Jeanne'ım oyununa, aynı üslüp için- de ayak uydurmayı ise, Kont Warwick -Altay Tanur-, Kral Ganles -Beklan Beaudri court - A Ta Hire -Tur- ban Göker-, e -Nezahat Tanyeri- ve Baba - ni leman oluyorlar. Tuzak gen Tiyatrosu, bölümünde “Tarla Kuşu" ile Önemli Ur basa- rı kaydederken, Kadıköy bölümünde "Tuzak" la bir küçük fiyasko verdi. Temsilin şimdi Kadıköy sahnesinden Beyoğluna ekme İk bar balda ne- ticeyi değiştirmiyecektir. Çünkü eser ne kadar kuvvetliyse, sahneye koyuş rol dağıtımı ve oynama o kadar Za- yıfar. " temsili hala seyirci bulabiliyorsa, bunu, her halde fransız yazarının ustalığından başka bir şe- ye borçlu olmıyacaktır. Eser, adını ilk defa bu piyesiyle yabancı memleketlere kadar duyur- muş, önce radyo için birçok pi- yesler da yazmış olan, Robert Tho- mas'mndir ve bir zabıta piyesidir. Edebi bir değeri olmamakla neticeyi son perdenin son sahnesine ka belli ötmeyen, merakı sonuna kadar tutabilen ustalıklı ya- pısı ile tiyatro değeri olan bir piyes- cock'un. "Tuzak" piyesi- nin filmini yapmak hakkım 600 bin Türk lirasına satın almış ol- ması bu konuda daha fazla bir şey söylemeye lüzum bırakmamaktadır. Fakat bu gibi piyeslerin, en azın- dan, yazılışlarındaki okadar ustalık isteyen bir reji ve oyuna ihtiyaçları olduğu da muhakkaktır.. Aksi halde inandırıcı, sürükleyici olmak vasıf- larım, "hava" larını bir türlü bula- maz ve oynanmaları için sarfedilen emeklere de pek değmez Sahnedeki oyun uzak" temsilinin Me Ce- mil Aydınoğlunun adar, rol dağıtımından da ileri geliyor. Re- ji, kişilerin sahneye girip çıkışlarını düzenlemekten, ibaret olsaydı kon- düvitler de bu işi pekâlâ başarabilir- lerdi. Rejinin amacı her şeyden önce eserin havasım vermek, bu çeşit e- serlerde seyirciden sonuna kadar giz- lenmesi gereken o sonucu, herhangi bir şekilde hissettirecek (o herşeyden kaçınmak olmalıdır. Halbuki Şehir Tiyatrosunda verilen "Tuzak" tem- sillerinde, daha. ilk perdede, kaatilin "Koca" olduğu şüphesi seyircide kuv- vetle uyanıyor, Bunun bir değil, birçok sebebi var. En başta da, tabii, Daniel -Koca- ro- lünü oynayan Tunç Yalmanın oyu- nu... Tunç Yalmanın bazı rollere uy- gun düşebilen tutuk, donuk, yavan denecek kadar durgun oyun tarzı, iş- olmayan bir lediği cinayeti, karısı TİYATRO kad dınm kendisini karısıymış gibi "impose" ötmesinin verdiği öfkeyle, bunun aksini bir türlü ispat edeme- yince de zorlu bir haydut çetesinin tuzağına düştüğü iddialarıyla, hayli sert tepkilerle ve çok gergin bir ruh hali içinde gizlemeğe çalışan Daniel'e hiç uygun düşmeme ektedir. Aksine, düşünceli, içine kapalı ye cansız oyunu "Kaatil kim" sorusundan u- zaklaştırması gereken seyirciye yal- nız bu sorunun cevabım ündür- mekte, bunun kendisinden başkası olamıyacağı duygusunu vermekte de gecikmemektedir. Komiserde Aytaç Yürükaslan, tec- rübeli bir fransız komiserinden çok toy Ur amerikan detektif yardımcı- sını andırmaktadır. Oyunda, kaatili ulmak işin o karmaşık ve psi- kolojik tutağı kuran polis şefinin ne zekâsı, ne otoritesi, ne de inandırı- cılığı var. Vakanın gelişmesinde ö- nemli rolü olan Rahip için de aynı şeyler söylenebilir. dım oynayan Perihan Tedü de -tecrübesi, rahatlığı, sahne estetiği bakımından sahne arkadaşlarına her bakımdan üstün ve hâkim olmakla beraber- kendisine bir yol gösteren olmadığından, komedi oynar gibi oy- namaktadır. Oyununda ne hakiki kâr atili, hakikati söylemek torunda bı- rakan moral baskı, ne de seyirciyi merak içinde bırakacak o yanıltıcı ve esrarlı eda belirmektedir. AKİS, 24 NİSAN 1961 33