YASSTADA DURUŞMALARI yet ve resmi protokol sırasına göre (Yüksek Adalet Divanının sanık ma- hallinde arzı endam eylediler. Hepsi de seciye bakımından büyüklerinden daha üstün olmadıklarını başarı İle ispat ettiler. “Eğer İnönü söylerse..." Mikrofon başında ( fırtınaya mâruz sallanan Bay avukatlıkta da aranmakla bulunmaz bir değer olduğunu ortaya koydu. Pariste, Tahranda veya istanbulda NATO Dışişleri Bakanları ile meşgul olduğunu belirterek evvela şahsını sıyırdıktan sonra, münfesih D.P. nin, mensuplarının, B.M.M. Grubunun, Hükümetinin Başkanının ve Cum- hurbaşkanının türlü oriyakârlıklarla savunmalarım yaptı. 90 dakika kadar süren ifadesini Başolun bile mani o- lamadığı şekilde (oOouzattı, fazlasıyla can sıktı. Aralarında sanıklar dahi bulunan birçoklarım esnetmeğe baş- ladı. Zaman zaman şirretleşti ve hat- tâ efeliğe özendi. Zorluya bakarsanız, kendisi erken genel seçimlerin şam- piyonu olmuştu ve fikrini meşhur Döviz Komisyonuna bile kabul ettir- mişti!. Sonra düşük Başbakan, bil- hassa kendi mesuliyeti altındaki iş- lerde, zannedildiği gibi, herşeyi yap- tırmağa kadir bir insan değildi! Bay Yüzde On: “—.İtaatkârolarak bilinen B.M.M. Grubu, onu 1955 te iyice sarsmış ve çekilecek duruma getirmiştir" şek- linde konuşunca, Başol: — Eee?.. Ondan sonra ne oldu, ne olmuş?" diye sordu. Tabiatiyle Zorlu kapı duvar kesil- di. Zorlunun çelimsiz fikirleri ve sö- züm ona mantık oyunları, üstad Se- batı Atamam bile güldürdü. Hasan Polatkan, tam manasıyla kuzu postuna bürünmüş bir kurttu. Düşük efendinin taktiğini mükem- melen hazmetmiş olduğu anlaşılıyor- du. Kararnamedeki dokuz ithamdan ikisine "Bilmiyorum", üçüne "Ma- lâmatım yok", ikisine "Hatırlamıyo- rum", birine de "Tetkik fırsatım bu- lamadım" cevabım vermişti. Doku- zuncuyu da kendine göre izah ede- rek reddetmişti. Mamafih Başol, a- çıklar veren düşük Maliye Bakanım birkaç defa kıskıvrak yakaladı. Atıf Benderlioğlu, mühim bir if şaatta bulundu, Örfi İdarenin ilânının sebebi talebe ayaklanması değil, İ- nönünün beyanlarıydı. Benderlioğlu: "— Eğer İsmet Paşa ihtilâlden bahsederse, bunun üzerinde durmak lâzım gelir" dedi. Düşük Milli Eğitim Bakanına gö- re, Başbakanın, "Hani ihtilâl bu mu?" demesi, karanlıkta türkü söy- lemekti! Samimi olan, İnönünün "İh- 24 tilâ" sözü üzerine Örfi İdare kara- rının ahnmasıydı!.. İkaz mektubu Cuma günkü celsede, en fazla ismi geçen, Orgeneral Cemal Gürsel oldu. Konuyu, ileri açtı ve Başol da deşti. İleriye göre, Gürselin Kara Kuvvetleri Kumandanlığından ayrı- lırken Başbakana gönderdiği mek- tup, "tarihte eşi bulunmıyan bir ikaz mektubu"ydu! Türk Silahlı Kuvvet- lerinin fikir ve kararından bahseden ikaz mektubu eski iktidar mesulleri- ne okunmalıydı! O zaman hadisele- rin seyri tamamen değişecek ve mem- leket sevkedilmekte olduğu buhran- dan kurtulacaktı! Cılız sesli Hüs- man da en çok ikaz mektubundan bahsetti. Onun kanaatince de, Orge- neralin şahsı için hiçbir şey istemi- yen ikaz mektubunu mesullere oku- mayıp sakhyanlar, "tarih huzurunda vebal altında"ydılar! (oBaşolun, Ad- nan ve Ethem Menderes üzerinde yaptığı ısrarlı osondajlardan anlaşıl- dı ki, ikaz mektubu hasıraltı edilmiş- ti. Menderesin ifadesine bakılırsa, Ethem Menderes birgün kendisine a- yaküsttt ikaz mektubundan bahsedi- yormuş. Kendisi sâdece, Gürselin Cumhurbaşkanının istifasını istediği- ne dair kısmı duymuş ki, o sırada başka kimseler yanlarına gelmiş ve mevzu kapanmış ve bir daha açılma- mış!. Yâni düşük efendi ikaz mektu- bunun sâdece yüzde onbeşine muttali olabilmiş! Aksi halde mutlaka ku- lak verir ve gereği şekilde hareket e- der, hattâ çekilirmiş! Kabahat, ikaz mektubunun ehemmiyetini kendisine bildirmiyen Savunma Oo Bakanınday- mış! Başol, bir diyeceği olup olmadığı- nı hergün biraz daha eriyen Ethem Menderese sorduğu zaman, aldığı iki kelimelik cevap, "Haklıdır efendim" oldu. II Gi # Süslenmesini bilen her kadın her vaşta güzeldir... milim ği AKİS, 20 ŞUBAT 1961