Merdivenle birinci katın sahanlığına çıkıyoruz. Nazik ev sahibem beni salona gö- türüyor. Cumbalı bir oda, yan pen- cereden deniz görünüyor. Yeşil ipek kumaş kaplı, yaldızlı eşyalarla dö- şenmiş. Dip tarafta bir piyano du- ruyor. Üzerinde bir genç kızın ko- lej üniforması ile çekilmiş fotoğra- fı var. Davarlarda eski aile resim- leyince Jale hanım gülüyor —- Hakkınız var. Evimiz, daha doğrusu anemin evi bir asırlık. Ne- rede ise antika sayılacak. Bazı mah- zurlarına rağmen, meselâ kalorifer tesisatı yok, o kadar seviyoruz ki, ne annem başka bir yere taşınmayı aklına getiriyor, ne de biz İstanbu- la gelince başka bir yerde oturma- yı düşünebiliyoruz." odalı, eriş bir haremlik içük bir selam- icabedince gelen ustalar kullanılan malzemenin br el hag ike kalıyorlar. Bağda ir inşa- at tarzında yapılmış, “duvarlara a- d. harp modern m m vazifesini görüyor. Yazın sıcağın, kışın soğuğun içeriye işlemesine mâni oluyor. Bu izahatı verirken Jale hanım âdeta heyecanlanıyor. Evin hayırlısı Payan Tulganın evine düşkünlüğü- nün bir başka sebebi var. Eşi Refik Tulga ile evlenmesine vesile olan bu konak. Elimde eni ğım defteri işaret ederek " bunun 21 senelik kısmı müşterek hayatınıza alt" dediğim zaman Ja- hanım "Ama Refikle tanışmamız çok daha eskidir" diye anlatmaya başladı. Bayan Tulga bir asker kızı İz- mirde, bahası Hürrem bey Tümen Kumandanıyken doğdu. Bahasını küçük yaşta kaybedince varlıklı bir anım olan annesi uriye kızını ve iki oğlunu alıp, aileden kalma bu eve yerleşti. 1927 senesin- de küçük Jale henüz ilk mektep ta- lebesiyken, evin selâmlık kısmına Refik beyler kiracı olarak taşındı- lar. O da bir subay ailesinden geli- yordu. Babası Hamit bey Kütahya- da vazife ile bulunduğu sırada doğ- muştu. Bir ablası vi de ikiz kız i ölünce, çok otoriter olan babası, tekrar evlendi ve bu izdivaçtan da bir kızı oldu. Refik bey ablası, eniştesi ve kız kardeşi ile oturmayı tercih etti, Genç adam o sene Harb Okulunu bitirerek Fen Tatbikat Okuluna de- vama başlamıştı. İki aile arasında- ki ev sahibi kiracı münasebeti kı- sa samanda yakın bar dostluk hali- -- aldı. İki ev hanımı kışları bütün vakitlerini bir arada geçirmekle AKİS, 24 NİSAN 1961