Zumumba'nın ölümünden sorum- lu olanlar, bunun sorumunu da üzer- lerine almaya hazırlanmalıdırlar. Birleşmiş Milletler Lumumba'nın gölgesinde Manhattan adasının doğu kıyıların- da yükselen kırk katlı Birleşmiş Milletler binasmm en güzel toplantı salonlarından birinde, geride bıraktı- ğımız haftanın ortalarında, bu bina- lın tarihinde şimdiye kadar görülen en büyük gürültülerden biri koptu. Dinleyici sıralarının tam karşısına gelen duvarında milletlerarası iş bir- liği sayesinde kurulacağı sanılan ba- rış ve güvenliği semıbolleştiren meş- hur bir tablonun yer aldığı bu salo- na, Güvenlik Meclisi salonu adı veril- mekteydi. İşte bu salona nasıl girdik- leri anlaşılamayan yirmi kadar zen- ci, tam Birleşmiş Milletlerdeki yeni Amerikan temsilcisi Adlai Stevenson konuşurken, dinleyici sıraları ara- sından yükselerek "Yaşasın Lumura- ba!" diye bağırmaya başladılar. Ma- --, üniformalı Birleşmiş Milletler mu- hafızları zencileri susturmaya çalı- şınca kıyamet koptu. Ortalık bir ara- öyle bir nal aldı ki, kimin kimle uğ- raştığı belli olmuyordu. Gürültüden Güvenlik Meclisindeki temsilciler bile yerlerinden fırlamış; şaşkın şaşkın etrafa bakışıyorlardı. Nihayet kavga yatışınca, bilançonun hafif yaralı yir- mi kişi olduğu anlaşıldı. Fakat bun- ların onyedisi Birleşmiş oMilletlerin mavi üniformalı muhafızları, üçü de gazete fotoğrafçılarıydı. Başı dertte bir adam Lumumba taraftarlarının Güvenlik Meclisini altüst ettikleri sırada Lumumba çoktan dünyayı değiştir- miş bulunuyordu. Lumumba'nın ölüm haberi dünyaya yayılınca bundan en çok endişe duyan insan, hiç şüphesiz, Birleşmiş Milletler binasmm otuz se- kizinci katındaki mükellef bürosunda oturan Genel Sekreter Bay "H." ol- du. Lumumba'nın başı, Bay "H." nın başım yiyeceğe benziyordu. Kongolu liderin ölümü haberi, daha ilk günden başlayarak onun arkasında yer alan Sovyetler Birliğini çok (o kızdırmıştı. Moskova hükümeti, Lumumba'nın ölümünden Genel Sekreteri sorumlu tutarak, artık Bay "H." yi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olarak ta- nımadığım bildirdi. İşin aslına bakılırsa, Kongo işi- ne karışmak Bay "H." için gerçek bir talihsizlik olmuştur. — Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler Kongo meselesine geçen yılın ortalarında, bu tükenir bağımsızlık okazandığı günlerde ka- rışmıştı. Kongolular bağımsızlık ka- zandıktan sonra ülkelerindeki bütün beyazları kovmak için ayaklanmışlar, 26 bunun üzerine Belçika da (Kongo- ya askeri birlikler göndermeye başla- mıştı. İşte Birleşmiş Milletler Kon- goya bundan sonra, Lumumba'nın is- teği üzerine, Belçika ile Kongo ara- sında çıkan çatışmanın büyük bir sa- vaşa dökülmesini önlemek üzere, bir kuvvet yolladı. Kongonun iç işlerine karışmadan, ülkedeki barış ve güven- liği korumakla görevlendirilen bu Birleşmiş Milletler kuvvetinin büyük çoğunluğu Asya * Afrika devletlerin- den toplanmıştı. Kongodaki karışık- lık kaynağını Kongo - Belçika anlaş- mazlığından aldığı süre içinde Bir- leşmiş Milletler bu ülkedeki barış ve güvenliği korumayı iyi - kötü beceri - yordu. Ancak aradan çok geçmeden bu karışıklık Kongolu liderler arasın- da bir iktidar kavgasına odönünce, Bay H. nın durumu da çok güçleşti. Şimdi Sovyetler Birliği Lumum- ba'nın işbaşından uzaklaştırılarak öl- dürülmesinin bütün suçunu, Kongolu liderler arasındaki oçekişmeyi bir iç anlaşmazlık sayarak duruma seyirci kalan Bay "H." ya yüklemektedir. Sovyetler Birliğinin bu iddiada pek de samimi olduğu ileri osürülemez. Çünkü geçen Eylül ayındanberi, Mos- kova idarecilerinin bütün emellerinin, Birleşmiş Milletler mekanizması için- de en tesirli organ olduğu anlaşılan Genel Sekreterliği kendileriiçin daha emin bir ele, hiç değilse kendi veto larının işleyeceği 'üçlü bir triyomvi- ranın eline vermek istedikleri bilin- mektedir. Ancak Bay "H." için ger- çek talihsizlik, kendi siyasi emelleri için Genel Sekreterin şahsına alabil- diğine yüklenen Sovyetler Birliğinin yanısıra, bazı Asya - Afrika devletle- rinin de Kongo meselesinde takip edi- len politikayı tenkit etmeleri olmuş- tur. CEMİYET Şimdiye kadar gazetelerde her şey görülmüştü ama, "ailecek dindar- lık" ilânı görülmemişti. i yazı Ramazanın İkinci günü, hafazakar okuyucu" avına çıkmış bu- lunan muteber Sefa Kılıçoglunun muteber Yeni Sabahında o yayınlan- mıştır: "Her Ramazan, bu mübarek aya en fazla ehemmiyet veren gazete Ye- ni Sabahtır. Yalnız sahifelerinde de- -i, aile -yazı ailesi- arasında da öy- ledir. Şehrin başlıca lokallerine grup- lar halinde gidip, oyemeler, içmeler, eğlenceler simdi bir ay boyunca pay* dos edilmiştir. Nitekim Çarşamba gecesi Yeni Sabahlılar, aralarında Kıhçhoğlu -Sefa Kılıçhoğlu!- da bu- lunduğu halde, maaile Tornaya gitti- ler, yediler, içtiler güldüler, söyledi- ler ve arife gecesinden itibaren bu çeşit toplantılara paydos ettiler. Şimdi her akşam gazetenin lokanta- sında iftar sofrası kurulmaktadır. Mesela dün akşam, iman sahibi ilim adamı Prof. Kk Irmak.. V.S." İsmet İnönünün yeğeni Ünal Temelli -Hasan Rıza Temellinin oğlu- Ha- lepli bir Türk ailenin kızı olan Ayda Sabuni ile evlendi. Temelliler nikâh- tan sonra oturdukları apartman dai- resinde iki tarafın akrabalarının da- vetli bulundukları bir "yemek - dü- gün"le hâdiseyi kutladılar. Genç ge- lin beyaz elbisesiyle pek güzeldi İs- tanbuluni en mükrim hanımlarından biri olan Bayan Temellinin sofrası ise herkese parmaklarını da yedirtti. Gecenin en şık hanımı görümce Mutlu İlmendi. Ünal Temsili ve Ayda Sabumi evlenme törenlerinde Allah bir yastıkta kocatsın AKİS, 20 ŞUBAT 1961