YASSIADA DURUŞMALARI Duruşmalar Dram Yassıadadaki m. boz- ma tarihi salon, ruşmaların- başladığı 14 Ekim Bökimdenbeti ge- lip geçen hâdiselerin en odramatiği- ne, bitirdiğimiz haftanın sonundaki cuma günü şahit oldu. Artık fazlasıy- la meşhur salondaki 800'e yakı» din- leyici ve 116 samlı -mide kanamasın- dan mustarip Ramiz Albaş Yassıada Garnizon hastahanesinde olduğundan duruşma gıyabında yapılıyordu- deh- irkilerek ayağa . Orta Yassıadanın dirayetli resmi ünifor- malı subay, assubay görevlileri tara- fından lüks Fenerbahçe vapuruna ta- şındı. Düşüklerden Kemal Aygün ve Taşay Yiğit ve asaplarına hakim oia- mıyan bâzı dinleyiciler gözyaşlarını tutamadılar. Ağzı oruçlu - Ramazanın ilk günüydü- Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol duruşmaya on dakika ara vermeğe mecbur kaldı. Sanık mahallinde, sakıt Bağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Lütfi Kır- dar vardı. Yüksek Adalet Divanı dil- gü ve sanık mahallinin parmaklıkla- rına sağ kolu takılı kaldığı halde yı- ğıldığı ohayretler içinde görüldü. Yardımına İlk yetişen hemen geri- sindeki Hayrettin Erkmen oldu. Ar- kasından Adnan Menderes, Medeni Berk ve "Doktor, doktor!" şeklinde feryat eden Fatin Rüştü Zorlu yetiş- tiler. Çehresi bir anda bembeyaz bir hale gelen, münfesih D.P..nin trans- fer kıymetinin elinden evvelâ okurken taktığı kalın siyah çerçeveli hiper- metrop gözlüğü ve notları sonra da sol elinde tutmakta olduğu ve Başolu işitmek için kullandığı kulaklık düş- tü. Saatler 16.10'u gösteriyordu. İn- Zibat subay ve assubayları ek gibi yerlerinden fırladılar.72 (yaşındaki Kırdann çökmüş ve bitkin vücudunu kollarından devraldıkları odüşükleri uzaklaştırdılar. Kırdar, getirilen bir bardak suyu oIçemiyecek kadar me- calsiz kalmış, kendinden geçmişti. Sükünetim muhafaza eden Başol, kendine has soğukkanlıhğıyla, dinle- yiciler arasında derhal müdahalede 22 Lütfi Kırdar Son an bulunması için bir doktor aradı. Fa- kat nafile, hiç kimse ortaya çıkma- dı. Kırdar bir enfarktüs krizi geçiri- yordu. Silahlı Kuvvetlerimizin ma- haretli Kara, Deniz ve Hava sıhhiye erlerinin taşıdıkları osedyeye konan Kırdar, salonun kapısında bekliyen ambulansa alınarak süratla Yassıada Garnizon hastahanesine götürüldü. Askeri doktorların bütün ihtimamına rağmen Kırdar kurtarılamadı ve saat 16 25'te ruhunu teslim etti. ölümün- den sonra dramatik duruşmayı takip eden yegâne yakını oğluna, Kırdarın cesedini görmesi için müsaade veril- di. Böylece, Yassıadadadaki sanıklar- dan hayatlarını b sayısı oldu. altıya yükselmiş Sonun başlangıcı Erkmenin şahsiyeti icabı pek câlib-i dikkat olmıyan sorgusundan son- ra sıra Kırdara gelecekti ki, Başol ille on dakikalık arayı verdi. o Yassıadaı Garnizon Komutanı Güryay, sanıkla- lâm edilen düşük Menderesi, Ramaza- nın birinci günü olmasına rağmen Yenice sigarası tüttürürken görenler, gülümsemekten kendilerini alamadı-» lar. Mamafih düşük efendiyi, seferi sayılabileceği için mazur görmek lâ- zımdı! Asabının son derece gergin ol- duğu her halinden belli olan Kırdar ise, fırsattan istifade etmedi. Etli du- daklarını şapırdatarak yalıyor, ko- caman elleriyle esmer soluk yüzünü sıvazlıyor, saatine bakıyor, ayakları- nı bir türlü sabit tutamıyordu. imti- han heyetinin önüne çıkacak bir ço- cuk öğrencinin telâşı içinde titrek ko- caman ellerinde bulunan notlarını son defa gözden geçiriyor, ezberliyor gibi yapıyordu. Sabahtan itibaren maneviyatını sarsan endişe, Yüksek Adalet Divanının sanık kürsüsüne çı- kacağı meş'um an yaklaştıkça belirli surette artıyordu. Nihayet meş'um an geldi çattı ve Kırdar süklüm püklüm, mikrofonun) başına geçti, ifadesini vermeğe baş- ladı. Efendim, 24 Martta Fransa! Hükümetinin davetlisi olarak Parise bir tetkik seyahatine çıkmıştı. Bir enfarktüs krizi atlattığından, 15 Ni- sanda tedavi omaksadıyla Batı Al- manyanm küçük bir içme ve kaphcai şehrine geçmişti, İatanbula döndü- günde, takvimler talebe ayaklanma- sının patlak verdiği 28 Nisanıı göste- riyordu. Bir gece vaktiydi, köprüler açılmıştı ve Haliçi dolaşarak Eyüp yoluyla Maçkadaki evine gidebilmiş- ti. Ankaraya 9 Mayısta gelmişti. Ha- vasım henüz teneffüs ettiği Avrupa- dan sonra memleketteki hengâmeyi görmüş, zihninde yaptığı mukayese sonucu kapıldığı dehşetli teessür ikin- ci bir enfarktüs krizi ile neticelenmiş ve Gülhane pastahanesinde tedavi a tına alınmış daha ön kulaktan dolma. malbınatla şöyle böyle bildiği okeşmekeşin içyüzünü öğrenmek üzere yakın dostları Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak ve «ski Killi Eğitim Bakam Hasan Ali Yüceli da- vet etmişti. Onlardan aldığı malümat üzerine istifaya karar vermiş ve fik- rini yakın arkadaşlarına açıklamıştı. Yücel ve Irmak, "Sen teknik bir a- AKİS, 20 ŞUBAT 1961