TİYATRO İstanbul Yeni bir Anouilh Bizde Jean Anouilh'un daha çok komedileri oynanmıştır. İstanbul- "Beyaz "Senlis'te “Vahşi Kız", Ankarada temsil edil- miş olan * alaya Davet" ve "Tore- adorlar Valsi" onun "güldüren" ta- rafı ağır basan piyeslerindendir. Yal- nız Ankarada, yıllarca evvel, sahne: ye çıkarılan ilk eseri "Antigone" ile Istanbulda Şehir Tiyatrosunun oyna- dığı "Suların altındaki yol" -"Romeo et Jeanette"- bunların dışında kalır. Şehir Tiyatrosu şimdi "Tarla Kuşu" nu -"L'Alouette"- ele almakla, Ano- uilh repertuvarmın "kara piyesler" serisine giren bir eserini daha sahne- mize çıkarmış, en güze el dramların- dan birini de seyircisine tanıtmış olu- yor. "Tarla Kuşu" nun bizde oynanma- sı, bir başka bakımdan da, önemlidir. Anouilh, bilindiği gibi, bu eserinde Ortaçağ Fransasının yurt kurtarıcı- sı, milli kahramanı sayılan, Kilisenin büyücülük, zındıklık suçlarıyla mah- küm edip diridiri yaktığı Jeanne d'Arc'n hayatım işlemiş, yalnız Fransayı değil bütün hristiyan dün- yasını yüzyıllar boyunca meşgul et- miş olan bir çoban kızının inanılmaz macerasını konu olarak almıştır. İş- da, galiba, konusunun hristiyanlıkla ilgili tarafları olmuştur. Tiyatroları- mızın sanat işlerini yürütenler, re- pertuvar düzenlerken, hristiyanlıkla az çok ilgili konuları ele alan piyes- lere karşı, umumiyetle, çekimserlik gösterirler. Seyircimizin bunlarla ye- teri kadar ilgilenmiyeceğini sanırlar. Rahipli, hatta kardinalli komedi ve- ya vodvillerden pek o kadar çekin- mezler ama, bir ucundan hristiyanlı- ğa bağlı ciddi eserlerden, fikir ve ede- biyat değeri olan dr: an neden- se kaçınırlar. Montherlant'ın "Santi- ago Şövalyesi" na tarafları da e! zel eserlerinden biri - Milli Eğitim ba- kanlığı tarafından tercüme ettirilip yayınlanmış olduğu halde- bu sakın- ca ile yıllardanberi sahnelerimize çı- karılmamıştır. Bu bakımdan "Tarla Kuşu" nun Şehir Tiyatrosunda oynanmasını, bu yanlış görüşün artık bırakılmış oldu- --na bir delil sayarak, sevinmek la- zımdır. Bu sayede, belki, Bernard Shaw'nun, gene Jeanne d'Arc'ın ha- yatını işleyen, ünlü eseri de, Anou- " son yazdığı - "Beckett - ou L'Honneur de Dicu" adlı gişesi de 32 yakın bir gelecekte osahnelerimizde oynanabilecektir. Sesler duyan kız ge uilh, Jeanne d'Arc masalı- nı sairce işlemiştir. Ne onun tarihi, dini ve siyasi kişiliğine yeni bir se- kil' vermek istemiş, ne da üzerine bel- ki binlerce kitap yazılmış bir olayı yeni bir acıdan, yeni bir yorumla ak- settirmek gibi bir maksat gütmüştür. . yüzyılın başlarında, koyunların güderken bir takım sesler duyan, bu seslere dayanamayarak köyünden çı- kan, Tanrı tarafından gönderildiğine inanarak kralını, yurdunu koruma- ya fiden, kutsal misyonuna kralım da inandıran, erkek elbisesi giyinip askerin başıma geçen, ünlü komutan- ların plânlarını bir yana bırakıp ken- di planlarıyla, daha çok da yüreğin- deki sonsuz imanla, ingilizleri yenen, me kararıyla diridiri yakılan, daha sonra da sırasıyla suçsuz, kutsal ilân edilen ve nihayet azizeler arasına alı- nan Jeanne d'Arc masalını, Anouilh, sâdece bir tabiat olayı, o zamanki sosyal, politik ve askeri şartların ya- rattığı bir "fenomen" olarak alıyor. Sahnedeki oyun Mevsim sonlarına doğru İstanbul sahnelerine çıkarılan eserler i- çinde gerek reji, gerek oyun bakı- mından en dikkate değer olanların- dan biri muhakkak ki 'Tarla Kuşu" dur. Eseri sahneye koymuş olan Bek- len Algan yeni duyulan bir addır. Ama bundan sonra kendisinden sık sık bahsettirmesi beklenebilir. 'Tar- la Kuşu" rejisi Şehir Tiyatrosu sah- nesine yenilik getiren bir rejidir. Bu yenilik, aşırılıklardan, acayiplikler- din meydana getirilmiş bir yenilik değil, örnek gösterilecek bir sadelik içinde, dekor ve mizansen kalabalı- ğından mümkün olduğu kadar kaçı- narak, eserin özünü, havasını, bütün halinde ahenkli bir oyunla vermeyi hedef tutan bir yeniliktir. o "Yenilik bunun neresinde?" diye düşünebile- cek olanlar, tiyatronun ana kuralla- rına, iddialı reji hünerlerinden uzak, yapmacıksız oyuna yönelen çağımız tiyatrosundan habersizmiş gibi sah- neye konulup oynanan tercüme eser- leri hatırlamalıdırlar. "Tarla Kuşu "Tarla Kuşu" Anouilh'in düşündüğü Jeanne yeniliği getiriyor. Bu bakımdan ilk rejisinde böyle sağlam bir anlayış örneği vermeğe muvaffak olan Bek- lan Algan ilerisi için çok şeyler vâ- detmektedir. "Tarla Kuşu" nu başarıya ulaştı- ran bellibaşlı unsurlardan biri de, Jeanne'ı oynayan Ayla Alganın re- jiyi adeta tamamlayan oyunudur. Bütün gücünü "içyaşama" dan alan, sade, rahat, tabii ve şuurlu oyunuyla, Anouilh'un düşündüğü Jeanne olma- sını biliyor. Amerikada tiyatro öğrenimi ve de- nemeleri yaptıktan sonra yurdumuza dönen genç Algan çifti bize, Avru- paya nisbetle a. sanatında hayli yeni sayılan Amerikada bile > ve oyun' anlayışının "saf oyun? a yö- nelmiş olduğunu gösteriyor ve hâlâ eski kalıplarından bir türlü kurtula- mıyan sahne adamlarımıza güzel bir örnek veriyor. Şehir Tiyatrosunun bu mevsim başında giriştiği gençleşme hareketinin en başarılı sonucu, mev- sim sonlarında Algan çiftinin başa- rısıyla alınmış olmaktadır. "Ti uş nda, Jeanne'ı ve macerasını tanımamıza, ilgiyle takip etmemize yarayan ve hemen hemen bütün piyesi kucaklayan "muhake- me” boyunca mühim rolleri olan ö- bür kişiler de, aynı anlayışa uyula- rak canlandırılmıya çalışılıyor. Ama bir Cauchon'un -Zihni Rona-, bir En- gizisyon hâkiminin -Ercüment Beh- zat Lâv- bir Savcının -İlhan Hem- şehri-, bir Kraliçe Yolande'ın -Hüma- sâh Göker sık sık bu anlayıştan u- zaklaşan oyunları "teatral" olmak- tan bir türlü kurtulamıyor. AKİS, 24 NİSAN 1961